~ÖZEL BÖLÜM~

434 42 17
                                    

~5 Yıl Sonra~

Aynada üzerime son kez çeki düzen vererek odadan çıktığım esnada bağıran Jimin'in sesini duydum.

"SeulGi aradı. Onun yanına geçeceğim. Motorunu alıyorum."

Koridordan geçerek salona girdiğimde, mutfaktan beni görmüş olacak ki tekrar konuştu.

"Sen nereye?"

"Hastaneye. Oradan da iş görüşmesine geçeceğim."

Elindeki kahve ile yanıma geldi. "Sana'nın yanına mı?"

"Hayır. Yerim'i YoonGi'nin yanına bırakacağım."

Koltuğa kurulurken sordu. "Wendy hala hastaneye gitmemekte kararlı mı?" Kafa salladığımda devam etti. "Peki ya sen? Neden YoonGi'yi görmüyorsun?"

Sıkıntıyla suratına bakıp kapıya yöneldim. "Çok soru soruyorsun Park Jimin."

Ayakkabılarımı giyerken içeriden bağırdı.

"Sen de çok inatçısın Kim TaeHyung!"

Hafif gülerek evden çıktım.

*   *   *   *

Arabayı hastanenin önünde durdurdum.

"Teşekkürler Oppa. Beni almaya gelmene gerek yok. Çünkü JungKook gelecek. Tamam?"

Ben kafamı salladığımda arabadan indi.

"Görüşürüz."

Kapıyı kapatacağı esnada durdu. "Ah! Bu arada Irene Unni yakında geliyormuş." Hızla kapıyı kapatıp uzaklaştığında kaskatı kesilmiş şekilde arkasından baktım. Kalp atışlarım hızlanırken sesli bir şekilde mırıldandım.

"Geri mi dönüyor?"

*    *    *   *

Asansörün düğmesine bastığımda sıkıntı ile iç geçirdim. Eğer bu ortaklık görüşmesi de beklediğim gibi geçmezse, sanırım şirketi kapatmak zorunda kalacaktım. Bu istemeyeceğim son şeydi.

Açılan asansör kapısı ile kendimi hızla içine attım ve odanın bulunduğu kata bastım. Asansörden inince yan taraftaki toplantı odasına yöneldiğim esnada, sekreterin sesi ile durdum.

"Efendim, Misafiriniz odanızda."

Kaşlarımı çatarak ona doğru ilerledim.

"Neden orada?"

"Odanıza beklemek istedi. Toplantı salonunda beklemeye ikna edemedim."

Sert bir hal alan yüzümle kafamı sallayıp, odaya girdim. Masanın yanındaki koltukların boş olduğunu gördüğümde, bakışlarımı odada dolaştırılırdım.

Gözüme camın kenarındaki siyah saçlar takılınca duraksadım. Hiçbir şekilde tanıdık gelmiyordu.

Kapıyı kapatıp ona doğru ilerlediğimde arkasını yavaşça döndü. Bakışlarım yüzünü bulduğunda, gözlerimiz kenetlendi ve gördüğüm suratla olduğum yerde kaldım.

Dolmuş gözlerle gülümseyerek yanıma yaklaştı ve elini uzattı. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Bay Kim."

Uzattığı eline bir müddet baktıktan sonra tutmayı özlediğim eli kavradım.

Kalp atışlarım beş yıl önce, elini ilk tuttuğum zaman ki gibi hızlanırken, içime eriten gülümsemesine karşılık gülümseyerek cevap verdim.

"Tekrar görüşmek güzel, Bayan Bae."

Tadaaaaa! Süprizimi nasıl buldunuz?

Aslında en başından beri kötü bitirecektik hikayeyi fakatttt vicdanımız el vermedi. Bizde böyle bir şey yazalım dedik.

Artık gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyoruz.

PAR.A.DİSE // VRENE' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin