Karmaşık Duygular

645 78 36
                                    

Merhaba!

Kısa bir bölüm oldu, oruç tutarken bu kadar oluyor galiba hahahdhhs
Devamı mutlaka gelecek, birkaç gün içinde yazmayı planlıyorum. Umarım şimdilik idare edebilirsiniz. Çok yorgun hissettiğim için bölümü kontrol edemeyeceğim, şimdilik yazım hatalarını görmezden gelirseniz sevinirim. Bu bölümden sonra, önce Marauders'ı mı yoksa bunu mu istediğinizi belirtebilirsiniz.

Ayrıca yeni bir hikayeye başladım, fantastik bir hikaye olacak. Vampirleri falan seviyorsanız, ilk bölümünü yayınladım okumanızı isterim.

Teşekkürler her şey için.

İyi okumalar.


Harry'nin kızgın yüzü birdenbire hiçlikten belirince, Draco şaşkın bir ifadeyle bir iki adım geriledi. Onca zamandır onun bir görünmezlik pelerini olduğunu bilmediği için şaşırması normaldi. Fakat ben de oldukça şaşırmıştım çünkü onu daha önce bu kadar öfkeli gördüğümü hatırlamıyordum.

"Ne dedin sen?" diye sordu, Draco'ya doğru hızla adımlarken. Ron tam arkasından onu takip ediyordu.

Bir adım öne çıkarak aralarında durmak istedim ancak Draco beni kolumdan yakalamıştı. Kendini çabucak toparlamıştı.

"Ne yapıyorsun burada, Potter?" diye sordu, buz gibi bir sesle. Onca zamandır gösterdiğim emeğin, özenin bir anda, saçma sapan bir kavgayla dağılmasını izlemek istemiyordum ama Draco kırılgandı, hareketleri hızlıca değişkenlik gösterebilirdi.

"Benim hakkımda ne diyordun, Malfoy?" diye yineledi Harry, dişlerini sıktığı için çenesi kasılıyordu.

Draco yarım ağız güldü. "Ne dediğimi duydun."

"Arkadaşlarımı umursamadığımı mı düşünüyorsun?" Kulaklarının da kızardığını görebiliyordum, Draco'ya vurmamak için kendini zor tutuyormuş gibi bir hali vardı. "Senin aksine ben, arkadaşlarımı umursuyorum. Eğer birileriyle paylaşmak, bu konuda yardım almak isteseydi ona yardımcı olurdum ama istemediğini biliyordum. Neden biliyor musun? Çünkü ben onu anlıyorum, biz birbirimizi anlıyoruz. Bu senin asla sahip olamayacağın bir şey."

Bu kavganın ortasında durmak, ikisinin arasında kalmak istemiyordum. Benim yüzümden kavga etmeleri beni sadece üzerdi, bir şeyler söylemek, olaya el koymak istiyordum ancak işittiklerim yüzünden nutkum tutuluyordu.

"Evet," dedi Draco alaycı bir tavırla. "Onu çok iyi anladığın için ne halde olduğunu göremiyorsun, değil mi? Her şeyi bildiğini, anladığını düşünüyorsun ama senin hiçbir şeyden haberin yok, Potter. Bencil, düşüncesiz ve aptal bir çocuğun tekisin. Ailen hayatta olsaydı, seninle ne kadar gurur duyardı. Zaten onlar da o kadar-"

"Yeter," diyerek araya girdim. Bu sohbetin gidişatından hiç hoşlanmamıştım. İkisi de öfkeden köpürüyor gibiydi ama Harry'nin durumu ayrıca hassastı.

"Hayır!" Draco beni şaşırtarak bir kez daha kolumdan çekiştirdi ve öne çıktı, Harry'den biraz daha uzun olduğu için ona yukarıdan bakıyordu. Gözlerindeki karanlığa bakılırsa, biraz sonra onu lanetleyecekmiş gibi görünüyordu. "Ondan uzak duracaksın, artık Juliet'ten uzak duracaksın. Ona zarar vermekten başka bir işe yaramadın, seni onun etrafında görmek istemiyorum. Şu salak pelerininle bile ona birkaç santim bile yaklaşmaya kalkarsan, hayatını çekilmez kılmak için ne gerekiyorsa yaparım, Potter."

Ağzımı hayretle açmış, Draco'nun omzunun arkasından, bir Harry'ye bir de en az benim kadar şaşkın görünen Ron'a bakıyordum. Tıpkı benim gibi, neler döndüğünü algılayamamıştı.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin