"Burada ne yapıyorsun?" dedi Harry, kollarından ayrıldığımda."Biraz dolaşmak iyi olur diye düşünmüştüm," diye geveledim. Doğrudan, burada olduğunu bildiğimi söyleyemezdim. Bu tuhaf olurdu.
"Yani dolaşmak için mi geldin onca yolu?"
Başımı salladım. "Birkaç okul eşyasını da şimdiden almak istedim."
"Beraber alalım öyleyse, benim de almam gereken şeyler var."
Birlikte, Kaliteli Quidditch Malzemeleri mağazasından çıktık. Harry mağazadan çıkmadan önce başını çevirip omzunun üzerinden Ateşoku'na son kez bakmıştı. Ona o süpürgeyi almak istiyordum ama Archie ve Shannon'ı maddi açıdan sıkıştırmamaya özen gösteriyordum.
Aktara gidip iksir malzemeleri stoğumuzu yeniledikten sonra Madam Malkin'in Her Duruma Göre Cüppeleri'ne ilerlemeye başladık.
"Sen burada ne yapıyordun, Harry?" diye sordum. Cevabı bildiğim halde onunla konuşmak istiyordum.
Harry biraz kızararak, olduğu yerde durdu. Ardından yeniden yürümeye başlayıp olanları anlattı. Anlatırken hem heyecanlanıyor hem öfkeleniyor hem de utanıyordu.
"Ama Marge Hala hak etti bunu," dedi, zümrüt gözleri alev alevdi. Öfkesini annesinden almış olabileceğini düşündüm. "Bana istediğini söyleyebilir ama hiç kimse aileme hakaret edemez. Yine de sonrasında çok garip şeyler oldu. Sandığımı alıp çıktım. Magnolia Crescent'ta alçak bir duvarın dibine oturmuştum. Ne yapacağımı düşünüyordum, birdenbire gözetlendiğimi hissettim. Arkamdaki çit ile garaj arasındaki boşlukta bir şey duruyordu. Karanlık olduğu için ne olduğunu göremedim o yüzden asamı çıkarıp 'Lumos' büyüsünü yaptım. Garaj kapısının önünde çok büyük, heybetli bir şey vardı. Gözleri de kocaman, ışıl ışıldı. Ne olduğunu tam olarak anlayamadım. Çok garipti."
Heyecanla dudaklarımı kemiriyordum. Uzun zamandır beklediğim bir şey, bu yıl gerçek olacaktı. Sirius ile tanışabilecektim. Harry, Sirius ile tanışabilecekti. Hatta dikkatli davranırsam, Sirius'un yaşam boyu bizle kalmasını sağlayabilirdim. Tabii, bunun için biraz daha zaman gerekiyordu.
"Sonra ne oldu, peki?" diye sordum anlattığı şeyle ilgilendiğimi belli etmek isteyerek. "Yani sen o... 'şey'i görünce ne yaptın?"
Harry düşünceli bir şekilde başını salladı.
Biraz mahcup bir ifadeyle "Açıkçası korktum," diye itiraf etti. "İrkilip geriledim. Ayaklarım sandığıma çarptı, tökezledim. Düşüşümden korunmak için kolumu savurdum ama bu sefer de asam elimden fırladı. Su yoluna düştüm. Sağır edici bir güm sesi duyup, ansızın ortaya çıkan kör edici ışıktan korunmak için ellerimi kaldırıp gözüme siper ettim. Sonra da arkamdaki kaldırıma yuvarlandım. Tam zamanında kendimi o kaldırıma atmış olmalıyım çünkü birkaç saniye içinde devasa bir çift tekerlek ve far kulak tırmalayan bir frenle, az öncesinde yatıyor olduğum yerde durdu. Aniden karşımda o üç katlı, mor otobüsü gördüm işte. Adı şeydi... Hızır Otobüs."
"Mahsur kalmış cadıların ve büyücülerin acil durum taşıtı..." diye mırıldandım.
Kaşlarını kaldırarak banak baktı. Şaşırmıştı.
"Sen de mi biliyorsun onu?"
Omuz silktim. "Bir yerde okumuştum."
Yalan değildi, sonuçta tüm hikayeyi okumuştum.
"Evet, işte sonra Çatlak Kazan'a geldiğimde Sihir Bakanı Cornelius Fudge beni burada bekliyordu ve bana bir ceza verilmeyeceğini söyledi. Ne kadar şaşırdım, bilemezsin. Geçen yıl Dobby, eniştemin evinde bir puding patlattı diye resmi bir ihtar almıştım. Sihir Bakanlığı orada bir kez daha büyü yapılırsa Hogwarts'tan atılacağımı söylemişti! Yine de Fudge bunu hiç sorun etmedi ve tatilin geri kalanını geçirmem için bana bir oda ayarladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)
FanfictionKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 3. KİTAP OLUP (AZKABAN TUTSAĞI) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK İKİ KİTABI OKUYUNUZ.