21. Bölüm

6.2K 348 8
                                    

Kendime tekrar geldiğimde hava kararmış ve içerisi buz gibiydi. Kıpırdamaya ne halim ne de gücüm kalmamıştı, kemiklerim kırılmış gibi ağrıyor bedenim sızlıyordu. Kapının açılmasıyla iyice büzülmüştüm;

"Uyandın mı? Sürtük" gücüm yerinde olsaydı o sözü sana yedirirdim ama nefes almaya dahi gücüm yok. "Patron hazırlanmanı istedi akşam yemeği yiyecekmişsin kalk" yerimden bir milim bile kıpırdamamıştım. "sen kalkmasan ben kaldırmasını bilirim" saçımdan tutup beni sürüklemeye başlamıştı. Acı çığlıklarımı duyan bir tek dışarı daki diğer haydutlardı.

Beni bir odanın içine fırlatıp kapıyı kapatmıştı arkasından, güçlükle yatağa tutunarak kalkabilmiştim, elim istemsiz saçlarıma gittiğinde kopmuşlardı. Duvarlara tutunarak banyoya girdiğimde ayna daki yansımam da kendimi tanıyamamıştım, yüzüm deki morluk gözlerimin dolmasına neden olmuştu, kaşım patlamış ve kanamıştı.

Yavaşça geceliğimin düğümelerini açtığım da omzum daki morluğu görmem yetmişti bedenimin halini görmeye. Gerisin geri giydiğimde, güçlükle kullandığım kolumu, suyu açıp yüzümü yıkamaya başlamıştım, saçımı geri aldığım da odanın içine girmişti az önce ki hayvan kapının önünde bağırıyordu.

"Yatağın üzerine bıraktığım elbiseyi giy ve salona gel patron beklemeyi sevmez" kapının kapanma sesiyle, kapıyı açmam bir olmuştu. Dışarı çıktığımda kağıt poşetlerin için de bir kaç parça kıyafet vardı.

Poşetti çevirdiğim de kalın kilotlu çorap ve kışlık diz altında bir elbise çıkmıştı, başka bir şey var mi diye baktığımda hiç bir şey yoktu. İğrenç herifin amacı neydi bilmiyorum ama başka çarem de yoktu işte tekrar bedenime kemer darbelerinin inmesini istemiyordum bildiğim en iyi şeydi belkide. Zorlukla giymeye başlamıştım, kapının sert çalmasıyla irkilmem bir olmuştu;

"Acele etsen iyi olur!" Allah topunuzun belasını versin diye kesik bir sesle söylemiştim, ayağıma giydiğim botla beraber. Kendimden tiksinmeye başlamıştım, kapıyı açtığımda sıkıca kolumu sıkıp beni yürütmeye başlamıştı salona doğru, yal panarak  yürüyordum peşinden masaya beni oturtup çıkmıştı kapıdan.

"Çok güzel olmuşsun Derin" dediğinde bir insan bu kadar pişkin olamaz diye içimden geçirsem de o konuşmaya devam etmişti. "Bir daha kaçmaman gerektiğini anlamışsındır diye düşünüyorum. Güzel yüzünün bozulmasını istemezsin" gözlerim dolsada ona cevap vermeden karşısında oturmaya devam etmiştim, sırtıma yaslanamıyordum bedenim zonkluyordu ama güçlü durmaya çalışıyordum.
"Sen sevdiğin yemeklerden yaptırdım" diyip kalkıp yanıma geldi, saçlarımı geriye doğru iteleyip yüzümü okşamaya başlamıştı.

Daha sonra tabağıma kiş sebzelerinden yapılmış bir yemek koymaya başlamış ve bir bardak su ile şarap doldurup yerine geri dönmüştü yerine,içim den su içmekten başka bir şey geçmiyordu. İştahla yemeğine yerken bana bakmaya başlamıştı;

"Yemeğini beğenmedin mi yavrum"
"İstemiyorum"
"Ye o yemeği" diye gürlediğinde irkilmişti bedenim. Çatalı elime aldığımda tirtir titriyordum. Güç bela ağzıma havuç ve brokoli alıp bırakmıştım çatalı elimden. Ağzım daki lokma büyüdükçe büyüyordu.
"Aferin kızıma" tiksiniyordum bana bakmasından konuşmasından. Midem bulanıyordu ona bakarken. "Enişten seni çok seviyor, sünepe sevgilinden daha çok aradı beni"
"Bu ne demek"
"Dediğine göre beni bulduğunda belamla si...miş" dedi iğrenç kahkahasını atarken.
"Beni bırak! Benim size hiç bir yararım yok"
"Daha eğlenmeye yeni başladık yavrum" içimi korku sarıyordu. Oturduğu sandalye den kalkıp bana doğru yaklaştı ve kaldırdı beni. Müziği açıp beni kendine yapıştırmış bir şekilde dans etmeye başlamıştı, bana dokunması hem canımı yakıyordu hemde midemi bulandırıyordu. Burnun boynuma dayadığında gerilmişti tüm bedenim.
"Şş üslü dur yavru ceylan"
"Dokunma bana"
"Bu senin isteğinle değil benim isteyimle olacak bir şey şimdi sus" beni bırakıp masa üzerin deki kadehini almaya gitmişti, yavaş adımlarla gerisin geri gidiyordum.
"Bir adım daha kıpırdarsan bu defa seni öldürene kadar döverim" bir adım bile atamamıştım, tekrar bedenim de kemer darbeleri istemiyordum. "Aferin benim uslu kızıma" tekrar yanıma gelip sarmıştı ahtapot gibi kollarını bedenime, elli vücudum da hareket etmeye başladığında onu durmaya çalıştıkça daha çok bastırıyordu beni kendine ve canım daha çok yanıyordu.

Beni sürükleyerek odaya götürmeye başlamıştı, bileğimi ondan kurtarmaya çalışsam da başaramıyordum. Beni sürüklemeye devam ediyordu, beni odaya sokup yatağın üzerine attığında çığlıklarımı kimse duymuyordu, üzerime çıktığında herşeyin bittiğini biliyordum, üstümü parçalamaya başlamıştı;

"Bırak beni hayvan herif bırak" ona vurmaya çalışsam sa bileklerimden tutmuştu kıpırdayamıyordum. Nefesi boynumda dolaşırken tiksiniyordum kendimden "yalvarırım bırak beni" her iki bileğimi tek elin de tutmaya başlamıştı, diğer eliyle vücudum da dolaşmaya başlamıştı. Çorabımı yırtıp parmakları tenime değdiğinde gözümden inen yaşlar görmemi engelliyordu.
"Bırak beni BIRAK" gözlerim tamamen ayrılmıştı. Dudakları boyunuma değdiğinde. Üstüm deki yükü kalktığında hızla kendimi yatağın başına çekmiştim. Gözlerimi kapatmış salanıyordum, omzum da bir el hissettiğim de çiğlik atmaya başlamıştım.
"Derin sakin ol, aç gözlerin bebeğim bak ben Doğan" korkarak gözlerimi açtığım da karşım daki gerçekten Doğan'dı hızla beni kendine çekmişti, bana sarıldığında canım çıkmıştı sanki irkilmemden bir şeylerim ters gittiğini anlamıştı, hızla yırtılan elbiseden sırtıma bakmaya başladı ve gördüğü morluktan sonra gözlerini sıkıca kapattı. Yüzüme iyice baktı, yanağım daki morluğu hafifçe okşadı ve kaşımdaki yeni kurumuş kana dokundu. Sonra hırsla kalkıp adamların tuttuğu, pisliğe yöneldi ve belin deki kemeri çıkardı.
"Böyle mi vurdun sevdiğim kadına" diye hırsla vurmaya başladı az önce ki güçlü adam dan eser kalmamıştı. Vurmayı bıraktığında yerde yatan adama bakıp tükürdü Doğan ve konuşmaya devam etti.
"Ekrem Öztürk'ün sana selamı var Cenk ayağını denk almanı söyledi. Bana bulaşarak hayatının hatasını ettiğini öğrenmiş oldun" dedikten sonra yanıma gelmişti.

O an Doğan'ın o bakışı ve konuşması beni korkutsa da ondan başka güvendiğim kimse yoktu, beni yavaşça kucağına aldığında ellerimi sıkıca boyununa sarmış başımı onun emniyetli boynuna görmüştüm. Siyah arabanın kapısı açıldığında beni kucağından indirmeden içeriye girmiş bir kaç adım sonra koltuğa oturmuştu ne o beni bırakmak istiyordu ne de ben onu, hala hastaydı sevgilim ama bir o kadar güçlü;

"Canın çok yanıyor mu bitanem" konuşmaya gücüm yoktu bir tek başımı salayabilmiştim tekrar başımı onun omuzlarına koyarken.
"Hepsi geçecek bir tanem, kimsenin sana dokunmasına izin vermeyecem" gözlerimi kapattığımda inen yaşlar her ikimizin kalbine dokunuyordu.

Eve geldiğimizde, beni kendi evine getirmişti Doğan, herkes beni merak ediyordu, telefon bir kere olsun susmuyordu herkese aynısını söyleyip kapatıyordu. Ablamı hiç bir şekilde İstanbul dan dönmemesini emir edip kapatıyordu. Telefonu kapatıp yanıma geldiğinde, büzülmüş oturuyordum, yavaşça beni kucağına alıp banyoya doğru taşımaya başladı. Üzerim deki kıyafetleri canımı yakmadan çıkarmaya çalışıyordu. Tamamen kıyafetlerimi çıkardığında bedenim deki ezik ve morluklara bakıyordu gözleri dolu dolu. Taburenin üzerine oturtmuştu beni yavaş yavaş yıkamaya başlamıştı, başım dan akan her bir su damlasıyla beraber ağlamaya devam ediyordum. Onun yanında bu halde olmaktan zerre utanmıyordum, utandım tek yanım, çürümüş bedenimi yıkamasıydı. Elline aldığı köpükle yavaş yavaş bedenimi köpüklemeye başladığında, sırtıma dokunmasıyla irkilmem bir olmuştu. Her köpüklemesinde yaralarımı öpmeye başlamıştı, o da ağlıyordu benim gibi onunda canı yanıyordu. Elin deki köpüğü bıraktığında beni sıkıca kendine çıkıp sarıldığında öylece kalmıştım. Kolumu kaldıramıyordum, içim den gelmiyordu yorulmuştum bu aşkın acısın dan, sırtım onun göğüsüne yaslı öylecek duruyordum... duruyorduk!

Beni bornoza sarıp tekrar kucağına aldığında yatağa taşıdı ne o konuşuyordu nede ben, yavaşça beni yatağa yatırıp üzerime yorganı örtmüştü. Tam karşımda oda uzanıp beni seyretmeye başlamıştı, konuşmuyorduk ama anlıyordu içim deki fırtınayı. Acıyı.. "Söz sevgilim bir daha, sana gelmeyecem..." biliyorum.. gelmeye devam edeceksin aynı benim kaçamadığım gibi..

Aşkın kadife hali (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin