İyi okumalar!
"Peki Slytherinliler nasıl davranırmış, tam olarak?" diye sordu Draco alayla.
Başımı dikleştirip kibirle ona baktım.
"İşte böyle."Aniden burnumu yakalayan soğuk parmakları afallamama sebep oldu. Burnumun ucunu sıkarak, "Hala Slytherinli değilsin," dedi. "En azından bana kıyasla değilsin. Yoluma çıkayım deme sakın, Johnson."
O kıkırdayarak geri çekilirken hışımla burnumu tuttum ve ona ters bir bakış attım.
"Sadece seni savunmak istemiştim ama belli ki hata etmişim," dedim sahte bir tavır koyarak.
Draco kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Yani beni savunmak için Potter ile aranı bozdun, öyle mi?" diye sordu inanamaz bir halde. "Yanlış mı duyuyorum? Beni Potter'a tercih mi ettin? Vay canına Juliet, sonunda standartlarını yükseltmeye karar verdin ha?"Utançla kızaran yanaklarımı gizlemek için cübbeme sığındım. Neyim vardı, anlamıyordum. Aslında ben de Hagrid için endişe duyuyor ve en az diğerleri kadar üzülüyordum fakat Draco'yu öyle görünce aklımı kaçırmıştım. İçimde onu ve Slytherin'i savunmak için güçlü bir his oluşmuştu. Sanırım kendimi çok kaptırıyordum, arkadaşlarımı kırmıştım. Büyük ihtimalle tavırlarıma anlam verememişlerdi. Merlin aşkına, Draco bile onlara benim davrandığımdan daha iyi davranıyordu!
"Seni tercih ederek yine kalitesiz bir seçim yapmışım işte," dedim Draco'yu sinir etmek için.
Anında suratı ciddileşti ve tehditkar bir şekilde bana baktı.
"Juliet, bu bandajlarla öyle görünmediğimi biliyorum ama hala seni lanetleyebilecek kadar iyi durumdayım."Kahkaha attım. "Sen mi?" diye sordum alayla.
Gözlerini kısarak gülümsedi. "Bir ara düello etmeye ne dersin?"
"Eğer biraz şanslıysan," dedim öğle yemeği için Büyük Salon'a ilerlerken. "Asla benimle düello etmek zorunda kalmazsın."
Ve gerçekten benimle savaşmak zorunda kalmamasını diliyordum. İşin doğrusu aslında ben, onunla düello etmek istemiyordum. Draco'ya zarar verebileceğimi sanmıyordum. Onun ileride değişip, Hogwarts'ta, bizim yanımızda olmasını umuyordum.
"Bandajların ne zaman çıkacak?" diye sordum, konuyu değiştirmek için.
"Yakında, umarım," dedi masaya yerleşirken. "Bu şeyler beni gerçekten bunaltmaya başladı."
Biz masaya oturur oturmaz Pansy Parkinson Draco'nun yanına yerleşmişti.
"Draco," dedi merakla. "İyi misin? Seni görmek için uzun zamandır bekliyordum. Baban çıldırmış olmalı, umarım sana olanlardan sonra o bekçiyi burada tutmaya devam etmezler."
"Sağol, Pansy," dedi Draco, önündeki elmalardan birine uzanırken. "Gayet iyiyim."
Pansy aniden onun sargılı kolunu tuttuğunda Draco'dan bir tıslama yükseldi. Anında Pansy iç çekerek geri çekildi.
"İsteyerek olmadı," dedi üzgün bir biçimde. "Sadece iyi misin diye kontrol etmeye çalışıyordum."
Draco gözlerinde alevlerle ona döndüğünde vücudumdan bir ürpertinin geçtiğini hissettim.
"İyiyim dedim ya!" diye bağırdı Draco. "Beni yalnız bırak."
Pansy sanki daha az önce azarlanmamış gibi gülümsedi. "Ama yalnız değilsin ki," dedi savunurcasına. Ardından kıskançlıkla dolup taştığını fark ettiğim gözlerini bana çevirdi. "O da burada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
Hayran KurguKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.