İyi okumalar!
Ps: yazım hatası olabilir, kontrol yapmadım.
Bir saat kadar sonra Gryffindor Ortak Salonu'nun önünde beklerken, dışarıya çıkan Hermione ile karşılaştım. Dışarıya çıkar çıkmaz benimle burun buruna geldiği için şaşırmış göründü. Onun da pelerini almak için çıktığını biliyordum. Ona cübbemin altındaki pelerini gösterdiğimde şaşkınlıkla yüzüme baktı. Pelerini aldığımı ve onlarla beraber Hagrid'in yanına gitmek istediğimi söylediğimde anlayışla yüzüme baktı.
Hep beraber akşam yemeğine indik ama yemekten sonra Ortak Salon'larımıza dönmedik. Giriş Salonu'nun dışında, boş bir odada gizlenerek salonun boşalmasını bekledik. Salondan son iki kişinin de çıktığını ve arkamızdan kapının kapandığını duyduktan sonra, Hermione kapıdan kafasını uzattı.
"Tamam," diye fısıldadı. "Kimse yok- pelerini geçir-"
Kimse görmesin diye birbirimize çok yakın yürüyerek, salonu pelerinin altında, parmak ucumuzda geçtik, sonra da taş merdivenlerden inip dışarıya çıktık. Yasak Orman'ın üzerinde batan güneş, ağaçların en üstteki yapraklarını ışıl ışıl yapmıştı.
Hagrid'in kulübesine ulaşıp kapıyı çaldık. Cevap vermesi bir dakika sürdü. Kapıyı açtığındaysa, solgun bir yüzle ve tir tir titreyerek kim geldi diye etrafına bakındı.
"Biziz," diye fısıldadı Harry. "Üstümüzde görünmezlik pelerini var. Bizi içeri al da çıkaralım."
"Gelmemeliydiniz!" diye fısıldadı Hagrid. Ama geri çekilip, girmemize izin verdi. Hagrid hemen kapıyı kapattı, Harry de pelerini çekip üzerimizden çıkardı.
Hagrid ağlamıyordu, boynumuza da atılmadı. Nerede olduğunu ve ne yapacağını bilmeyen biri gibi davranıyordu. Bu çaresizliği izlemek, gözyaşlarını izlemekten de zordu.
"Çay ister misiniz?" dedi. Çaydanlığa uzanırken kocaman elleri titriyordu.
"Şahgaga nerede, Hagrid?" dedi Hermione tereddütlü bir sesle.
"Onu- onu dışarı çıkardım," dedi Hagrid. Sürahiyi doldururken sütü bütün masaya döktü. "Balkabağı tarhında bağlı duruyor. Ağaçları görsün, temiz hava alsın istedim, son-"
Hagrid'in elleri öyle fena titredi ki, süt sürahisi elinden kayıp yere düştü ve paramparça oldu. Hermione ile eğilip hemen ortalığı temizlemeye koyulduk. Onu bu halde görmek hepimizi yaralıyordu.
"Dolapta bir tane daha var," dedi Hagrid, oturup alnını koluna silerek.
Harry onun yanına oturarak, "Kimsenin yapabileceği bir şey yok mu, Hagrid?" diye sordu kızgın bir sesle. "Dumbledore-"
"Denedi," dedi Hagrid. "Komite'nin kararını geçersiz kılacak gücü yok. Onlara Şahgaga'nın zararsız olduğunu söyledi ama hepsi korkuyor... O Lucius Malfoy nasıl biridir, bilirsin... Tehdit etmiştir onları... Cellat, yani Macnair, o da Malfoy'un eski bir arkadaşı... ama çabuk ve acısız olacak ve ben yanında olacağım..."
Hagrid yutkundu. Gözleri çılgınca kulübeyi tarıyordu, sanki bir umut kırıntısı ya da ufacık da olsa bir teselli arıyormuş gibiydi. Malfoy ailesiyle yakın olduğum için tuhaf bir suçluluk duyuyordum, diğerlerinin de bana bir bakış attığını hisseder gibiydim.
"Dumbledore da gelecek- şey yapılırken. Bu sabah yazdı bana. Benimle birlikte olmak istiyor. Büyük adam, Dumbledore..."
Yeni bir sür sürahisi bulmak için Hagrid'in dolabını karıştıran Hermione'den hafif bir hıçkırık geldi. Elinde yeni sürahiyle doğrulurken, gözyaşlarına hakim olmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
FanfictionKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.