Multimedia: Vrene
* * * *
Kollarımı önümde bağlayıp çardağın içindeki banka oturdum. "Niye buradasın?" TaeHyung çevik bir hareketle karşındaki bankın üstüne çıkıp, yaslanma yerine kuruldu.
"Öğrenmem gereken bir mesele var." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Benden ne öğrenecekti ki? "Neymiş o?" dedim. Ciddi olan yüzü daha da ciddileşerek bana baktı. "Onu nereden tanıyorsun?" Sorusu karşısında şöyle bir kaldım. Kimden bahsediyor? "O, derken?"
Anlamamam karşısında göz devirdi. "YoonGi. Min YoonGi. Nereden tanıyorsun onu?" Sesindeki öfkenin gittikçe artmasına aldırmadan, "Seni ilgilendiren kısım tam olarak neresi merak ediyorum?" dedim hafif alayla. Aralarında ne yaşandı şu an öğrenebilirdim. YoonGi'nin anlatacağı yok, TaeHyung anlatabilirdi.
Yerinde dikleşerek, "Oyun oynamıyorum JooHyun. Onu nereden tanıyorsun?" Durum gittikçe kötüleşiyordu. Aralarındaki ilişkiyi öğrenmem zorlaşıyordu. Nasıl öğreneceğim ben bunu?
"Hayatımda bir yere sahip değilsin. Seni ilgilendi-"
Daha lafımı tamamlamadan dibimde bitmişti. Gittikçe daha da yaklaşıyordu. "Öyle mi?" dedi kısık sesle. Bir adım daha yaklaşarak, "Hadi çıkalım o zaman, sevgilim." Gözlerim kocaman oldu.
Ne?!
İyice dibime girmiş olan TaeHyung'u hışımla ittim. "Ne-ne saçmalıyorsun sen!?" Sinir dolu gözlerine alay katarak bana baktı. "Duydun işte. Çıkalım. Hayatında bir yerim olsun ki anlat bana." Hala şaşkınca ona bakıyordum. Şimdi ciddi ciddi bana çıkma mi teklif etmişti bu çocuk?
Git başkasıyla dalga geç, be!
"Saçma-" Bir dakika! Zaten amacım bu değil miydi?
Derin bir nefes alıp gözlerine baktım. "Tamam, hadi çıkalım." Kabul edeceğimi beklemiyordu sanırım çünkü suratında kısa bir şaşkınlık ifadesi gördüm. Zorla da olsa bir adım attım ona doğru. "Niye şaşırdın? İstediğin bu değil miydi? Kabul ediyorum işte. Çıkalım." Sözlerimle kendine geldi ve o da bana doğru bir adım attı. Aramız da yarım metreden daha az mesafe vardı.
"Tamam. 'Yeni sevgilim'!"
. . . . .
"Bae Joohyun ve Min YoonGi," İsmimi duymamla bakışlarım kapıya çevirdim. Nöbetçi öğrenci bize bakıyordu. 'Evet?' cevabını duyunca, "2. saat öğretmenler odasında sınav olacaksınız, matematik sınavı," deyip çıktı sınıftan. Göz devirerek kafamı sıraya gömdüm. Seulgi kolumu dürterek, "Çalışsana kızım!" dedi. Oflayarak kafamı sıradan kaldırdım.
Uyutmuyordu evren beni!
"Ne gerek var?" SeulGi sabır çeker şekilde nefes alınca hafifçe güldüm. "Çalışma! Düşük al soracağım o zaman sana." deyip önüne döndü. Bende omuz silkip arkamı döndüm.
Wendy kısık gözlerle uyuyan YoonGi'yi izliyordu. O kadar dalmıştı ki sesimi bile duymadı. Elimle kafasını geçirdiğimde hafif düşer gibi oldu ama dengesini topladı.
"Hay ben senin..." diyerek bana döndü. "Şizofren misin kızım sen?" Eskisi gibi sıraya kurularak bana baktı.
"Duymadın sesimi, artık 'ona' nasıl daldıysan.." diyerek sırıttım.
"Saçmalama Irene!"
Sırıtmaya devam ederek sınıftan çıktım. Ders dinleyecek havamda değildim. Zaten sınav olacaktım kafamı daha fazla yoramazdım. Terasa çıkınca her zamanki yerime kuruldum. YoonGi'ye her şeyi anlatmalıydım. O Sana denen kız bunu ödemeliydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAR.A.DİSE // VRENE' ✓
Fiksi PenggemarOynadığı oyun ikisininde sonu olacaktı. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° "Her şey yalan mıydı yani? Hepsi oyun muydu?" Kafamı kaldırıp duygusuz şekilde ona baktım. "Ne bekliyordun? Gerçekten seni sevdiğimi mi sandın?" ° ° ° °...