40. Bölüm

5.4K 258 4
                                    

Derin

Parmağımda takılı olan yüzüğe bakıyordum, bu aşk için ne çok şey yaşamıştık sayısız acılar, vedalar, yok oluşlar, ihanetler ve daha aklıma gelmeyen her şey ama ne olursa olsun onca tehdit ve yaşanmışlıklara rağmen Doğan beni bırakmamıştı. Şimdi ne olacaktı Doğan'nın babası bizi bırakmayacaktı bundan adım gibi eminim aynı şekilde ailemide rahat bırakmayacaktı. Gidenler hep benden olmuştu, neden hâlâ benden gitmesini istiyorlardı anlamıyordum bedenim daha ne kadar acıya dayanırdı onu dahi bilmiyorum ama bu aşk uğuruna artık her şeyi yapacak güce sahip çünkü bu gücü verebilen bir adamı sevmiştim.  Sevgimi çok görmüş olsalarda birbirimizden vazgeçmemiştik, daha doğrusu o vazgeçmemişti ben defalarca vazgeçmiştim değmez bir şekilde.

Başımı Doğan'nın omzuna dayadığımda biranlığına da olsa beynimden her şeyi silmiştim düşüncelerimden uzaklaşmış hatta unutmuştum ama biliyorum ne olursa olsun unutturmayacaklardı. Ben huzuru onun kollarında yaşarken, bir kaç dakika önce herkesin huzurunda kabul ettiğim evlilik teklifinin kutlaması olarak kabin memuru elinde iki kadeh şampanya ile yanıma gelmişti. Bize doğru uzattığında tepsiye şaşkınlıkla beraber almış ve bizi tekrar tebrik edip uzaklamıştı yanımızdan. Aldığım kadehi Doğan'a doğru dönerek kaldırmıştım, camın sesi yükseldiğinde kendimi birden bire kumsalda beyaz bir elbise ile görmüştüm. Beraber nikah memuruna doğru ilerliyor ve bu aşkı sonsuz bir evet ile taçlandırdığımızı hayal etmiştim. Aldığım yudumla beraber o hayal dünyasından uzaklaşıp gerçek dünyaya dönmüştüm. Ağzımdaki tat hayaller ve gerçekleri ayırt etmemi sağlamıştı, ne biz kumsaldaydık ne de bir gelin damat sadece uçak içerisinde evlenme kararı alan iki sevgiliydik.

İçi hınca hınç dolu olan bu uçaktaki hiç bir yolcu bilmiyordu yaşadıklarımızı sadece romantik biranımıza şahid olmuşlardı yaşadıklarımız sonsuz kere sonsuz acı dolu hatıralardı. Gerçek bir sevgili gibi mutlu olan anlarımız o kara yılbaşından önceye dayanıyordu. Bunları düşünmek istemesemde düşünüyordum ne yazık kı, uçak ininceye kadar Doğan'nın omzuna yasladım başımı ve gözlerimi kapattım az önce gördüğüm hayali düşlemeye başlamıştım.

Doğan ve benim birlikte bir ömür yaşlandığımız düş kurmak bile insanı huzur veriyordu. Düşler arasında gezerken uykuya teslim olmuştum, uykuda beni bekleyen kabustan bir haber üstelik. Kabustan çıkmam çok uzun sürmemişti; "DOĞAN" çiğliğim uçaktaki bir çok yolcunun bana bakmasına neden olmuştu.

"Ne oldu sevgilim" panikle sarılmıştım anlatamazdım ona babasının beni tehdit ettiğini dahada kötüsü gözlerimin önünde onu vurduğunu. Sadece rüya bunlar Derin sadece rüya unutmaya çalış. Asıl olansa bana gönderilmiş haberdi bunlar gelecekti biliyorum.

"Kabus gördüm"

"Galiba benimle ilgiliydi"

"Anlatmak istemiyorum Doğan sadece bana sarıl olmaz mı?"

"Tamam sevgilim sen sakin ol yalnızca" güçlü kollarının altında kendimi güçlü hissediyordum ama bu kabusla gücüm kalmamıştı ruhum çekilmişti sanki.

Uçak inişe geçtiğini bildirmişti pilot, kemerleri bağlamamız için anonslar yapılmış, kemerler bağlanmış kabin memurları tarafından dikkat edilmişti. Bense hâlâ kabusun etkisindeydim İspanya'ya gelmekte doğru mu yapmıştım bilmiyorum onun varlığının huzuruyla mutluyken şimdi bu kabus nereden çıkmıştı, kabus aslında geleceğin aynası mıydı işte bunların hiç biri bilinmeyen bir bulut dünyasıydı. Uçağın tekerlekler piste değdiğinde kısa süreli yeni bir hayatta adım atmıştık İngiltere'ye geri dönememiz gerekiyordu benim asil hayatım oradaydı. Her şey bırakıp geri Londra'ya dönmüşken hazır değilim o kadar yaşadığım acıyı tekrar yaşamaya yüreğimde yeri yoktu bu olanları kaldırmaya daha fazla.

Aşkın kadife hali (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin