İyi okumalar, iyi iftarlar!Sınav haftası başladığında şatoya olağandışı bir sessizlik çöktü. Pazartesi öğle yemeği saatinde Biçim Değiştirme'den kül rengi yüzlerle ve güçsüz halde çıkan bir sürü üçüncü sınıf vardı. Herkes çaydanlığı tosbağaya çevirmenin de dahil olduğu görevlerin zorluğundan yakınıyordu.
"Benimkinde kuyruk yerine hala bir çaydanlık ağzı vardı, tam bir kabus..."
Etrafımda söylenerek ilerleyen öğrencileri duyabiliyordum.
"Tosbağaların nefesi buhar gibi mi oluyordu?"
"Kabuğunda hala söğütlü porselen deseni vardı, sizce not düşer mi oradan?"
Sonra alelacele yemek yiyip, doğruca Muska sınavının yolunu tuttuk. Profesör Flitwick bize Neşelendirme Büyüleri'ni sormuştu. Harry heyecandan kendininkini abartınca, eşi Ron isterik kahkaha nöbetlerine tutulmaya başladı. Akşam yemeğinden sonra yeniden aceleyle Ortak Salonlarımıza gittik ama dinlenmek için değil, Sihirli Yaratıkların Bakımı, İksir ve Astronomi sınavlarına çalışmak için.
Ertesi sabahki Sihirli Yaratıkların Bakımı sınavında Hagrid'in gerçekten de çok düşünceli bir hali vardı; aklı hiç burada değilmiş gibiydi. Sınıfa büyük bir leğen dolusu Pıtırkurt getirmiş ve sınavı geçmek için bir saatin sonunda Pıtırkurtlar'ın hala canlı olması gerektiğini söylemişti. Pıtırkurtlar'ı yaşatmanın en iyi yolu, onları kendi hallerine bırakmak olduğundan, hepimizin girdiği en kolay sınav oldu bu.
Öğleden sonraki İksir sınavı ise oldukça zorlayıcıydı. Yine de ben İksir'de garip bir yeteneğimin olduğunu düşünüyordum. Sakin kalarak, oldukça başarılı iksirler yapabiliyordum. Harry için aynı şeyi söyleyemezdim. Profesör Snape onun başına dikilmiş, kin dolu bir zevkle onu izledikten sonra notlarının arasına şüpheli bir şekilde sıfıra benzeyen bir şey çiziktirip yanından uzaklaşmıştı.
Gece yarısı en yüksek kulede Astronomi, çarşamba sabahıysa Sihir Tarihi vardı. Sınavlar hızla olup bitiyor ancak dinlenmek için bir türlü vakit kalmıyordu. Perşembe günü Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınavı ise benim için en zorlusuydu. Profesör Lupin o güne kadar girdiğimiz en alışılmadık sınavı hazırlamıştı; dışarıda güneşin altındaki bir tür engelli yarış pisti gibiydi sınav. Önce içinde bir Garkenez olan derin bir su birikintisinden yürümemiz, sonra Kırmızı Kafalar'la dolu bir dizi çukurdan geçmemiz, Hinzıpır'ın yanıltıcı yönlendirmelerine aldırmadan küçük bir bataklıktan çıkmamız ve eski bir sandığa girip yeni bir Böcürt ile savaşmamız gerekiyordu. Beni en çok zorlayan sondaki kısım olmuştu çünkü karşımda bir yılan bulmak, kafamı karıştırıyor, her şeyi daha çok sorgulamama neden oluyordu. Yine de kendimi toparlayıp onu alt edebilmeyi başarmıştım.
Sınavdan sonra Draco'ya herhangi bir bahane sunarak altın üçlünün yanına doğru ilerledim. Aramızın saçma bir sebepten dolayı açılmasını istemiyordum. Onlar da beni gördüklerine sevinmişlerdi, sınavlar bugün sona ereceği için artık herkes biraz olsun rahatlamıştı.
Sınavlarımın nasıl geçtiğini soran Harry'ye gülümseyerek, "İyiydi, sanırım," dedim. "Ancak Hermione'nin sınavları kadar da iyi olduğunu söyleyemem."
Hermione hala ona tüm sınavlardan kaldığını söyleyen McGonagall biçimindeki böcürtünü düşünüyor olmalıydı, yüzü bembeyaz bir halde uzaklara bakıyordu.
"Umarım sınavlarım gerçekten iyi geçmiştir," dedi dalgın dalgın.
Ron gülmemek için dudaklarını ısırıyor, bir yandan da onu teskin etmeye çalışıyordu. Kısa ama keyifli geçen sohbetin ardından şatoya dönmek için hareket ettik ancak merdivenlerin başında gördüğümüz şey hepimizi şaşırtmıştı: Cornelius Fudge, orada durmuş etrafa bakınıyordu. İnce, çizgili pelerininin içinde hafifçe terlemişti. Harry'yi görünce irkildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
FanficKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.