~BÖLÜM 24~

419 44 9
                                    


"Ya! Bırak uyuyacağım!"

Kafamda dikilen kişiye bağırdım. Uykum aşırı vardı ve şuan beni kaldıran kişiye dalacaktım.

"Bae Joohyun! Hemen kalk ve müdüre git!" diye bağırdı başındaki şahıs.

Bir dakika bu manyak Minah mı?

Kafamı kaldırarak kedi bakışı attım.

"Boş yere öyle bakma. Yürü!" Hemen tipimi değiştirip göz devirdim. Hiçbir şey söylemeden kapıya doğru yürüdüm.

"Hocam ben de bir gidip geleyim." diyen YoonGi'ye şöyle bir bakıp sınıftan çıktım. Minah ise arkamızdan bağırmaya devam ediyordu.

"Niye geldin?" Bahçeye çıkmak için merdivenleri inerken arkamdan gelen YoonGi'ye döndüm. Ellerini cebine sokarak yanıma yaklaştı.

"Konuşacaklarımız var." Adımlarını hızlandırıp önüme geçerken kaşlarımı çatarak arkasından baktım. Bahçeye çıktığımızda kenardaki bankalardan birine ilerledi. Kollarımı önümde birleştirip peşinden takip ettim. Banka oturup arkasına yaslandı. Önünde durduğumda suratına bakarak sordum.

"Evet?"

Kollarını bankın yaslanma yerine koydu. "Bu gece işi bitiriyoruz."

"Bu kadar erken mi?" Çatık olan kaşlarımı daha da çok çatarak sordum. "Neden acele ediyoruz? Daha benden istediğin şeyi bile tam olarak yapamadım."

YoonGi bana ters bir bakış atıp ellerini dizlerinde birleştirdi.

"Onu bugün anlayacağız. Ayrıca bu kadar ufak bir işi bile beceremeyeceksen neden buradasın?"

Kollarım yavaşça aşağı düşerken ağzımı hafifçe açtım.

"Bana mesaj atan da yardım isteyen de sendin. Beni suçlayıp durma!" diye bağırdım. Kendini beğenmiş, egoist. Ne olacak!

"Her neyse." diyerek ayağa kalktı. "Çıkışta mesaj attığım adrese gel. Bakalım sana gerçekten aşık mı?" dedi ve gitti. Bunun cevabını öğrenmek istediğimden emin değildim. Kalbim gittikçe hızlı atarken düşündüğüm tek şey; bunun sonu ne olacaktı?

* * * * *

"Hadi gidelim." Sınıftan çıkan SeulGi ile beraber koridorda ilerlemeye başladık. Bahçeye çıktığımızda kenarda bizi bekleyen Wendy'lerin yanına ilerlerken telefonum titredi. Adımlarımı yavaşlatıp gelen mesajı açtım.

Min YoonGi: *adres* TaeHyung sana sorarsa sakın nereye gittiğini söyleme. Sakın!

Gözlerimi devirip telefonu cebime soktum. Kızların yanına ilerledim.

"Benim işim var siz geçin eve."

Bana cevap vermelerine fırsat tanımadan hızlı bahçe kapısına doğru yürüdüm. Kaldırımı adımımı attığım esnada okul kapısında dikilen TaeHyung gözüme çarptı. Bana gözlerini kısmış bir şekilde bakıyordu. Onu gördüğümü belli etmemek için hemen gözlerimi ileriye sabitledim. Sanırım YoonGİ'nin planı tam tıkırında ilerliyordu.

Cebimden telefonumu çıkarıp adrese tekrar tekrar baktım. Yabancı geliyordu ama gidecektim.

Hemen bir taksi çevirip adresi şoföre tarif ettim. Şoför biraz tedirgin olsa da sürmeye devam etti. Ben de kafamı cama koyup planı düşündüm.

Sana'ya zarar vermek istemiyordum. O bu kadarını hak etmiyordu. YoonGi çok acımasızdı. İntikam almasını anlıyordum ama bu kadar acımasız olmasına gerek yoktu. Onda daha farklı şeyler vardı. Tuhaftı. Bana söylemediği şeyler olduğu belliydi.

PAR.A.DİSE // VRENE' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin