14. Bölüm

672 41 24
                                    

………………
Media: Savaş :)

Etrafı inceliyordum. Kimi çocukların kıyafetleri toz toprak içinde kimininki de eskimişti. İçeride iki eskimiş kanepe ve yerde eski bir hasır halı vardı. Kulübenin köşeleri rutubetten yeşerip  küflenmişti. Çocuklar beni merakla incelerken gevşek gevşek sakız çiyneyen sarışın, uzun boylu bir çocuk yanıma yaklaştı. Bu bize kapıyı açan çocuktu. İsmini unutmuştum. Yaklaşıp dalgalı saçlarıma dokundu ve kıyafetlerimi inceledi. Bir kaşımı kaldırıp ona baktım. Çocuk sırıtıp ellerini düşük bel pantalonunun cebine soktu. Biraz daha aşağı indirse biyerleri gözükecekti. "Zengin birine benziyosun. Kimsin sen?" Çocuğa kaşlarımı çattım. "Sana büyüklerine nasıl konuşacağını öğretmediler mi? Aramızda en az 4 5 yaş var küçük velet." Çocuk somurttu. "Yoo. İstediğim gibi konuşurum. Anam mısın babam mısın zilli?" Ağzımı iki karış ayırdım. "Zilli?! Bak çocuk , senin o ağzını yırtarım. Patlak balon gibi gezersin ha!" Çocuk dil çıkardi. "Çirkef ve zengin...değişik bir ikili olmuş."

Çocuk iyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Bir elimle kulağını tutup çekiştirdim. "Edepli olsana azcık!" Çocuk inleyip saçlarıma yapışınca cıykırdım. ''Ahhh! Savaş! Al şu veleti tepemden." Savaş sırıtmaya başladı. "Niye? Çok sevimli gözüküyorsunuz işte." Ofladım. "Yaa Savaş!!" Geri çocuğa döndüm. "Koala mısın yavrum sen? Bıraksana saçımı yaa!" Çocuk elleri gevşetince saçımı ondan kurtarıp bileğine tırnklarımı geçirdim. E bu tırnakları boşuna uzatmıyorduk yani. Çocuk inleyip Savaş'a döndü. "Savaş abi kız mı yoktu da bu yabaniyi getirdin?!" Savaş kahkaha attı. "Merak etme Yusuf. O yabani çok işimize yarayacak." Deyip göz kırptı. Ben ise Savaş 'a soru soran bakışlarımı diktim. "Ne işiymiş bu?" Savaş bana bakmadı bile. Sinirlerim bozuluyordu. Furkan başını telefondan kaldırıp Savaş'a döndü. Yarım saattir telefonuyla uğraşıyordu. "Savaş , kötü bir haberim var." Savaş kaşlarını kaldırdı. "Ne oldu Furkan?" Furkan derin bir iç geçirdi. "Haberlerdesiniz..." Cemil gözlerini ayırdı. "Eeeeeee" "Eeesi şu ki, Savaş Zeynep'i kaçırmış."

Emin Savaş' döndü. "Doğru mu lan bu?" Savaş gözlerini devirdi. "Benim bu yabaniyle ne işim olur? Yalan haberdir o." Bu sefer ben gözlerimi devirdim. "Sanki sen Dylan o Briensin de bana laf yapiyon." Savaş eliyle 'yaw he he' hareketi yapıp beni susturdu. Cemil Furkan'ı dürttü. "Lan doğru oku şunu."

Furkan bir iç geçirdi. "Ünlü iş adamı Caner Akar'ın kızı Zeynep Akar genç bir adam tarafından kaçırıldı. Caner Akar 2 gündür kızını arıyor. Güvenlik kameralarından genç adamın kızı, sırtına alıp taksiye bindirdiği görüldü. Taksicinin ifadesi alındı. İfadesinde' Adam kızı zorla kaçırıyordu. Kız ise bağırıp çağırıyordu. Korktuğum için bir şey diyemedim. Adamın belinde silah vardı.' Dedi. Genç adam polislerin elinden kurtulmayı başardı şimdi polisler heryerde onu arıyor ."

Savaş gözlerini irice açıp bir kahkaha attı. "Zorla mı?! Belimde silah mı varmış?! O aptal taksici her şeyi kıçından uyduruyor.! Dua etsinde elime geçmesin. Yoksa ben onun anasından çıktığı yeri.............."

Savaş'ın uzun ve ağır küfürü beni bile utandırmıştı. Ortalık karışmıştı.

Babam beni arıyordu demek. Ekşınlardan dolayı babamı unutmuştum. Deli gibi endişelenmiş olmalıydı. Emin düşünür gibi yaptı ve konuşmaya başladı. "O zaman o polisler... Savaş Zeynep'i kaçırdı diye geldiler. " dedi. Rahatlamış gibi bir oh çekip "Yani biz şey olduğumuz iç....." lafı Savaş'ın fırlattığı bir cisimle bölündü. Emin elini ensesine getirip zoraki bir sırıtış attı ve bir elini kaldırıp 'pardon' hareketi yaptı. Savaş delici bakışlarını Emin'e dikmişti. Savaş'a döndüm "Savaş, bu çok sinir bozucu olmaya başladı. Ne olduğunu anlatmayacak mısın?" Savaş beni umursamadı. Yine ve yine.... Artık sinirim bozulmuştu. Ayağımın acısını unutup ayaklandım. Ayaklanır ayaklanmaz inledim ve elimi duvara yasladım. Cemil birden bana yaklaşıp kolumu tutmaya çalışınca elini ittirdim. "Beni düşünüyormuş gibi yapmayı kesin. Sabahtan beri biyerlerimi yırtıyorum sizden iki kelime öğrenebilmek için ama nafile…!" Cemil söylediklerimi umursamayıp kolumu tuttu. "Bak prenses, seni değil kendi k*çımı düşünüyorum. Sana bir şey olursa baban bize neler yapar bilemiyorum." Derin bir iç çekip bileğini tırmalayınca inledi ve kolumu aniden bıraktı. Nereyse düşüyordum ki Savaş benim belimden tuttu. Savaş'ın nefesini ensemde hissediyordum. O sırada yapmamam gereken bir şey yapıp yüzümü arkaya çevirdim. Savaş ile burunlarımız çarpıştı. İrkilip geri çekilecekken dengemi kaybettim ve Savaş'ın üzerine düştüm. Ellerimi Savaş'ın göğsüne koyup kendimi ondan uzak tutmaya çalıştım. Savaş  ise kanepeye oturur pozisyonda düşmüştü. Yüzlerimiz çok yakındı ve nefesini yüzümde hissediyordum. Savaş'ın gözleri dudaklarıma kayınca kendimi, Savaş'ın göğsünden destek alarak kanepenin diğer ucuna ittirdim. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Bir erkekle bu kadar yakın olmak alıştığım bir durum değildi. O anda Emin'in sesini duydum. "Tüh be! En güzel yerinde. Zeynep ne yapıyorsun be!" Cemil de cık cıkladı. Furkan ise gözlerini devirip "Sen bizim ergenlikten çıkamamış malaklarımıza bakma." Gözlerini Emin ve Cemil'in yüzünde gezdirip " Siz gidip internetten izleyin ne izliyorsanız salaklar." Cemil hiç kendini bozmayıp "Emin gel kanka ya, ben internetten açarım. Sağol Furkan iyi fikir"deyip sırıttı. Emin de sırıtıp "He ya , bir site bulmuşum var ya acayip değişik fantaziler var. " Emin kolunu kıvırcık Cemil'in omzuna attı ve birlikte geniş odadan çıktılar. Furkan arkalarından bir 'ya sabır...' çekti. "Laf sokuyom onu da sallamıyorlar. Bünye nasıl bir bağışıklık geliştirdiyse?" Dedi ve Furkan da gelip kanepeye oturdu.

KÜNYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin