33. Bölüm

413 22 31
                                    

"Lanet serseri... Duydun değil mi? Nasıl da ukalaca konuşuyordu!"

Bir iç çektim ve yüzümü yan cama çevirdim. Gözlerimle camdan süzülen bir damlayı takip ettim.

Yağmur çiselemeye başlamıştı. Hava bulutlanmış , daha ikindi vakti olmasına rağmen akşam olacak gibiydi. Kaldırım kenarındaki insanlar , henüz az yağan yağmurdan kaçışıyordu. Dükkanlara , marketlere , evlerine...

Yağmur damlaları arasında birden karşımda Savaş'ın hüzünlü , koyu gözleri belirdi. Kalbim yeniden hızlanmaya ve göğsümü acıtmaya başlayınca gözlerimi sıkıca yumdum. Gözlerimi geri açtığımda ise ıslanmış koyu renkli asfalt ve yağmurdan kaçışan insanlardan başka bir şey göremedim. Kalbim eski ritmine dönerken derince soluklandım.

Bu neydi şimdi?

"Vazgeçmezmiş(!) Hıh... Külahıma anlatsın onu!"

Barkın önümüzdeki arabalardan birini sertçe solladı. Cama doğru yapışırken homurdanmaya başladım. Arabadaki , kornaya basıp Barkın'a bir kaç küfür savurdu ama Barkın onu duymazdan gelip sinirle söylenmeye devam etti.

"Nasıl da edebiyat yapıyordu şerefsiz!"

Barkın soldaki virajdan da hızla döndü. Arabanın içinde sağa sola savrulmaktan midem bulanmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp bir of çektim. Kaşlarımı çatıp hışımla , söylenmeye devam eden Barkın'a döndüm.

"Keser misin şunu! Bu kadar sinirlenmen saçma."

Gerçekten saçmaydı. Savaş yalnızca duygularına bir karşılık istemişti. E tabi arkadaşınız bir sinir hastası olunca böyle oluyordu.

Barkın bir saniyeliğine bana dönüp alaylı bir kahkaha attı.

"Ne?? O serseriye laf söylemem canınını sıkıyor? Nisa hakkında yalan söylemesine bile bir şey demedin!"

İç çekip önüme döndüm ve sakin bir şekilde konuştum.

"Yola dön Barkın. Kaza yapacaksın. "

Barkın bir anda , sertçe frene bastı. Frenin etkisiyle öne doğru savruldum. Çok şükür ki kemer takmıştım. Bu yüzden camdan uçmadım.

Barkın direksiyona bir eliyle, sertçe bir kaç kere camış gibi vurdu. Sinir krizi geçiriyor gibiydi.

Her zamanki gibi sessizce sinirini çıkarmasına izin verdim. Eğer buna izin vermezsem sinirinin bana sıçrayacağını tahmin etmek zor değildi.

Barkın , direksiyona sertçe bir kez daha vurdu ve derin bir iç çekip bana döndü. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.  Ben , direksiyonun hâla nasıl tek parça durduğuna şaşarken Barkın ise mimiksiz bir şekilde , bir süre yüzümü inceledi. Sonunda gözlerimi direksiyondan alıp ben de Barkın'a döndüm.  Kaşlarımı kaldırıp indirdim ve söyleyeceklerini bekledim. Halâ fazlasıyla sabırlı davranıyordum. Her an sabır taşı mertebesine yükselebilirdim. He o mertebeye yüksekdikten sonra taşı Barkın'ın kafasına geçirirdim o ayrı.

  Barkın yolun ortasında bu şekilde durduysa söyleyecek önemli bir şeyi olmalıydı. Yoksa birazdan diğer insanlar tarafından linç edilebilirdik. Türkiye oglum burası.

"Sana bir şey soracağım Zeynep. Ama bana dürüstçe cevap vereceksin. "

Yalancıyız sanki. Gözlerimi kıstım ve Barkın'ın beklentili yüzünü inceledim.

"Sor Barkın."

Barkın ellerini dağılmış saçlarına geçirdi.

"Dürüst olacaksın ama!"

KÜNYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin