32. Bölüm

464 26 39
                                    

Media : Savaş

Ellerimi saçlarıma geçirip gözlerimi sıkıca yumdum. Nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım.

Sakin ol , sakin ol. Sadece git ve söyle Zeynep! O senin baban. En fazla ne diyebilir ki?

Evet. Kızabilir , bağırabilirdi. Ama evlatlıktan falan reddedecek değildi sonunda.

Başarısız içimi rahatlatma çabamın ardından içime bir nefes daha çektikten sonra sonunda cesaretimi topladım veya kendimi topladığıma ikna ettim ve merdiven başında durmayı bırakıp aşağı inmeye başladım. Tüm gün odamda düşünmekten başım ağrımıştı ama bunu daha fazla erteleyemezdim. Barkınlar bu akşam geleceklerdi.

Topuklu ayakkabının parke zeminde çıkardığı , normalde bana hoş gelen ama şu an sadece sinirimi bozan , itici sesi umursamamaya çalışarak merdivenin ortasına kadar geldim. Koltukta oturmuş televizyondaki borsa haberlerini takip ederken söylenip duran babamı görünce tüm cesaretim yeniden uçup gitti. Gerçekten stresli gözüküyordu.

Zaten o Arzu denen kadın aramıza girdiğinden beri birbirimize karşı biraz soğuktuk.

Ben onun evlenmek istediği kadına itiraz ettiğim için o da Barkın'a itiraz etmezdi değil mi?

Başımı iki yana sallayıp kafamdan bu düşünceyi atarak merdivenden inmeye devam ettim. Ayakkabının tıkırtısından olsa gerek babam geldiğimi anlamış olacak ki yüzünü bana döndü ve yüzüne hoşnutsuz bir ifade kondurdu.

"Sonunda odandan çıkabildin Zeynep. Yüzünü görmek zorlaştı artık. "

Babamın sitemli sesine karşı sevimlice gülümsedim ve babama doğru yürümeye devam ettim. Pozitif olmalıydım.

Topuklu ayakkabı , kalbimle aynı ritimde ses çıkarırken ortama acayip gergin bir hava veriyordu. Ayakkabıları çıkarıp atmak istesem de şimdi sırası değildi.

Babam, ona cevap vermememe karşı sesini yumuşatarak söze devam etti.

"Sanırım hırsız olayından sonra böyle oldu ha?"

Babam benden bir cevap beklemeden kendi kendine başını sallayıp geri televizyona döndü. Yutkunup babamla televizyonun arasına girdim. Babam sorar gözlerle ilk önce bana baktıktan sonra gözleri bileğime kaydı. Gözleri orda bir kaç saniye kaldı. Adem elması aşağı yukarı hareket etti ve gözlerini bileğimden ayırmadan konuştu.

"Annenin künyesi... Yeniden takmışsın. "

Başımla onu onayladım. Artık takmıştım. Benden çok uzun bir süre ayrı kalmış olsa da yeniden bileğimdeki yerini bulmuştu.

Babam bir kaç saniye daha künyemle bakıştıktan sonra gözlerime baktı. Gözlerinde bir hüzün vardı. Sonunda ağzımı açmayı başarıp konuya bir giriş yaptım. Şimdi tam sırasıydı.

"Baba , seninle konuşmam gereken bir konu var. "

Babam kaşlarını kaldırdı ve bir eliyle oturduğu koltuğun boş kısmını işaret etti.

"Söyle Zeynep. Gel otur şöyle."

Gidip babamın işaret ettiği yere oturdum. Yüzümü babama çevirip boğazımı temizledim. Başlıyoruz...

"Baba."

Babam başını devam et dercesine salladı. Cesaretimi toplamak adına bir elimle künyemi kavradım ve sıkmaya başladım.

Söyle gitsin be Zeynep...

"Baba , ben... Ben evlenmek istiyorum. "

Babam kaşlarını beni anlamazcasına çattı.

KÜNYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin