~BÖLÜM 11-1~

475 69 31
                                    

Multimedia :Park Jimin

Keyifli okumalar ^^

*   *   *   *

Yanımdaki okul çantamı taşıyan Wendy'e sitem ettim. "Az yavaş yürüsene!" Kafasını benden tarafa çevirip sinirli sinirli baktı. O gün YoonGi ile aramdaki bağı anlatmadım diye 3 gündür trip atıyordu bana.

Manyak kız!

Gözlerini devirerek önüne döndü ve adımlarını yavaşlattı. Okula girip merdivenlere yöneldiğimizde beni beklemeden çıkmaya başladı. Bense dünyanın en kötü şeyiymiş gibi merdivenlerle bakışmaya başladım. Bu ağrılarla nasıl merdiven çıkacaktım!?

Wendy'nin beklemeden çıkmasıda ayrı sinirlendirmişti beni. Öfkeyle elimi trazbana koydum. 'yemişim acısını ağrısını' mantığıyla çıkmaya başladım. 3. basamağa adım atcağım sırada daha fazla dayanamayarak çığlığı bastım ve merdivenlere oturdum. Fazla bağırmış olmalıyım ki merak eden edene herkes etrafımda toplanmıştı.

Sen bu hallere düşermiydin be Irene !

"Lan bi dağılın!" diye sinirle bağırdı YoonGi. Nereden çıktı bilmiyordum ama iyi ki çıkmıştı.

YoonGi'nin bağırmasıyla millet dağılmaya başlarken bana döndü. "Wendy nerede?" diye sordu. "Ne bileyim!" diye bağırdım. Kalkmama yardım ederken, diğer yandan söyleniyordu.

"Irene! İyi misin?"

Yanımızda biten Wendy kocaman gözlerle bana bakıyordu. Dalga mı geçiyor bu kız?

"Çok iyiyim anlatamam!"

Mahçup bakışlarını bana yolladığı esnada YoonGi koluma girdi. Wendy'de zaman kaybetmeden diğer kolumdan tuttu beni. Yukarı çıkarken her adımda sırtım dahada ağrıyordu.

Son basamağa geldiğimiz esnada yanımızdan TaeHyung geçti. SURATIMA BAKMADAN HEMDE!

Ben şaşkınlıkla onun arkasından bakarken, TaeHyung'u takip eden Jimin, YoonGi'nin omzuna elini koydu. "Üzgünüm dostum."

Elini YoonGi'nin omzundan çekip giderken YoonGi düşünceli bir şekilde giden ikilinin arkasından baktı. Bu üçünün arasında neler dönüyor?

Bana dönen YoonGi'ye şüphe ile baktım. bakışlarımı farkeden YoonGi 'sonra' diyerek geçiştirdi beni.

Son kata geldiğimizde derin derin nefes aldım. Cidden yorulmaya başlamıştım. Gayretimi zorlayarak yürümeye devam ettim. YoonGi sınıfın kapısını açıp içeri soktu beni. Sırama baktığımda J-hope'un sıramda uyuduğunu gördüm.

Kollarımdan tutan ikilinin tutuşlarından kurtularak HoSeok'a doğru yürüdüm. Hafifçe dürttüm de kıpırdanarak gözlerini açtı. Birden oturuşunu dikleştirerek bana baktı.

"J-hope iyi misin?" diye sordum yarı çıkan sesimle. Yavaşça ayağa kalkıp sarıldı bana. Refleks olarak "Ah!" diye bağırdım. Bir anda benden ayrılarak yerime oturttu beni. O da SeulGi'nin sırasına oturarak bana döndü.

"Irene iyi misin? Gelecektim ama evinde değildin. Nerede olduğunu bilmediğim için yanına gelemedim. Cidden kusura bakma." Sesi ağlamaklı çıkmıştı. Cidden bu çocuk beni önemseyen tek insandı.

"Tamam HoSeok sorun değil." dedim güven verdiğini düşündüğüm bir gülümsemeyle. "Merak etme Irene artık seni tek başına bırakmayacağım. Benimle güvendesin." dedi ciddiyetle. Ben ise ona gülerek karşılık verdim. "Tamam bir şey yok J-Hope. Hadi sınıfına git." dedim. O ise istemeye istemeye ayaklandı. "Tenefüste geleceğim." diyerek çıktı sınıftan.

Arkamı yavaşça dönerek Wendy'e baktım.
"Seulgi nerede?" bir müddet durdu. Sonra yutkunarak bana baktı. "Gelmeyecek." diye cevap verdi arkadaki YoonGi. Gidip boş bir sıraya kurulmuştu çoktan.

"Sebep?" Bu sefer Wendy cevap verdi. "Şey... Annen çağırdı." dedi çekinerek. Kaşlarımı çatarak ikisine baktım. "Neden?" Yoongi ellerini cebine koyup arkasına yaslandı. "Bilmiyoruz, gelince sorarsın kendisine."

Kaşlarım daha çok çatıldı. Annem SeulGi ile ne konuşacaktı? Wendy bana ürkekçe bakıp önüne döndüğü esnada öğretmen içeri girdi. Bu ağrılarla dinlemem gereken bir Korece dersi vardı sanırım...

.....

Sıkıntı ile camın kenarına yaslandım. Son dersler bedendi ve bu ağrılarla zor hareket ettiğim için sınıfta kalmıştım. Açıkçası bu durumdan memnun oldum. Ağrılarımda olmasa iyiydi.

Boş gözlerle bahçeyi izlerken Wendy'nin bana el salladığını gördüm. Karşılık verme gereği duymadım. Hocanın uyarısıyla önüne dönmüştü zaten.

Yerime geçip oturdum. Yapacak bir şey bulamazsam sıkıntıdan patlayacaktım. Telefonu çıkarıp Kakaotalk a girdim. TaeHyun'a tıklayıp mesaj yazdım. Engeli kaldırıp kaldırmadığını şimdi anlayacaktım.

+080...: İnsanları umursamamak da üstüne yok bakıyorum!

Mesajım gitmişti. Engelimi kaldırmış. Vay! Gözlerim yaşardı.

Kim_V53: Engelini kaldırmış olmam, bana mesaj atabileceğin anlamına gelmiyor.

Egoya bak!

+080....: Yazmamı istemeseydin engeli kaldırma gereği duymazdın.

Çok zekice bir cevap verdim bence. Hadi bakalım seni görelim Kim TaeHyung.

Kim_V53: Bu kadar yapışkan olduğunu bilseydim kaldırmazdım zaten.

İstemsizce ağzından 'Hah' kelimesi çıktı. Neyse ki sınıfta kimse yoktu. Gerçi olsa da umurumda değildi. Cevap verme gereği duymadan uygulamadan çıktım. YoonGi'yi bulup ona mesaj attım. Bana anlatamadığı şeyleri şuan öğrenecektim.

Bae.Irene: Sınıfa gel.

Kısaca yazıp yollamıştım. Uzatmaya gerek yoktu. Neden çağırdığımı anlayacaktı zaten. İki dakika sonra sınıfa geldi YoonGi. Boş bir sıraya oturarak bana döndü.

"Ne var?" Havalı olmaya çalışıyordu fakat bana sökmezdi.

"YoonGi, uzatma da anlat." dedim. Derince nefes alarak konuşmaya başladı. "Beni yanında gördü için sana böyle davranıyor." dedi. Kaşlarını çatarak baktım ona. "Ne alaka?"

Bıkınca nefesini dışarı vererek bana yaklaştı. "Cidden tek intikam almak istediğim kişi Sana mı zannediyorsun?" diyerek havalı bir şekilde sınıftan çıktı.

Ben ise beynime yediğim darbeler içinde dediğini anlamaya çalışıyordum. Min YoonGi, benim tahmin ettiğimden daha karanlık biriydi. Kısaca başım belaya girmişti!

Bir gün geç geldi biliyoruz...

Bazı aksaklıklar olduda ksnsksns *-*

Umarım okurken sıkılmıyorsunuzdur... Lsksmsms

Oy vermeyi unutmayınnn ^^

PAR.A.DİSE // VRENE' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin