Okunma ve oy arasında uçurum farkı var. Bundan sonra ben de oy aldıkça bölüm atacağım. Lütfen anlayış gösterelim.
"Ben nasıl olduğuna baksam iyi olur," dedim sınıfın geri kalanına. Herkes şok içinde görünüyordu, birçoğunun yüzünün bembeyaz kesilmişti. Gryffindor'ların çoğu ise Hagrid için endişeli görünüyordu. İlk dersinde böyle bir olayın yaşanması onun için hiç iyi değildi. Pansy ağlamak üzereydi, Crabbe ve Goyle Hipogriflere öfke ve korkuyla bakıyorlardı.
Hagrid'in peşinden son süratle Madam Pomfrey'in yanına gittim. Hagrid, Draco'yu çoktan yatakların birine bırakmıştı. Endişeyle onun başında bekliyordu.
"Draco," diye seslendim, aceleyle yatağa yaklaşırken. Yüzü bembeyazdı ve saçları terden yapış yapış olmuştu. Kıyafetinin büyük kısmı kanla kaplanmıştı.
"Juliet," diye mırıldandı zar zor. Yüzünü buruşturmuştu. "Bir şeyim yok, burada olman gerekmiyor."
"Sen bu haldeyken bir yere gidemem," dedim inatla. Onu böyle bırakmak istemiyordum.
Madem Pomfrey elinde birkaç iksir ve bandajla Draco'nun yanına geldi. O, Draco'nun kolunu tutup incelemeye çalıştığında Draco'dan keskin bir nefes çekme sesi yükseldi. Canının acıdığını görebiliyordum fakat bağırmamak için dudaklarını ısırıyordu.
"Çok derin kesmiş," dedi Madam Pomfrey iksirleri hazırlarken. "Nasıl oldu bu?"
Hagrid suçluluk duygusuyla başını eğdi.
"Hipogriflerden biri kontrolden çıktı," dedi güçlükle.Madam Pomfrey onaylamaz bir şekilde başını salladı. "Çok tehlikeli," diye söylendi. "Kolunu kaybetmediği için şanslı. Çok da kan kaybetmiş. Ailesi öğrendiğinde..."
"Olmaz," diye atıldı Draco aniden. "Aileme haber veremezsiniz."
"Bu mümkün değil," dedi Madam Pomfrey, Draco'nun yarasına birkaç damla iksir damlatıyordu. "Ayrıca benim sorumluluğumda da değil, bunu biliyorsun."
Draco kızarmış gözlerini bana çevirdi.
"Babama haber vermeyin, Juliet. Ciddi bir şey değil, ben iyiyim.""Bu durumda Miss Johnson'ın yapabileceği bir şey olduğunu sanmıyorum," dedi Snape aniden içeriye girerken. "Benim binama ait olduğun için bunu ailene bildirmek zorundayım."
Draco, kolu bandajlanırken yenilgi içerisinde bekledi. Ailesine haber verilmek zorundaydı. Evet, Lucius Malfoy bunun için büyük bir ceza isteyecekti fakat kendisine hiç haber verilmezse... İşte o zaman, bütün bir Londra'yı ayağa kaldırabilirdi.
"Dinlenmesi gerek," dedi Madam Pomfrey, Draco'ya içmesi için ağrı kesici olduğunu tahmin ettiğim iksiri uzatıyordu. "Bir süre burada kalsa iyi olur."
Draco gözlerime hüzünle bakarak geriye yaslandı. Burada kalmak istemediğini surat ifadesinden anlayabiliyordum ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
"Miss Johnson," dedi Snape suratıma kaskatı bakarken. "Siz hala buradasınız, çünkü?"
"Ben sadece Draco'nun nasıl olduğunu görmek istemiştim, Profesör," diye mırıldandım.
Snape suratını buruşturarak Draco'ya baktı. Onunla pek de gurur duymadığı ortadaydı.
"Gördüğünüz gibi Mr. Malfoy şimdi sizinle anlamsız konularda sohbet ederek zaman kaybedecek durumda değil, buna benzer faaliyetlerinize devam edebilmek için önünüzde daha çok zaman olacak. Nasılsa, şimdilik en iyisi Mr. Malfoy'un hiçbir şey yapmadan uzanması. Büyük ihtimalle bu, gün içerisinde yaptığınız birçok şeyden daha yararlı olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
FanficKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.