35. Bölüm

6.9K 338 34
                                    

Derin

3 ay sonra aralık

Multimedya: Derin'in gelinliği..

Bu sabah bekar uyandığım son sabah belkide, aradan geçen üç ay sonra Hazar ikna olmuş ve nikah işlemleri hal olmuş ve bugün evleniyorduk. Her heyecanlı gelin gibi olmama gerekirken neredeyse yas matem havasına burunmuştum. Yatakta oturur hale geldiğimde dolap kapısına asili olan gelinliğime bakmaya başlamıştım, karnı burnunda bir gelin olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi, yavaşça yataktan kalkıp banyoya geçtiğimde sıcak bir duş iyi gelecekti.

Çıktığımda ağır adımlarla odama dönmüştüm otel gitmek için giyinmeye başlamıştım, saate baktığımda biraz daha oyalanırsam geç kalacaktım. Ablamı aradığımda telefonu kapalıydı çekmiyordu büyük ihtimal gelinliğimi ve eşyalarımı kapıyı doğru gitmeye başlamıştım açtığımda tam karşımdaydı Doğan. Damat gibi olmuştu öylece ona bakıyordum gözlerim dolu bir şekilde elimi tutup hadi gidelim buralardan dese gidecek kadar içim yanmıştı ama yapamıyordum;

"Doğan burada ne işin var"

"Seni otele götürmeye geldim"

"Bunu neden bize yapıyorsun Doğan"

"Ne yapıyorum"

"Bu acıyı çektiriyorsun gitmiyorsun neden"

"Gidersem aşkımızdan gitmem Derin ben gidersem hayatan gitmiş olurum. Seni bu kadar severken o adama gelin etmek kolay mı sanıyorsun, karnında benim çocuğumu taşımanı isterken şimdi o şerefsizin çocuğunu taşıyorsun" gözlerim dolmuştu, güçlükle yutkunmuştum.

"Ben böyle olacağını düşünmüş müydüm sanıyorsun, onun olursam gidersin sandım ablamı seversin diye düşündüm kendimden daha fazla nefret etmem belki seni sevmem diye umut ettim. Ama bak şimdi ağlayan, unutamayan hala deli gibi seven ve hala kendinden nefret eden benim" dediğimde hıçkırıklar boğazımı düğümlüyordu. Doğan beni kendine çekmiş sıkıca sarmıştı, sanki bugün düğün günüm değilde ikimizinde ölüm günüydü.

Onun kollarından uzaklaştığımda gitmek istemesemde elimden almıştı eşyaları o arabaya doğru giderken ben kapıyı kilitlemeye başlamıştım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ederken, cebimdeki telefona baktığımda ablam hala bana dönmemişti Hazar'dan ses yoktu sanki damat Doğan'mış gibi davranıyorlardı.

Arabaya doğru giderken Hazar mesaj atma karar almıştım;

"Bir kaç saat sonra karın olacam ve ne durum da olduğumu bile sormuyorsun" çok bir zaman geçmeden mesajıma cevap gelmişti.

"Birşey olmamış kı mesaj yazabiliyorsun Derin otel de görüşürüz" bu nasıl bir cevaptı. Böylesi bir adamı nasıl hayatıma alabilmiştim anlamıyorum beni ölesiye sevdiğini söylerken şimdi içimde sadece ona ve kendime olan nefrettim artmıştı.

Arabaya bindiğimde kulağıma Sezen Aksu sesi gelmişti, en sevdiğim sanatçı ile bana veda ediyor gibiydi daha da acısı sözleri ikimizide yakıp küle edecek şekildeydi; "Ne olur geri dön" dönülmez oldaydık ve o elini bana uzatsa dahi dönemiyordum işte. Tek bir kelime etmeden arabayı hareket ettirdiğinde göz pınarlarımdan aşağı yaşlar süzülüyordu. Eskişehir sokaklar ilk kez böylesi boğuyordu beni, ağır ağır Yenibağlar mahallesindeki otele ilerliyorduk. İsmet İnönü-1 caddesine geldiğimizde artık bir kaç saniyelik mesafe kalmıştı. Mutsuz sona yaklaşmak için arabadan inmem gerekiyordu, araba durduğunda kapıyı açmak için kemerimi açıp yöneldiğimde sıkıca tutmuştu elimden ve gözlerimin için bakıyordu. Arka fonda Sezen Aksu'dan incilerle, omun gözlerinin içine bakarken kalbimden tek bir cümle geçiyordu; "Hadi gidelim de bana sevgilim evlenme de bize bir tek biz yakışırız de seni seviyorum de. Bana bunların birini söyle Doğan hiç düşünmeden arkandan gelirim" o bu dediklerimi duymazken iki dudağı birbirinden aralanmışken bir umutla bakmıştım ama o beklediğim hiç bir sözü söylememişti.

Aşkın kadife hali (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin