31. Bölüm

461 21 135
                                    

"Bulduk onu Cemil abi. "

Gözlerimi elimde evirip çevirdiğim tabancanın namlusundan alıp Osman'a döndüm. Yüzünü dikkatle incelediğimde heyecanlı gibi gözüküyordu ama aynı zamanda da ciddi olmaya çalışıyordu. Saygınlık böyle bir şeydi işte. Halbuki aramızda iki yaştan fazla bir yaş farkı yoktu. Yine de bana abi demesi hoşuma gitmiyor değildi.

"Etrafında adam bıraktın değil mi Osman?"

Osman beni hızla başıyla onayladı. Ben de derin bir nefes alıp oturduğum koltuktan kalktım ve tabancamı belime soktum. Üzerimi düzeltip beni izleyen Osman'a bir bakış attım.

"E ne duruyorsun? Hadi gidelim Osman. "

Osman esprime karşı ilk önce bana 'cidden bu espriyi yaptın mı?' bakışı atsa da sonra yeniden eski haline döndü. Tepkisine karşılık başımı iki yana sallayıp sırıttım. Bu çocuğu ne zaman görsem bu espriyi yapasım geliyordu.

Osman'la beraber daha fazla vakit kaybetmeden bizim mekandan çıktık. Hızlı adımlarla bir kaç ara sokağı geçtik. Bizimkiler , onun kaçmasına izin vermezdi ama Emre zeki çocuktu. Ne yapar eder kendini kurtarırdı. Bu sefer ondan bir adım önde olmalıydık. Bizi atlatmamalıydı. Bu sefer olmazdı.

Bu işi halletmezsek er ya da geç hepimiz hapsi boylayacaktık ve ben henüz çok genç ve yakışıklıydım. Ömrümün hapislerde geçmesine izin veremezdim.

Osman bir eliyle biraz ötemizdeki kafeyi gösterdi.

"Orda Cemil abi. İçerde oturuyor. Yanında da iki adam var."

"Bizden kaç kişi var?"

"Sekiz. "

Yeni çıknaya başlayan sakallarımı sıvazladım.

"Artı biz , on. "

Osman başını salladı.

"Evet , öyle. Ama bize gerek kalmayacak. "

Bir elimle başımı kaşıdım. Hiç belli olmazdı o işler.

"Hadi bakalım. "

Giydiğim ceketin yakalarını hafifçe yukarı kaldırıp yüzümü gizledim. Beni görmemeliydi. Osman'ı zaten tanımıyordu. Bu yüzden bu iş için Osman'ı seçmiştim. Emin ile de gelebilirdim ama Emin , Emre'den nefret ettiği için sinirlerine hakim olamayıp çocuğa dalabilirdi. E haklıydı da. Umarım ben kendimi tutabilirdim.

Osman ile kafeden içeri girip oyalanmadan bir masaya oturduk. Osman benim yanıbaşıma oturup başı ile karşımızdaki masayı gösterdi.

Gözlerimi Osman'ın gösterdiği masaya çevirdim. Emre oradaydı ve bize arkası dönüktü. Yanında da iki iri yarı adam oturuyordu. Çarpraz masasında bizden üç kişi vardı. İki kişi köşede , ayaktaydı. Bir başka iki kişi kapı kenarındaydı. Bir kişi de garson kılığındaydı.

Geçen seferki gibi bu kadar adamı atlatıp kaçamayacaktı. Emre'nin ensesiyle bakıştığım bir kaç saniye sonra yanımıza garson kılığındaki bizim adam geldi. Elinde bir tepsi , tepside de üç bardak içecek vardı. Sanırım limonataydı. Limonatayı görünce canım çekmişti. Dudaklarımı yaladım. Limona gerçekten dayanamıyordum. Böyle sulu sulu...

"Başlayalım mı Cemil abi?"

Garsonun sesiyle kendime geldim ve yüzüme bir sırıtış kondurdum.

"İçecekleri alakasız kişilere verme de elimize yüzümüze bulaştırmayalım. "

Garson gülümseyip Emreler'in masasına doğru ilerledi. Öne hafifçe eğilip bir şeyler söyledikten sonra içecekleri masaya indirip ordan uzaklaştı ve büyük ihtimalle dikkat çekmemek için başka masalara yöneldi. Şimdi ise tek yapmamız gereken beklemekti.

KÜNYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin