~FİNAL~

491 42 31
                                    

Koluma değen ellerle adımlarımı durdurdum. Kolumu tutan Yerim karşıma geçerek suratıma baktı. "Kaç defa seslendim. Neden ses vermiyorsun?"

Bir ölüyü andıran suratıma gülümseme yerleştirmeye çalıştım. "Duymamışım Yerim."

"Hesap ver bakalım Hanımefendi, neredeydin dün gece?" Arkamızdan gelerek yanımda duran Wendy ve SeulGi'ye baktım.

"Ne oldu sana? Hasta mısın?"

SeulGi, Wendy'nin sorusunu es geçerek endişeyle sorduğunda ona baktım.

"Bir şeyim yok." Etrafımı sardıkları için onları hafifçe itekleyerek aralarından geçtim.

"TaeHyung Sunbae geliyor."

Birkaç adım atmıştım ki Yerim'in sesiyle olduğum yerde kaldım.

"Sunbae, Irene-"

Suratıma bile bakmadan yanımdan hızla geçen TaeHyung, Yerim'in cümlesinin yarıda kalmasını sağladı.

Boğazıma düğümlenen nefesimle gidişini izlerken, kızlar yanıma geldi. "Kavga mı ettiniz?"

Bakışlarımı onlardan çekip yerle buluşturdum. "Hayır," dedim. "Ayrıldık."

Cevaplarını beklemeden hızlı sınıfa girip sırama oturdum. Başımı sıraya gömmeyi de ihmal etmemiştim.

Kızların fısıltılarını duyuyordum. Wendy'nin, "Yalnız kalsın. Az sonra konuşuruz." lafını duyunca derin bir nefes verdim. Sayesinde başımdan çekilip yerlerini oturdular.

Hoca da anladığım kadarıyla gelmişti. Umarım dersimiz MinAh değildir.

"Bae Joohyun! Hemen başını o sıradan kaldırıyorsun!" diye başımda cırladı. Bir kere bıraksan beni ne olur sanki?!

"Hocam biraz sorunları var bugünlük bıraksanız onu olmaz mı?" dedi içten içe. Onu sevdiğimi biliyordum.

"O zaman okula gelmeyecek!" dedi ve sırama vurdu. Bende refleks olarak ayağa kalkmıştım. Kızarmış gözler ile hocaya bakıyordum.

"Rahata erdiniz mi hocam?!" dedim. O sınıfta daha fazla duramayacaktım. Sınıftan çıkıp ardımdan kapıyı sertçe vurdum.

Adımlarımı çatıya çıkan merdivenlere yöneltilmesi ardından, aklıma gelen şeyle duraksadım.

Ya O'da oradaysa?

Sabahki olayı tekrar yaşayamazdım. Onu görüp, moralimin gereksiz yere bozulmasını istemiyorum. Çünkü bu ayrılıktan etkilenen tek benmişim gibi davranıyordu ve bu beni daha da sinirlendiriyordu.

Sinirli soluyarak arkamı döndüğüm esnada koridorun başında bana bakan HoSeok ile duraksadım. Boş bir şekilde bakıp ilerlemeye başladığımda, birkaç adımla yanıma gelerek önümde durdu.

"Sanırım konuşmamız gereken şeyler var."

Konuşması üzerine gözlerine baktığımda orada eski Hope'yi görmek içimde bir burukluğa sebep oldu.

"Bence doğru yer ve zaman değil HoSeok."

"Hayır, şimdi hemen konuşmamız lazım. Daha sonra çok geç olacak, arkadaşlığımız için."

Bakışlarımı tekrar gözlerine çevirip kırgın bir şekilde gülümsedim.

"Arkadaşlığımız diye bir şey kaldı mı?"

Gözlerinde oluşan kırgınlığı takmamaya çalışarak yanından geçeceğim esnada kolumu tuttu.

"Irene, lütfen sadece beş dakika."

PAR.A.DİSE // VRENE' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin