Korkuyla Tanışmak

991 90 87
                                    


Sabah aceleyle kahvaltımızı yapıp Çatlak Kazan'dan ayrılmıştık. Peronda her zamanki gibi kargaşa ve kaos hakimdi. Herkes bir oraya bir buraya koşturuyor, ailelerine veda etmeye çalışıyor, trene binmek için aceleyle hareket ediyorlardı. Aslında sadece ilk sınıflar ailelerine veda ederken zorlanıyorlardı, yüksek ihtimalle hangi binaya seçilecekleri, okula alışıp alışamayacakları konusunda endişe duyuyorlardı. 

Bir de henüz trene binememiş olan Harry vardı. Dışarıda Bay ve Bayan Weasley ile konuşuyordu. Bay Weasley onu hararetli bir şekilde tembihliyordu. Harry, ona başını salladıktan salladıktan sonra kalkmak üzere olan trene, yanımıza koştu. Beraber pencereden sarktık, tren bir köşeden dönüp, onlar kaybolana kadar Bay ve Bayan Weasley'ye el salladık. 

Harry, bize doğru bakarak, "Sizinle özel olarak konuşmam gerek," dedi. 

"Git bakalım, Ginny," dedi Ron. 

Ginny gücenmiş bir edayla, "Aman ne güzel," dedi ve azametle dışarı çıktı.

Beraber koridorda yürümeye başladık. Boş bir kompartıman arıyorduk ama trenin en sonundaki dışında hepsi doluydu. Bu kompartımanda da sadece bir kişi vardı, pencerenin yanında mışıl mışıl uyuyan bir adam. 

Öylece eşikte kaldık. Hogwarts Ekspresi genellikle öğrencilere mahsustu, yemek arabasını iten cadı hariç, bu trende daha önce hiç yetişkin görmemiştik. 

Yabancı son derece pejmürde, birçok yeri yamalı bir büyücü cüppesi giymişti. Hasta ve bitkin görünüyordu. Hayli genç olsa da, açık kestane rengi saçları yer yer kırlaşmıştı. 

Biz pencereden en uzakta olan yerlere oturup kapıyı çekerek kapatırken, "Kim dersiniz?" dedi Ron fısıltıyla.

Ben kim olduğunu elbet biliyordum, yine de söylemesi için Hermione'yi bekledim. 

  Hermione de hemen, "Profesör R. J. Lupin," diye fısıldadı.  

"Nereden biliyorsun?" diye sordu Ron.

Hermione, adamın üstündeki bagaj rafını işaret ederek, "Bavulunda yazıyor"dedi. Bagajda özenle düğümlenmiş bol miktarda sicimin bir arada tuttuğu, küçük, hırpalanmış bir bavul vardı. Bir köşesine yarısı soyulmuş harflerle"Profesör R. J. Lupin" adı yapıştırılmıştı. 

Ron, profesörün solgun profiline bakıp kaşlarını çatarak, "Ne dersi okutuyor acaba?" dedi.

"Orası belli," diye fısıldadı Hermione. "Bir tek boş ders var, değil mi? Karanlık Sanatlara Karşı Savunma." 

Daha önce iki tane Karanlık Sanatlara Karşı Savunma hocamız olmuştu, ikisi de ancak birer yıl dayanabilmişti. İşin tekinsiz olduğuna ilişkin söylentiler vardı.  

"Eh, umarım üstesinden gelir" dedi Ron kuşkuyla. "Sanki sağlam bir nazar değse işi bitecekmiş gibi bir hali var, değil mi?"

Gülerek, "Daha neler," dedim. "Bence gayet iyi bir Profesör olacağa benziyor." 

"Nasıl anladın?" Ron meraklı gözlerle bana baktı. 

Omuz silkerek "Hiç," diye mırıldandım. "Öylesine bir tahmin ettim." 

"Neyse," dedi Ron, Harry'ye dönerek. "Sen bize ne anlatacaktın?" 

 Harry bize Bay ve Bayan Weasley'nin tartışmasını ve az önce Bay Weasley'nin ona uyarıda bulunduğunu anlattı. Tartışma sırasında benim de orada olduğumu ekledi. 

Sözlerini bitirdiği zaman Ron yıldırım çarpmış gibi görünüyordu, Hermione ise ellerini ağzına kapatmıştı. Sonunda onları indirip, "Sirius Black seni bulmak için mi kaçmış?" diye sordu. "Ah, Harry...çok, çok dikkatli olman gerek. Bela arama, Harry..." 

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin