Multimedia: YoonGi ve Tae *-*
Keyifli okumalar....
* * * *
Önümden kayıp giden ışıklara baktım. Tıpkı onlar gibi aklımdakilerinde kayıp gitmesini istedim ama olmuyor. Ben istemeden düşünceler aklıma hücum ediyordu.
"Birine haber ver istersen. Sonra seni kaçırdım diye söylemeyeceksin." Bana seslenen TaeHyung ile bakışlarımı camdan çektim.
Yaklaşık bir buçuk saattir yoldaydık ve cidden beni kaçırdığını düşünmeye başlamıştım.
'Tamam' der gibi kafamı hafiften salladım. Telefonumu çıkarıp SeulGi'ye TaeHyung'la olduğumu belirten bir mesaj attım ve tekrardan cama döndüm.
Arada TaeHyung'un bakışlarını üzerimde hissediyorum. Sanki bir şey söyleyecek de söyleyemiyormuş gibi bir hali vardı.
"Ne oldu?" Ruhsuzca sorduğumda ilk birkaç saniye cevap vermedi. "Gitmeden markete uğrayalım mı?" Omzumu silktim. "Fark etmez." Cevabımdan sonra yol kenarındaki bir markette durdu ve bir şey alarak
geri geldi."Şimdi gidebiliriz."
Arabayı çalıştırdığında yeniden yola koyulduk. Yaklaşık yarım saat sonra araba sarsılarak durdu.
"Ne oldu?" diye sordum şaşkınlık ve korku karışımı bir ifadeyle. TaeHyung'un gayet rahat olması az da olsa sakinleşmemi sağladı.
"Merak etme. Her buraya geldiğimde oluyor. Bir sorun yok." diye karşılık verip arabadan indi. Peşinden insem mi inmesem mi diye düşünürken TaeHyung arabaya binip çoktan çalıştırmıştır.
"Artık devam edebiliriz. Beş dakikaya oradayız." diyerek sürmeye başladı. Ben ise hala nasıl bu kadar hızlı onu düşünüyordum. Daha ne kadar yol gittik emin değilim ama sonunda arabanın bir düzlükte durması ile geldiğimizi anladım.
TaeHyung poşeti alıp arabadan indiğinde ben de kendimi dışarı attım. Beni getirdi yeri görünce gözlerim kocaman oldu.
Deniz kenarındaki bir uçurumun kenarına gelmiştik. Etrafta irili ufaklı bir kaç ağaç vardı. Onların hemen altında yere çarşaf misali serilmiş çimenler bulunuyordu. Havada da birkaç tane ateşböceği uçuşuyordu ve bu güzelliklerin tam karşısında kıpkırmızı güneş vardı.
Hayranlıkla etrafı süzerken çayırın ortasında dikilmiş bana beklentiyle bakan TaeHyung'a döndüm.
"Burası harika."
TaeHyung'un da dediği gibi burası cidden insana huzur veriyordu. Ömür boyu burada kalabilirim.
Taehyung tepeye doğru çıkarken ben de onu takip ettim. Çıktığımız tepede bir masa ve karşılıklı iki tane bank vardı. Tam piknik yapılacak yer.
Taehyung elindekileri masaya bırakıp yanıma geldiğin "Gel," diyerek elimi tutup çekiştirmeye başladı. Az ilerideki kocaman ağaca ilerledik.
"Burada oturup manzarayı izlemek iyi gelecektir." deyip beni ağacın gövdesinde oturttu. Dediği gibi burası mükemmeldi. Kendisi de yanıma yerleşince uzun bir süre sessizce manzarayı izledik.
Güneşin batışı çok hoş gözüküyordu. "Daha iyi misin?" diye sordu bana bakma gereği duymadan. "Evet," dedim. "Burası çok güzel."
"Evet, güzeldir."
Kendimi daha rahatlamış hissediyordum. TaeHyung'a YoonGi meselesini sorup sormamak arasında içimde çelişki yaşıyordum.
"YoonGi, ben ve Somin küçüklükten beri arkadaşdık." Bir anda konuşmasıyla ona döndüm. En azından ben sormadan anlatmayı başlaması iyi bir şeydi. Tüm dikkatimi ona vererek dinlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAR.A.DİSE // VRENE' ✓
ФанфикOynadığı oyun ikisininde sonu olacaktı. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° "Her şey yalan mıydı yani? Hepsi oyun muydu?" Kafamı kaldırıp duygusuz şekilde ona baktım. "Ne bekliyordun? Gerçekten seni sevdiğimi mi sandın?" ° ° ° °...