1

382 22 13
                                    




Sonbarın kapıyı çalışıyla bahçedeki bütün yapraklar sararmış ve bir çoğuda dökülmüştü.

Çocukların eğlenceleri ve kahkahaları bahçelerde kesilmiş,bense başımda ki onca dertten kurtulmuş hafiflemiştim.

Şimdi mi nerdeyim?

İnanın evinin geniş bahçesinde oturmuş yağmuru izlerken kahvemi yudumluyorum demek çok isterdim.

Ancak kilisenin boğucu duvarlarının altından rahibe rain'le önümüzde yapılan bir cenazeyi izliyorduk.

Rahip theo'nun kendinden emin konuşmalarını dinlemek yerine arkamızda duran genç adama bakıyordum. Biraz şüpheli denecek kadar soğuk bir yüzle etrafı inceliyordu. Galiba aileye uzaktı.

Evet işim gereği kiliseye bağlı kalmak zorundaydım. Kilise neyi söylerse ona uymak zorunda,istediklerini yerine getirmeliydim.

"Bayan temple"

Bakışlarım az ilerde beni çağıran rain'e takıldı. Öfkeli gözleriyle beni süzerken kafa sallayıp yanına dikkat çekmeden ilerledim.

"İki bey seni soruyor" dediğinde kaşlarımı çatıp onu izledim. Kimseyi beklemiyordum. Kilisenin aralık kapısına doğru baktığımda iki genç oğlan gördüm. Rain'e kafa sallayıp "şimdi ilgilenirim" diye fısıldadım.

O da kafa salladı gözlerime bakarak ve hızlıca ilerledi benim boş bıraktığım yere doğru.

Hızlı adımlarla kapıya ulaştığımda kapıdaki oğlanların ikisinide tanıyamamıştım. Ancak benden büyük olduklarını anlayabilmiştim.

Gözlerimi kısarak baktım ikisine de oldukça sakin olmalarına rağmen, ikisi de beni gördüklerine şaşırmış gibiydi.

"Merhaba bayan temple,sizinle bir konuda görüşmek için gelmiştik." dedi uzun boylu oğlan. İkisi de uzundu ancak biri diğerinden daha uzundu.

Konuşana"Bunu anladım" dedim gözlerinin içine bakarak.

Yutkundu ve yanındaki adamla göz göze gelip bana döndüler. Kafalarını,hafif içeriye uzatıp bakındılar. İçerideki cenazeyi görünce, yeniden bana döndü ikisininde bakışları.

Uzun boylu, çocuğun yeşil gözleri üzerlerinde takım elbiseleri vardı. Aslında her ikisi de takım elbise giymişti. Oldukça sinirli,izleri kalmış çatık kaşları ve güçlü yapıları vardı.

"İsterseniz siz katılın biz sizi burada bekleriz" dedi diğerine göre biraz kısa olan. Gözlerim onun yeşillerine kaydığında oldukça soğuk bakan dondurucu gözlerindeki nefret dolu ifadeye baktım.

"Peki"dedim. aslında kim olduklarını öğrenemesemde kötü insanlara benzemiyorlardı. Netice de tanrı kapıma kötü insan getirmezdi.

Onları arkamda bırakıp içeri girdiğimde düşünmeden edemedim neden gelmişlerdi?

"Rahibe temple!" beni uyaran kızkardeş rain'i görünce koşar adım ilerledim. Cenaze sona eriyordu hızlı davranarak geldim ve yerime oturdum.

İki elimi de havada birleştirip duamı etmeye başladım. Herkes içlice duasını okurken ben de içlice okudum.

İçimde kalmasını istiyordum dualarımın. Tanrıyla benim topraklarımın arasında.

"Tanrı bu ruhun bütün günahlarını affetsin ve ruhunu kutsal cennetine bağışlasın." dedi ve rahip son cümlesini söyleyip başını salladı.

Rahip theo çoğu zaman buradaki en dinli adam oluyordu gözümde benden bile daha dinli ve zeki bir adamdı. Bu sırada koluma dokunan ellerin sahibine döndüm. Rahibe rebecca'ydı. Ayakta olduğunu fark ettiğimde hızla ayağa kalktım. Kafamı beni kınayan bakışlara çevirdim.

sessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin