19-ATEŞ

2.2K 453 1.8K
                                    

Çıt çıkmayan odamızda çalan telefon sesiyle birden irkildik. Ses diğer odadaki John'un telefonundan geliyordu. John, derin bir nefes alarak yataktan kalkıp telefona bakmak için kapıya doğru yürüdü ve odadan çıktı.

Acaba kim arıyordu? Ne kadar merak etmiş olsam da, kendimi çok yorgun hissediyordum ve birkaç dakika sonra ardı ardına esnemekten ağzımı kapatmakta zorlanırken, kimin aradığı benim için çoktan önemini yitirmişti.

İstemsizce kapanan gözlerimi açmak istesem de şu anda beni dinlemiyorlardı, biliyordum. Direnmeye çabalamak boşunaydı. Ben de direnmekten vazgeçirip yorganı kafamdan yukarıya kadar çektim ve gözlerimi kapattım. Yumuşacık yorgan tenime değdikçe kendimi bembeyaz, pamuktan yumuşacık bulutların üzerinde uçar gibi hissediyordum.

Kısacık bir süre sonra derin bir uykuya dalmıştım ve uyur uyumaz da yine aynı rüyayı görmeye başlamıştım. Bembeyaz bir boşluk, telaşla koşuşturan insanların ayak sesleri, sonrasında aniden duyduğum dayanılmaz bir acı ve çığlıklarım vardı. Sonrası mı? Sonrası yine kocaman, koskocaman bir boşluk. Ne kadar zorlasam da zihnim bana en küçük bir ipucu bile vermiyordu.

Çığlıklarımın odada yankılanan sesiyle John telaşla, koşarak yanıma geldi. Hıçkırarak ağlıyor, kurtulmak için ne kadar çabalasam da bir türlü başaramıyordum.

John ise bu sırada telaş içinde beni uyandırıp, sakinleştirmek için uğraşıyordu. "İnci uyan, İnci bak ben buradayım. Beni duyuyor musun? Aç lütfen gözlerini İnci.... Aman tanrım, senin çok ateşin var!... İnci, aç gözlerini, ne oldu sana?"

İşe yaramıyordu, kabusum bitmiyor, ne kadar istesem de bir türlü uyanamıyordum.

Ben hissetmiyor olsam da ateşim çok yükselmişti. John yataktan kalkıp beni kucaklayarak banyoya götürdü. Kucağında beni küvetin içine soktuktan sonra açtığı duştan üzerime akmaya başlayan soğuk suyun etkisiyle sıçrayarak gözlerimi araladım.

Onun kucağında banyoda akan soğuk duşun altındaydım. Birlikte ıslanırken, ateşli bedenim istemsizce tir tir titriyor ama yine de hiç bir şey hissetmiyordum.

"İnci, uyan artık. Aç gözlerini, bak ateşin var. Ateşini düşürmemiz gerekiyor. Duyuyor musun İnci? Lütfen bana yardım et." dediğinde, artık sesinde telaş ve endişe birbiriyle yarışıyor gibiydi.

Sanki tüm kuvvetim birden çekilmişti. Beni kucağından yavaşça küvete indirdiği zaman hala ayakta duramayacak kadar güçsüzdüm.

Bacaklarım beni taşımamakta ısrar ederken güçlükle sırtımı duvara yaslayıp, düşmemek için de John'a sarıldım.

Bir süre sonra soğuk suyun altında yavaş yavaş kendime gelmeye başladığımda, uyuşup karıncalanan vücuduma, baş dönmelerim eşlik ediyor ama hala gözlerimi açamıyordum.

Başımı geniş ve kaslı omzuna yaslamıştım. Burnuma dolan parfümünün davetkar kokusu ve tenime değen çıplak teni beni daha da alt üst ediyordu. Her soluk alışında nefesi boynuma geliyordu. Ateşim olmasına rağmen nedense şimdi sadece tenimde nefesinin değdiği yer alev alev yanıyordu.

Ondan uzaklaşmak istiyordum, başımı kaldırıp ellerimi üzerinden çektiğim anda ayakta durmayı başaramadım ve aniden sendeledim. Düşmeme ramak kala beni kollarımdan yakalayıp hışımla kaldırdı. Gözlerim simsiyah bakan gözlerine kenetlendiği anda bambaşka bir boyuta geçmiş gibiydim. O bana doğru yavaşça yaklaşırken, ben kaybolduğum karanlıklardan sıyrılmak için çabalıyordum.

Eğilip beni öptüğü zaman, ona itiraz edecek gücüm kalmamış gibiydim. Kendimi birden ona karşılık verirken buldum. Buz gibi akan suyun altında durmuş, hiç bir şeye, hiç kimseye aldırmadan öpüşüyorduk. Dünyada sadece ikimiz varmış gibi sanki bizden başka hiç kimse yokmuş, olmayacakmış gibiydi.

ADE [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin