Sevdiğimi Söylemezsem, Sevme Derdi Beni Boğar..

277 21 9
                                    

Sürekli birşeyleri başarma çabası ve sürekli olabildiğinin en iyisini yapma peşindeydi.
Olmadı. Bir türlü en iyi yere gelemiyordu. Canı acıyordu. Yüreği sızlıyordu. Tam tükenmişlik hissine kapılmışken rafta tozlanmış bir kitap gördü.

Ne olduğunu ve bu kadar eski bir kitabın içinde neler yazdığını çok merak etmişti doğrusu. Hemen kitaba doğru yaklaştı ve üzerindeki tozu üfledi. Kitabı eline aldı ve koltuğa doğru ilerledi. Oturup kitabın kapağını inceledi ve derin bir iç çekerek kitabı açtı.
Kitapta yazanlar biraz olsun azaltmıştı hüznünü..
İçten içe etkiliyordu Rana'yı.  Açtığı Sayfa "Duhan" suresinin meali idi.. ' Elindeki kitabın ismi KURAN'DI. Hemen yan tarafında anlamı yazıyordu. Okumayı bilmediğinden anlamıyla yetindi.

"Rabbin seni unutmadı, sana darılmadı da." (Duha)

Kuranı Kerim onu etkilemiş ve biraz önceki hayattan bıkmışlığıyla ağlayışlarını dindirmişti. Yanaklarında yalnızca gözyaşlarının izi kalmıştı.. Hemen gözünden akan son damla yaşıda sildi ve kitabı okumaya devam etti. Okudukça ferahladı ve ferahladıkça okudu..

....

Rana ayak seslerini duyar duymaz kitabı kapatıp yatağına geçti ve gözlerini kapadı.. Kapının açılmasıyla gözlerini kapaması bir oldu. Çünkü babası onun uyumadığını farkederse bütün günün yorgunluğu ve bıkmışlığıyla kendisine patlayabilirdi.  bunu bildiği için, yorganı üzerine çekerek ve kalbinin ritminin hafif hızlanmasıyla, uyuyor gibi yaparak bugünüde bağırış çağırışlar olmadan atlatabilmişti nihayet..

Babası sinirlendiğinde çok kötü bir adama dönüşüyor ve Rana  babasını tanımakta çoğu zaman zorluk çekiyordu. Çünkü Ahmet Bey Karısının evi terk ettiği günden beri kendini daha fazla kumara adamış ve zavallı bedbaht birine dönmüştü.

....

Babası bütün gününü meyhanede geçiren kumar borcuna bulaşmış olup sinirli ve boş boğazın biriydi.
Annesi, babasının bu davranışlarından dolayı Rana, henüz küçük yaştayken, babasını terk etmiş kendine daha anlayışlı karakteri düzgün bir beyefendiyle yuvasını yeniden kurmuş ve oldukça mutlu bir evlilik yapmıştı. Bi süre sonra kızını da yanına alma planları yaptıysa da babası buna izin vermemiş ve annesi Nazlı hanım çaresiz evine geri dönmüştü.
Arada bir babasından gizli onun evde olmadığı saatlerde henüz 8 yaşında olan kızını okul çıkışlarında arada bir Zerdali ağaçlarının olduğu bir parka götürür kızıyla çok az vakit geçirmeye çalışırdı.
Fakat bir süre sonra Nazlı Hanım artık gelmemeye başladı. Rana çok bekledi annesini..
Her gece camdan baktı yıldızlara. Sordu tek tek annemi gördünüz mü?diye..

Her defasında sükut buldu sualler.. Öne eğilen gözler ve buruk bir yürek..

Babası kızını vermediği gibi ona iyi bir baba olma çabalarını da tamamen yitirmiş ve hayattan ümidini kesmişti. Rana içten içe bunalımlar yaşıyor ve sıkılıyordu
Babası eve erken gelmiş ve
-Ranaa!!!
-Ranaaaa!!
diyerek seslenmişti kızgın bir ses tonuyla..
Rana korkulu ve titrek sesiyle,
-efendim baba. diyebildi..
-Nerdesin sen. Eşyaları topla. Yarın buradan taşınıyoruz. Dedi.
Rana buradaki arkadaşlarını bırakmak zorunda kalacağı için ve daha yalnız kalacağı için çok üzülmüştü. Özellikle en yakın arkadaşı Leyal'den ayrılacağı için günlerce ağlamıştı. Çünkü bir tek o vardı kendisini anlayan ve dert ortağı olarak gördüğü. Kendisi için kardeşten öte bir o vardı...

-peki baba. diyebildi yalnızca. Çünkü ne derse desin babasının fikrinin değişmeyeceğini ve söylediklerinin babasını yalnızca kızdıracağını biliyordu. Bu yüzden susmayı tercih etti. Sessizce oradan ayrılıp evleriyle bitişik olan arkadaşının, Leyal'in evine koştu..
-Leyaal.
LEYAAAL..
Leyal kapıyı açtı ve
-noldu  hayırdır bu ne telaş. diyerek Rana'yı içeri aldı.

Rana : burdan taşınıyoruz bir daha seni göremeyeceğim, belki de asla bir araya gelemeyeceğiz.. diyerek üzgün bir şekilde başını eğdi ve arkadaşına sarıldı. Leyal bunu duyunca çok üzüldü ve
-taşınmak mı? İyi ama nereye ne zaman niçin???
Dedi...

Rana ağlamamak için bi süre sessiz kaldı ve akmaya hazır gözyaşlarını sildi..
Leyal : - merak etme ben sık sık sana gelirim. Yalnız kalmazsın. Bak! ağlıyor musun sen yoksa? Gel buraya.. dedi ve Rana'ya sarılırken Leyal' de gözyaşlarını tutamadı...

Biraz konuştuktan sonra Rana evine döndü ve eşyaları ufaktan toparlamaya başladı.. Henüz küçük elleri bir çok zahmet görmüştü daha bu yaşında..
Evin küçük hanımıydı.
Babası da ona yardım ediyor, arada birde söyleniyordu derken eşyalar toplanmış ve geriye yalnızca gitmek kalmıştı..
Rana ve babası eşyaları tuttukları kamyonun arkasına yüklerken, Rana her içeri girişinde son kez dokunuyordu  evlerinin kapısına, duvarlarına ve pencerelerine. Çok özleyecekti. Fakat onu büyük bir maceranın heyecan dolu bir hayatın beklediğinden habersizdi...
Kamyonun arkasından son kez baktı Leyal'e..
Birbirlerine hasret dolu avuçlarıyla el salladılar. Bir gün bi yerde mutlaka görüşeceklerinden umutlu minik kalpleriyle...

ARTIK ÇOK GEÇ (DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin