29.Bölüm: "Düğümlenmiş Gerçek"

2.3K 125 61
                                    

Zaman bir zehirli sarmaşık gibi hayatıma dolanmaya devam ediyordu. Tükenmiştim ve yorulmuştum. Amar hakkında ne düşünmem gerektiğini kesinlikle bilmiyordum. Aklım binlerce soru işaretleri ile doluydu. Bunların arasında birde Olcay vardı tabi ki. Ona intikamımızı almak için bir yemin vermiştim, bu sözümden elbette ki dönmeyecektim fakat aklıma takılan şeyler vardı. Her ne kadar Amar'a olan güvenim kalmasa da bir kıza taciz edebileceği gerçeğini aklım almıyordu. Bu çok ama çok fazlaydı. Bunun için kesinlikte buradan kurtulup araştırmam gerekiyordu. Amar ile Olcay'ın kardeşinin nasıl bir ilişkisi olabilirdi ki?

Tabi bunları yapabilmem için bir an önce buradan kurtulmam gerekiyordu. Bir anlık sinir ile Amar'a suçu ben işlemişim gibi konuşmam hiç iyi olmamıştı fakat onu biraz olsun tanıyorsam bu işin peşini bırakmayacağını çok iyi biliyordum. İki gün sonra duruşmam vardı ve neler olacağı hakkında bir fikrim yoktu. O odaya götürüldüğümde karşımda güvenli kollarını özlediğim abimi görmeyi beklerken canımı gün ve gün acıtan adamı görmek beklediğim en son şeydi.

Odaya girdiğim an gözlerim kapalı olsa bile etrafı saran kokusundan onu tanıyamamam imkansız bir şeydi. Bakışları, duruşu hala aynıydı ama onunda gözlerini esir alan tükenmişliği ilk göz göze geldiğimiz an fark etmiştim. Düşüncelere dalmış şekilde hayatımı sorgularken sert kapı sesine döndüm. Kadın polis memuru içeri itiştirdiği iki kızı demir parmaklıkların önüne getirerek cebinde sallanan anahtar ile nezarethanenin kapısını açtı ve geçmeleri için kenara çekildi. Kızlar içeri girdiğinde hepimize tek tek bakarak, " Uslu olun ve ses yapmayın. Sana da arkadaş getirdim." dedi, en sondaki cümlesini gözlerime alayla bakarak söyledi. Kısa süre sonra iki yabancı kız ile tek başıma kaldım. Onlar benim bok götüren halime bakarken bende onların incelemekten kendimi alamadım. Dışarıdan normal oldukları belliydi. Giyinişleri düzgün ve temizdi. Kızıl saçlı ve iri yeşil gözlere sahip olan olduğu yerde tir tir titriyordu. Korktuğu her halinden belli oluyordu. Benden de korkma ihtimali vardı tabi. Diğeri esmer, kaküllü kız etrafa donuk bakışlar atıyordu. Göz göze geldiğimizde gülümseme ihtiyacı duydum. Onlarda aynı şekilde karşılık verdiler.

Ortamdaki gerginliği atmak için ortaya saçma bir soru attım. "Neden buradasınız?" dedim ve toparlamak adına, "Eğer sizin için çok önemli değilse."

Esmer olan sorun yok dercesine kafasını salladı ve "Siber suçtan dolayı. Para karşılığı bazı küçük hesaplı banka hesaplarını çalıyorduk. Sonuncusunda fena yakalandık. Fazlaca acemiydik ve bizi daha üçüncü işimizde enselemeleri kısa sürmedi.."

Duyduklarım ile şaşırdım ve daha sonra hayran bakışlarımı üstlerine diktim. Aklıma takılan soruyu sormaktan gecikmedim. "Peki neden para kazanmak için bu yolu seçtiniz?" Bu sefer kızıl olan kız gülümseyerek cevap verdi. " Paraya ihtiyacımız vardı fakat öyle az bir para değil bir ay içinde yüz bin lira bulmamız gerekiyordu. Bir arkadaşımız var hatta kardeşimiz. Tedavi görüyor ve alması gereken ilaçlar çok pahalı bizde bu bilgisayar işlerinden iyi anlarız. Barda çalışıyordum. Takıldığım birkaç kişi vardı anlarsın işte. Aralarından biri bu işlerin içinde onun sayesinde bu başladık. Yani keyfi ya da para düşkünlüğünden değil. Her ne kadar şuan ki pis halin ile bile ayağındaki ayakkabılar zengin olduğunu belli ediyor. Yani boşuna yargılama." dedi. İstemeden olsa bakışlarım çamurdan amblemi zor belli olan Prada marka sneaker ayakkabılarıma takıldı. Daha sonra kaşlarımı çatarak kıza döndüm.

" Şuan sende beni yargıladın farkında olmadan. Tabi ki sizi yargılamadım ne yaşadığınızı bilemem. Emin olun hayatım boyunca yapmadığın onca şeyden hesaba çekildim. Şuan burada olmam gibi..." 

"Bu arada ben Alçin."

"Ben Amira ve kardeşim Amila" dedi kızıl kız yani Amira...

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin