10. Bölüm: "Ruhsal Cinayetin Faili"

4.4K 265 29
                                    

"Ruhsal Cinayet"

Bu sabah uyanırken görmeyi dilediğim görüntü bu değildi. Bana acı çektiren bir tablo şuan karışımdaydı. Ne zamandır bu kadar hafif bir acıyı kalbim kanser gibi kaldıramıyordu? Bilemiyordum. Beynim durmuş bana bir öneri, bir çıkış yolu göstermiyordu. Amar ile karşılaştığım her gün şaşkınlık yaşamam imkânsız gibi bir şey olmuştu. Fakat bu çok ama çok ağırdı. Kimse bana bundan bahsetmemişti. Ben ise hiç fark edememiştim. Zihnim belkide sevgilisi değil kardeşi, kuzeni ya da çok yakın arkadaşıdır dedi. Onun boş tesellisine sadece baktım. Buna inanmam beklenemezdi. Kızın gözlerinde gördüğüm ışıltı ve heyecan benim günler önce babamdan tokat yemeden önce yaşadığım duyguların yansımasıydı "Gel yanlarına gidelim. Baksana geç bile kalmışız." dedi. Dolunay'ın çekiştirmesiyle yanlarına gittik. Ama adımlarım geri gitmek istemcisineydi. Yanlarına ulaştığımızda kız bizi fark etti. Bana kaşları havada bakarken yanımdaki Dolunay ile gülümsedi. Dolunay kolumu tutan elini çekerek kız ile birbirlerine sarıldılar. Geri çekildiklerinde,
"Selam doğum günü kızı. İyi ki doğdun." dedi Dolunay. Bense kızı inceliyordum. Bu kızı ilk defa gördüğüme emindim. İçimdeki diğer Alçin kahkahalar attı. 'Sen insan tanır mısın?' haklıydı. Ben daha kendimi tanımıyordum.

"Saol Dolunay. İyi ki geldin. Bu yanındaki küçük kız kim?" Sonraki cümlesini söylerken bana bakmıştı. Gözlerimi kaçırdım. 'Küçük kız?' bana demişti sanırsam. Amar'ın varlığını yok sayarak tekrar Bükreş denilen kıza baktım. Elini bana uzatmıştı fakat şuan uzattığı el ters düşüyordu sağlam koluma. Zoraki bir gülümseme ile "Alçin ben de. Dolunay'ın kuzeniyim. Doğum günün kutlu olsun." dedim. Sesim boğulurmuş gibi çıkıyordu. Çünkü heran duygu yoğunluğundan boğulabilirdim. Kendimi bir odaya kapatıp saatlerce ağlamak yaşadıklarımı sorgulamak istiyordum.

"Teşekkür ederim. Tanıştığıma memnun oldum, ben de Bukre."  Sesinde yüksek bir seviye ve mesafe vardı. Sanki bir iş toplantısındaydık. Olgun duruyordu. Onun için kullanabileceğim kelime kadınsı olurdu. Bizden büyük olduğu belliydi. Dolunay annesinin arkadaşının kızı olduğunu söylemişti. Dolunay'ın onunla iyi anlaşmasına şaşırdım. Genelde böyle kişilere hep alayla bakardı.
Havada kalan eli durumu anlamış gibi geri indi ve "Hadi bizim masaya gelin." dedi. Amar'ın koluna girerek önden ilerlediler. Yanımda ilerleyen Dolunay ise az ilerde masada sarışın bir kızla gülüşen çocuğa bakıyordu. Adı neydi bilmiyordum. Sormayıp önüme döndüm ve dönmemle pişman olmam bir oldu. Amar ve Bukre önümde yürüyorlardı. İkisinide incelemeden kendimi alamadım. Amar üstüne buz mavisi kot bir gömlek, altına eskitilmiş siyah bir kot pantolon giymişti. Moda dergilerinden fırlamış modelleri andırıyordu. Bukre ise diz kapağında şifon bordo bir elbise giymişti. Saçları benimkinin aksine kalçalarına kadar uzanıyordu. Arkadan bakınca kıskanılmayacak gibi değillerdi. Geniş masaya geldiğimizde o kalabalığın onlara ait olmadığını anladım çünkü şuan masada on kişi vardı boş yerlerden birine oturdum ve şansızlığa karşımda Amar vardı. Onun yanında da Bukre vardı. Bu tabloya birkaç saat dayanmak zorunda olacağım canımı sıkıyordu. Gözlerimiz kısaca birbirine dokundu. Bakışlarımız birbirine sarıldı ve ilk gözlerini kaçıran ben oldum. Masaya oturmamız ile ilgi odağı olduk. Herkes bize bakıyordu. Bukre öne atıldı. "Tanıştırayım bu Dolunay annemin arkadaşının kızı bu da Alçin daha yeni tanıştık. Dolunay'ın kuzeni." yanındaki sarışın oğlan öne atıldı. Bana mavi gözlerini dikmiş bakıyordu. Rahatsızca kıpırdandım. Elini uzattı. Boş boş eline baktım. Yanındaki kız güldü. Yanımda oturan Dolunay kolumu dürttü. Elimi uzattım ve sıktım.

"Tanıştığıma memnun oldum. Ben de Olcay. "dedi. Sesi ve konuşma şekli çok sıcaktı ve itiraf etmeliyim ki sesi harikaydı. İçimden gelerek gülümsedim. " Bende memnun oldum." O an gözlerim Amar ile takıştı. Boş bakıyordu. İlk tanıdığım zamanlarda olduğu gibi. Umursamadım. "Kaç yaşındasın sen? Oldukça küçük duruyorsun." Geri Olcay'a döndüm. Alay etmediği ortadaydı. Bende küçük durduğumu zaten biliyordum.
"On yedi yaşındayım." dedim ve gülümsedim ve o an Amar'ın sert bakışları bana döndü fakat umursamadım. Tek aklımda dolanan onun bir sevgilisi olduğuydu. Aklımda yaşadığımız o garip bana göre samimi olan anlar film şeridi gibi geçti benimse gözlerim boşluğa takıldı. Yanımda masaya oturduğumuzdan beri sessizce oturan Dolunay, "Alçin küçük gösteriyor." dedi ve birilerinin dikkatini çekmeye çalıştı fakat çocuk ona bakmadı bile. Dolunay derin nefes aldı. "Naber Azur?" diye sordu. Ah demek adı Azur'du. Karşısındaki çocuk bakışlarını telefonundan alıp sesin geldiği yere baktı. Dolunay olduğunu anladığında bıkkın bir nefes aldı. Sırtını sandalyede geri yaslayarak rahatça yayıldı. Dudakları aralandı. "Beni bunaltman dışında iyiyim Dolunay." dedi. Dalga geçmemişti, ciddi olduğu belliydi. Bu bir kızın hisleri için ağır bir cümleydi. Kaşlarım istem dışı çatıldı. Dolunay cevap vermek yerine sırıtıyordu ama masanın altından ellerini yumruk yapmıştı. Aşk gerçekten insanı değişik hallere sokuyordu.

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin