Merdivenin tam ortasında, basamakların üzerinde öylece durup bir an birbirimize baktık. Benim gözlerimden öfkeyle karışık ateşler fışkırırken, o bana şaşkın gözlerle kısa bir süre baktıktan sonra beni kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı.
"Pekala İnci, sakin olmaya çalış lütfen. Gel bunu aşağıda oturup konuşalım." dedi.
Ellerini tutup birden omuzlarımdan aşağıya doğru iterek öfkeyle haykırdım.
"Bırak beni! Ben sakin falan olmak istemiyorum. Tanrım, aklımı kaçıracağım. Bana olanlarla ilgili söyleyecek mantıklı bir açıklaman var mı John? Lütfen bana olduğunu söyle, lütfen."
O an, ben bile kendimi tanımakta güçlük çekiyordum. Aklım karmakarışıktı. Olanlara bir anlam yükleyebilmek şöyle dursun, ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım en ufak fikrim bile yoktu.
Başıma kocaman gizli bir el sanki balyozla vuruyor ve her vuruşta beynim artan darbelerle biraz daha zonkluyor gibiydi.
Başım dönmeye, midem bulanmaya başlamıştı. John, bana bakıp, "İnci, yüzün bembeyaz oldu. İyi misin, neyin var?" diye sordu.
Haklıydı, kendimi hiç de iyi hissetmiyordum. Konuşamadım, onun yerine cevap vermek için sadece başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
Çünkü konuşmaya kalksam dayanamayıp oracıkta kusacak, her yeri berbat edecektim. John şimdi bana her baktığında gözlerindeki endişe yüzünden çok net bir şekilde okunuyordu.
"İnci, söz her şeyi konuşacağız ama önce gel banyoya gidip senin elini, yüzünü yıkayalım." dedi.
Başımla onu sessizce onayladım ama yukarıya çıkmak için adım atacak halim yoktu.
John, bu durumu sezmiş olacak ki bana sarılıp bir hamlede beni kucağına aldı ve merdivenlerden yukarıya doğru taşımaya başladı.
Sessizce kabullenip, beni taşımasına müsaade ettim. O anda hiç bir şey düşünemez haldeydim. Bilincim kapanmak üzereyken ben uyanık kalmak için var gücümle çabalıyordum.
Banyonun kapısının önüne geldiğimizde, John telaşla kapıyı omzuyla itip açtı ve beni içeriye taşıdı.
Lavabonun önüne geldiğimiz zaman bir yandan beni kucağından aşağıya indirirken bir yandan da aynadan endişeli gözlerle bana bakarken yakaladım.
Bilincim gelip giderken ellerimle düşmemek için lavabo tezgahını kavradım. O sırada John, hem arkamda durmuş düşmemem için bana destek oluyor hem de musluğu açıp avucuna doldurduğu soğuk suyu yüzüme çarpıyordu.
Neyse ki soğuk su iyi gelmiş bilincimin tam olmasa da açık kalmasına yardım etmişti.
John, tezgahın üzerinde duran havluyu alıp nazikçe yüzümü kuruladı. Aynadaki aksime baktığım zaman beni endişeli gözlerle izleyen John'un gözleriyle tekrar karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADE [TAMAMLANDI]
Mystery / ThrillerBaşına geleceklerden habersiz bir genç kız... Esrarengiz bir adam... Şaşırmaya hazır mısınız? Hiç umulmadık bir yerde kesişen yollar... Hayal ötesi bir teknoloji, umulmadık bir aşk Hiç beklemediğiniz bir son... Sizin hayalleriniz ne kadar gerçekç...