13. Bölüm

9.3K 412 41
                                    

Multimedya: Yeşil elbise ve kombini Derine ait ve mavi takım Toprağa.

"DOĞAN-N!" fren yaptığın da gözlerim den inen yaşlara hakim olamıyordum; titrek ellerle kapıyı açıp aşağı indiğimde, yavaş adımlarla güç bir şekilde ilerliyordum, dizlerimin üstüne düştüğüm de olduğum yerde hıçkıra, hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Yanıma geldiğin de; oda benim gibi yere oturmuş bana sarılmıştı, öyle korkmuş ve ürkmüştüm ki ne yapacağımı ne diyeceğimi dahi bilmiyordum. Ondan sıyrılıp kendimi karlarda sürüyerek kenara atmıştım, oda hızla gelip bana sarılmıştı kollarımı kaldırıp onun kollarından ayrılmaya çalışıyordum.

"Dokunma bana"

"Özür dilerim, özür dilerim, özür.." sürekli özür diliyordu ama içim den, kopan fırtınalara söz geçiremiyordum, ikimizi de ölüme çekmişti hiç düşünmeden.

"Bırak beni bırak!"

"Derin sinirlenince, benliğimden çıkıyorum ve başka bir hale dönüşüyorum affet beni"

"Daha kaç defa affedeyim seni! Doğan bu bir değil iki değil kaç defa affedeyim. Beni kullanmandan yoruldum bıktım!"

"Biliyorum güzelim, biliyorum seni böyle korkutmak istemedim"

"Bırak beni" ayağa güç bela kalkıp; arabadan çantamı aldım geriye doğru yürümeye başladım oda arkamdan gelmeye.

"Derin seni korkutmak istemedim" kolumu tutmuştu hızla onun ellerinden kurtuldum.

"Sen bana her şeyi istemeden yapıyorsun ama her şey isteyerek oluyor. Bizden hiç bir şey olmaz Doğan hiç olmayarak en iyisini yapmışız" arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım.

"Derin seni hiç bırakmayacam ne olursa olsun" arkamı döndüğüm de.

"Sen bıraktın Doğan, ablamı o restorana götürdüğün gün bıraktın"

***

Arabama, gelmem uzun zaman almıştı ama sonunda gelebilmiştim, hala kalbim deli gibi çarpıyor ve durduramıyordum. Beni korkutmuştu; hemde çok, korkum hız dan çok beni ölüme kendisiyle beraber sürükleyecek kadar sevmeseydi, üstelik beni böyle sevmesini istemeyi ölesiye isterken ama bu aşk için çok geç kalmıştık. Aynı; hayallerimin peşinden gidecek kadar geç kalmam gibi, arabayı çalıştırıp yola çıkacakken mesaj sesi ile durdurmuştum arabamı, tekrar açtığım da mesaj karşısında ağlamamı durdurmak yerine daha çok ağlamaya başlamıştım;

"Ne olursa olsun sende vazgeçmeyecem sevgilim, bir tek seni sevdim ve ölene kadar seni sevecem bunun sonunda ölüm dahi olsa" mesaj beni korkutsa da ne yapmaya çalıştığını anlamıştım ve arabayı tekrar çalıştırıp hızla holding sürmeye başlamıştım. O ablama yetişmeden benim yetişmem lazımdı, bir yandan da onu aramaya başlamıştım ama aradığımda, sürekli telefonu meşgule atması beni korkutmaya başlaması bir olmuştu. Ara sokaklar dan gitmeye başladım, hızla yetişmek için elimden geleni yapıyordum ama sola döndüğüm de inşaat kamyonu girmişti ve ben bir mil bile ilerlemeyecek kadar tıkanmış bir şekilde kalmıştım. Kornaya basılı kalmış olmam adamlar için bir şey ifade etmiyordu, olduğum yerde tıkanıp kalmıştım işte, vitesi R alıp hızla geri çıktım ve yolu değiştirdim, kısaltayım derken aslında daha çok uzatmıştım yolu, aradığım da telefonu açmaması beni delirtiyordu.

"Aç be adam şu telefonu aç!" Arabayı hızla kaldırım kenarına park edip, koşar adımlarla merdivenleri çıkmaya başlamıştım sanki yetişemeyecektim nefesim tıkanıyordu. İçeri girdiğim de lanet olası asansör gelmiyordu bir türlü, 8. kattaki odasına çıkmam için saniyeleri saymam gerekiyordu. Hızla merdivenlere yöneldim ve koşmaya başladım sayısız merdivenler nefes almamı engellesede durmadan çıkıyordum. 8. katta geldiğimde sekreteri umursamadan odaya daldım ve Doğanın orada olduğunu gördüm lanet olsun geç kalmıştım. Dizlerimin üstüne çöktüğüm de nefesimi kontrol edemiyordum, kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Sigaranın zararı işte, ablamın yüzüne dahi bakamıyordum hızla yanıma gelip beni kaldırıp koltuğa oturtmuştu;

Aşkın kadife hali (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin