Kendini yeteri kadar doyuma ulaşmış hissetmiş olacak ki, oturduğu koltuktan yavaşça ayağa kalktı.
Yerinden kalkarken yüzünde büyük bir zafer kazanmış edası vardı. Ağır adımlarla o masaya doğru ilerlerken, ben de içimde sıranın artık bana geldiğini düşünmeye başlamıştım.
Masanın yanına gelince durdu ve kısa bir süreliğine dönüp sırıtarak bana baktı. Sonra başını tekrar çevirip masanın üzerinde duran küçük kutuyu aldı. İçini yavaşça açıp sarı sıvıyla dolu iğneyi çıkardı.
Bana doğru dönerken kendi kendine, "Bunun nasıl güzel, mucizevi bir karışım olduğunu keşke anlayabilseydin. Artık sıradan olmamak, üstün yeteneklerle kuşatılmış mucizevi bir güce sahip biri olmanın ne demek olduğunu keşke bilebilseydin." dedi.
İğneyle birlikte yanıma gelirken gözlerinde gerçek kıymetli bir hazineyi ellerinde tutuyormuş gibi bir ifade vardı.
Nasıl inandırdılarsa artık, bir an neredeyse kendi durumumu bırakıp, adamın zavallı haline üzülecektim.
"İnan bana bir gün bunun için bana teşekkür edeceksin." dedi.
Yanımda durdu. İğnenin kapağını yavaşça açtı. Üzerime doğru eğilirken gözyaşlarım hızlanarak yanaklarımı ıslatmaya başladı. Ne kadar bağırmak istesem de boğazıma düğümlenen nefesim buna izin vermedi.
İçimden usulca fısıldadım. "Hoşçakal John. Umarım bir gün gerçeği anlarsın."
Çok geçmeden kolumda hissettiğim bir yanmayla adamın iğneyi koluma sapladığını anladım ve o zaman içimde kalan son ümit kırıntısı da yerini boşluğa bırakıp kayboldu.
Gözlerimi kapatıp sessizce o pis sıvının vücuduma akmasını ve ne olacaksa olup bitmesini bekledim.
Tam o anda üzerime yığılan bir ağırlık hissettim. Gözlerimi tekrar açtığımda adam üzerimde hareketsizce yatıyordu. Terlemiş pis yüzü yüzüme değiyordu.
Adam kriz mi geçirmişti? Bayılmış mıydı yoksa üzerimde ölmüş müydü? Dahası ben böyle bağlıyken kıpırdayamazken bu durumda ne kadar kalmak zorundaydım.
Midem feci bulanıyordu. Kafamı kaldırıp sağa sola oynatarak yüzünü başımdan çekmek istedim.
Adam üzerime yığılmış yatarken ve ben böyle sımsıkı bağlıyken bunu başarabilir miydim bilmiyordum ama daha fazla böyle kalmak istemiyordum ve deneyecektim.
Başımı yavaşça yukarıya kaldırdığım anda birden kapının yanında durmuş dehşet saçarak bana bakan o gözleri gördüm.
Bu inanılmazdı John sahiden burada, karşımda mıydı yoksa zihnim bana oyun mu oynuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADE [TAMAMLANDI]
Mystery / ThrillerBaşına geleceklerden habersiz bir genç kız... Esrarengiz bir adam... Şaşırmaya hazır mısınız? Hiç umulmadık bir yerde kesişen yollar... Hayal ötesi bir teknoloji, umulmadık bir aşk Hiç beklemediğiniz bir son... Sizin hayalleriniz ne kadar gerçekç...