Eski Dost Nimbus

904 85 74
                                    


Sahur tadında bir bölüm oldu ahsjwjd Hayırlı Ramazanlar, İyi okumalar!

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersini, Profesör Lupin hasta olduğu için Profesör Snape vermişti. Derse gelir gelmez çok daha ileride işlememiz gereken bir konu olan kurt adamları açmış, hiçbir şey bilmediğimiz için binası olarak kendisini utandırdığımızı söylemişti. Slytherinlilerin çoğu Karanlık Sanatlar ile ilgili her şeye ilgi duyduklarından, şikayet etmeden dersi dinlemiş, kurt adamları dinlemekten adeta büyük bir zevk almışlardı. Profesör Snape, Profesör Lupin'in ders işleyemediğini, bizi çok geride bıraktığını söylüyordu ama ben onun neden böyle yaptığını biliyordum. Profesör Lupin'den nasıl nefret ettiğini anlayabiliyordum. Bir kurt adamın nasıl öldürüleceğini dinlemek istemiyordum ancak öğrenmem gereken şeyler olduğunun farkındaydım. Neredeyse tamamı azarlamalar ve aşağılamalarla geçen bir dersten sonra sonunda Quidditch günü gelmişti.

Dışarıdaki fırtına o kadar kuvvetliydi ki, şatonun duvarlarına çarpan rüzgarın ve gök gürültülerinin sesini Ortak Salon'dan dahi duymak mümkündü. Yağmur epeyce fazlaydı ve çok da hızlı yağıyordu. Draco'nun böyle bir havada oynamamasına sevinsem de, Harry için aynı şeyleri söyleyemiyordum, özellikle de yaşanacakları biliyorken rahat etmek çok zordu.

Quidditch öylesine popüler olduğundan bütün okul her zamanki gibi maçı izlemeye geldi ama hepimiz Quidditch sahasına giden çimenliği, başlarımızı rüzgara karşı eğip, koşarak geçmek zorunda kaldık. Koşarken birkaç kişinin şemsiyesi ellerinden fırlayıp gitmişti.

Rüzgar o kadar şiddetliydi ki, takımların sahaya çıkarken yalpaladıkları açıkça belli oluyordu. Kalabalık tezahürat yapsa da sürekli patlayan gök gürültülerinin arasında bizi duyma şansları yoktu. Yağmurun Harry'nin gözlüklerini sırılsıklam ettiği ortadaydı, bu halde hiçbir şeyi göremezdi.

Hufflepuff'lar kanarya sarısı cüppelerinin içinde, sahanın öbür tarafından geliyorlardı. Kaptanlar birbirine yaklaşıp el sıkıştılar; Diggory, Wood'a gülümsedi ama Wood'un sanki çenesi kilitlenmiş gibiydi, başıyla selam vermekle yetindi.

Madam Hooch, "Süpürgelerinize binin ," diye seslendi, ardından düdüğünü ağzına götürüp üfledi ve onlara zar zor ulaşan bu tiz sesle birlikte maç başladı.

Harry hızla yükseldi ama Nimbus'u rüzgardan dolayı hafifçe yön değiştiriyordu. Beş dakika içinde Harry tamamen sırılsıklam kalmıştı. Bir oraya bir buraya uçuyordu ve hiçbir şeyden haberi olmadığı, hiçbir şeyi anlayamadığı ortadaydı. Spikerin sesini de duymak mümkün değildi. Ben bile maçı takip etmekte zorlanıyordum.

Gökyüzü karardıkça kararıyordu. Sanki gece, erken gelmeye karar vermiş gibiydi. Artık herkes öyle ıslak, yağmur da öyle şiddetliydi ki oyuncuları birbirinden ayırt etmek çok zordu. İlk şimşekle birlikte, Madam Hooch'un düdüğünün sesi duyuldu; Wood mola almıştı. Şimdilik Gryffindor öndeydi fakat Snitch yakalanmadığı halde oyun geceye kadar sürebilirdi.

Şimdi Hermione'nin, Harry'nin daha net görmesi için gözlüklerine büyü yapmak üzere aşağı doğru koşuşturduğunu görebiliyordum.

"Bu maçı kazanmaları çok düşük bir ihtimal," dedi Draco yanı başımdan, Harry'ye doğru baktığımı görerek. "Ama yine de öndeler, belki Snitch'i yakalarsa o zaman..."

"Ama yakalayamayacak," diye söylendim, Gryffindor'un kazanma şansını hesapladığının bile farkına varamamıştım. "Ve elimden bir şey geleceğini sanmıyorum, bu iş benim boyumu fazlasıyla aşar."

Draco şaşkınlıkla bana bakıyordu. "İyi de..." diye mırıldandı. "Ne yapabilirdin ki zaten? Biz sadece seyirciyiz. Potter'ın takım arkadaşı falan olmadığın sürece..."

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin