Mesafesiz

686 70 26
                                    


Selam arkadaşlar,
Ben erasmustan döndüm. Bundan sonra bölüm yayınlayabilirim diye umuyorum. Şimdilik özel bir bölüm paylaştım. Gelecekten bahsediliyor, kafanız karışmasın. İyi okumalar.
Anlık modum ektedir hasjajfkkw:

Evin karşısındaki patikada, ağaçların dallarının hafifçe hareket ettiğini gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Evin karşısındaki patikada, ağaçların dallarının hafifçe hareket ettiğini gördüm. Yapraklar sallandı ve sakin bir hışırtı duyuldu. Hemen sonra birkaç dal parçasının, ayakkabı tabanıyla ezildiğini işittim.

Oturduğum merdivenden sakince kalkıp asamı karşıya doğrulttum. Siyah kalın duvarların hemen arkasındaydım, kendimi korumak için onları kullanabilirdim. Her an tetikte olmak işimi zorlaştırıyordu, gittikçe paranoyaklaştığımı hissediyordum ve kime saldırıp kime saldırmayacağımdan emin değildim.

Fakat patikadan bana doğru adımlayan silüeti gördüğümde asayı indirdim. Uzun boylu, zayıf yapılı biriydi. Gözleri gözlerimin çok eskiden beri tanıdığı gri-maviydi. Saçları kapalı havada bile parlıyordu. Yorgundu fakat ağırca gülümsedi. O gülümsediğinde dudaklarımın benden bağımsız yukarıya doğru büküldüğünü hissettim. Ayaklarım kendi kararını vererek öne çıktı. Neredeyse iki dakika içinde aramızda hiç mesafe kalmamıştı.

Gözlerine öyle odaklanmıştım ki, elindeki elmayı fark edememiştim. Uzanıp bir kolunu boynuma doladı. Beni koluyla boynu arasında bir yere hapsettiğinde güzel kokusu burnuma doldu. Hiçbir şey demeden alnımla saçımın bitiştiği noktaya iki üç buse bıraktı.

"Neredeydin?" diye mırıldandım yüzüm tenine gömülüyken.

Hafifçe güldüğünü işittim. "Birkaç işim vardı."

Geri çekilip başımı kaldırdığımda gözlerimiz yeniden temasa geçti.

"Geri dönmezsin sandım," dedim memnuniyetsiz bir halde.

"Dönmezdim," dedi omuz silktikten sonra. Sonra elini yanağıma yerleştirdi. Eliyle yüzüm arasında sıkışmış saçlarıma doğru bastırdım kendimi. Tıpkı Puffle'ı sevdiğimde onun verdiği tepkiye benziyordu bu.

"Ama sen buradasın," diye ekledi. "Bu dönmek için yeterince iyi bir sebep."

"Artık farklı olacağını biliyorsun," dedim tedirgince. "Her şey farklı olacak. Ben farklı olacağım. Sen farklı olacaksın. Ailelerimiz... Okul ve tüm hayatımız farklı olacak. Bunu biliyorsun."

"Biliyorum," diye fısıldadı gülümseyerek. Gülümseyişinde acı bir ifade vardı. "Yine de seni kaybetmeyeceğim."

Başımı sallayıp ona bir kez daha sarıldım. Evin içerisinden gelen gürültüyle ikimiz de irkilip o tarafa döndük. Pencerelerden yansıyan ani ışık patlamaları birinin yine çok öfkeli olduğunu gösteriyordu.

"Hazır mısın?" diye sordum ona içeriyi işaret ederken.

"Seninleyken hep hazırım," dedi haylazca.

Beraber evin kapısına yöneldik. Kapı otomatik olarak açıldığında, onu karanlığa çekmek için uzattığım elimi kavradı. Bir gün yine elini tutup onu aydınlığa çıkarabilmeyi umuyordum ama bunu şimdi yapamayacağımı biliyordum. Yine de o nereye gittiğimiz önemsizmiş gibi elimi sımsıkı kavramıştı. Hatta ufak bir hareketle elimi elinde döndürüp parmaklarımızı birbirine kenetlemişti. Onunla çok nadir el ele tutuşurduk ama el ele olduğumuz an nereye gittiğimizin hiçbir önemi yoktu. Ona temas ediyor olmak yeterliydi.

"Draco?"

Adı, başka dudaklardan dökülür dökülmez gözlerim o yöne çevrildi. Narcissa en az Draco kadar yorgun bir ifadeyle merdivenlerin başında duruyordu. Draco geri çekilmemem için elimi daha sıkı kavradı ve beni hemen yanına çekti.

"Gerekeni yaptın mı?" diye sordu Narcissa, gözlerini ellerimizin birleştiği noktada biraz oyaladıktan sonra.

"Henüz değil," dedi Draco durgun bir ifadeyle. "Ama halledeceğim."

"Minik Draco işi halledecekmiş."
Sinir bozucu tizlikteki ses kulaklarıma ulaştığında kafamı hafifçe salona doğru çevirdim. Bellatrix süzülür gibi odadan çıkıyordu. Asasının uçuyla kıvırcık bukleleriyle oynuyor, alaycı gözleriyle Draco ve beni süzüyordu.

"Halledeceğim dedim." Draco sinirden kızararak konuştu. Onun öfkelendiğini görmek beni de öfkelendiriyordu. Gerçi, Bellatrix'e öfkeli olmak için özel bir nedene ihtiyacım da yoktu.

"Bunu daha önce de söylemiştin," dedi Bellatrix gülerek. "Yüz defa falan."

"Yeter artık," dedim dümdüz bir sesle. "Kapayın çenenizi."

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin