BÖLÜM-1

11.4K 245 41
                                    

Herkese merhabalar. İkinci hikâyemin artık yayımlamaya başladığımı duyurmak için buradayım. Profilimden "Dilhûn" adlı hikâyeme ulaşabilirsiniz.
(03.12.2021)

Öncelikle merhaba sevgili okuyucum. Bu hikâyeyi okumaya niyetlendiysen sana şunu söylemek isterim: Bu hikâye ilk hikâyem. Bu nedenle mantık hatalarının çoğunlukta olması muhtemel. O yüzden bunu göz önünde bulundurarak okur musun? Teşekkür ederim...♡
(05.05.2021)

(Düzenlendi)

"Hayır! Olmaz! Böyle bir şey olamaz! Şaka yapıyorsunuz değil mi? Annemlerin ayarladığı bir şaka."

"Lütfen sakin olun ve buraya gelin."

"Hangi hastane?"

"......... Hastanesi."

Söylediği hastaneye gittim. Hemen danışmadan odanın numarasını sordum. Sadece annem ve kardeşim yoğun bakımdaydı. Babam yoktu.
Odadan çıkan doktoru görünce hemen önünde bittim.

"Doktor Bey... O-onlar nasıl? İyiler değil mi? Sadece sıyrıklarla atlattılar değil mi? Ba-babam nerede? Onu göremedim. O iyi olduğu için başka bir katta mı? Hangi katta? Onu da görmeliyim." dedim nefes almadan.

"Sakin olun lütfen. İçeridekiler neyin oluyor?" diye sordu çıkan doktor.

"Annem ve kardeşim."

"Annen ve kardeşin ne yazık ki sıyrıklarla atlatmadılar. Vücutlarında çok fazla hasar var ve ikisinin de hayati tehlikesi var. Her an her şey olabilir. Babanız ise... Üzgünüz, başınız sağ olsun. Buraya gelmeden olay yerinde hayatını kaybetmişti." deyip omzuma hafifçe vurarak gitti. Bense öylece kalakaldım.

Babanız ise... Üzgünüz, başınız sağ olsun.

Kafamda dört beş kere yankılandı. Babam... Öldü. Benim babam. Benim kahramanım. Öldü.

"Hayır... Yok, yok. Hayır. Ölemez. Benim babam çok güçlü. Benim babam bizi çok sever. O bizsiz yapamaz ki gitmemiştir o. Yalan söylüyorlar. Hayır, hayır. Bu bir kabus evet evet bu bir kabus. Uyanmalıyım." diyerek sayıklamaya başladım.

Buraya gelmeden olay yerinde hayatını kaybetmişti.

Kafamdaki ses susmuyordu. Doktorun söyledikleri beynimde yankılanıyordu. Güçlü bir çığlık kopardım. Gözlerimden yaşlar hiç durmadan ardı ardına inmeye başladı. Duyduklarımın bir rüyadan ibaret olmasını diledim. Duyduklarımı hiç duymamış olmak istedim. Bacaklarımdaki derman tükenip ayaklarım beni daha fazla taşıyamayınca olduğum yere çöktüm. Sessiz koridorda tek benim hıçkırıklarım yankılanıyordu.

Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama babamla olan anılarımın hepsinin, gözlerimin önünden geçecek kadar çok zaman geçmişti. Babam... Benim ömrüm boyunca sırtımı yaslayabileceğim, en güvenilir dağdı. Ve o dağ yoktu. Nasıl olabilir böyle bir şey? Dağlar yıkılır mı? Yok olur mu? Babam ölmedi ki zaten. O benim kalbimde.

Önümden hızla, koşarak giden hemşirelere baktım. Annemin ve kardeşimin olduğu odaya girmişlerdi. Bacaklarımda her ne kadar derman olmasa da kalktım. Odaya doğru giderken sedye ile hemşireler çıktı. Sedyeye koştum. Gördüğüm yüz ile olduğum yerde çakılı kaldım.

Annem... Melek yüzlü annemin yüzü tanınmayacak haldeydi. Çizikler, morluklar vardı kollarında, o narin ellerinde. Hemen tuttum o eli. Öptüm.

"Annem. Anneciğim. Bak, bak ben buradayım. Güçlü ol tamam mı? Sakın bizi bırakıp gitme. Sen de gitme." dedim eli ellerimden kayıp gidene kadar.

Yetim Kızın AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin