38. Bölüm

6.2K 313 8
                                    

Doğan

"Hoşçakal sevgilim" demişti kokumu içime çekerken ve başka bir kelime dahi etmeden kollarımdan sıyrılmış ve koşarak gitmişti yanımdan neye uğradığımı şaşırmıştım. Öylece gidişini izliyordum, peşinden koşmaya başladığımda, pasaport sırasından geçmiş ve çıkış almıştı. Sadece arkasından baka kalmıştım, dönüp bakmamıştı dahi gitmişti. Gitmesini iyi bilmişti ve giderken beni öldürmesinide, bir insan severken nasıl oluyordu böylesine kaybediyordu sevdiğini ya da sevdiği nasıl gidebiliyordu.

Havalimanında ağır adımlarla ilerliyordum gücüm kalmamıştı sanki, ruhumuda almıştı yanında ve gitmişti. Çıktığımda arabamın olduğu yerden yeller esiyordu. Yürüye yürüye çıkmıştım, ne yapacaktım şimdi onun gidişinden sonra yaşamaya bile sevincim kalmamışken onsuz ne yapacaktım. Telefonum cebimden çıkardım otelden beni alması için birini çağırdım.

Araç geldiğinde önümde durmuştu kapıyı açıp koltuğa yerleştiğimde hâlâ ağlıyordum, içim acıyordu. Gitmişti işte bir kuru hoşçakal diyip gitmişti, bana döndüğünü zannederken o sadece bir hoşçakal demiş ve gitmişti. Sigaramı yaktığımda içime çektiğim dumandan çok onun gidişi yakıyordu. Hücrelerim ölmüştü sanki, kalbim durmuştu beklemediğim yerden vurmuştu beni Derin. Beni bırakıp gitmeyi bile çok iyi bilmişti aynı beni sevmeyi bildiği gibi, sevdirmeyi bildiği gibi ama en çok gitmeyi bilmişti.

Araç otelin önünde durduğunda kapım açılmıştı aşağı inip, oteldeki odama çıkmak için direk asansöre yönelmiştim. En üst kattaki kral dairesine çıktığımda, kapıyı açıp girmiştim. Burasıda bomboştu aynı şu anda bedenimin boş olduğu gibi, benim olduğu gün onu kaybetmiştim. Mini bara gidip bir şişe viski ve bardağı alıp yürümeye başlamıştım, koltuğa geldiğimde kendimi üstüne atar gibi oturmuştum. Şişeyi ve bardağı sehpaya koyup cebimden sigaramı çıkarmıştım, içinden bir dal çıkarıp yaktığımda içime derince çekmiştim.

Şişeyi elime alıp açtığımda bardağı tamamen doldurmuş, şişenin ağzını kapatmadan sehpanın üzerine bırakmıştım. Bardağı elime alıp içmeye başladığımda su içer gibi içiyordum. Yoğun alkol tadı boğazımı yakıp geçerken, kalbimin acısını hafifletmiyordu.

Şişe neredeyse bitmişti ve ben artık koltukta değil yerde oturuyordum. Dizimin birisini kendime doğru çekmiştim, bir elimde şişe varken diğerinde sigaram vardı. O sıra kapım birden bire açılmıştı, bakma gereği bile duymamıştım. Yanıma gelip oturduğunda kim olduğunu görmek için başımı sağa çevirmiştim bulanıklaşan gözlerimle seçtiğim kişi dostum ve otelimin müdürü Serkan'dı;

"Doğan bu ne hal bırak şu şişeyi" demişti elimdeki şişeyi almaya çalışırken elimi hırsla çekmiştim.

"Bırak dokunma"

"Ne oldu Doğan anlat bana dostum" ağlıyordum bir yandan, ilk kez birinin yanında dostum dediğim birinin yanında ağlıyordum. Beni ağlarken gören bir tek Derin olmuştu şimdi herkes görüyordu. Gücüm kalmamıştı, güçlü görünmeye.

"Gitti" diyebilmiştim sadece gitti.

"Kim gitti! Hadi elindeki şişeyi bırak öyle anlat" demişti elimdeki şişeyi almaya çalışırken. Tekrar şişeyi sert bir şekilde çekip başıma dikmiştim.

"Derin gitti Serkan! Sadece bir hoşçakal diyip gitti! Beni sevdiğini söyleyip gitti inanabiliyor musun? Bu kadar basit bir şekilde gitti" elimdeki şişeyi cam sehpaya fırlatmıştım. Sigaramdan derin bir iç çekip söndürdükten sonra; "Sadece kuru bir hoşçakal demişti" iki elimin arasına başımı alırken tekrarlamıştım.

"Yapma bunu Doğan bir açıklaması vardır" sert bir şekilde ona doğru dönmüştüm.

"Serkan neyi yapmayayım söylesene! Bir insanı canından çok severken avuçlarının içinden kayıp giden ellerini tutamamanın ne demek olduğunu biliyor musun? Nasıl bir açıklaması olabilirki seni seviyorum diyip gitmenin" demişti dilimin döndüğü kadar.

Aşkın kadife hali (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin