11. Bölüm: "Uçurumun Boşluğuna Düşen İntikam"

4.1K 291 47
                                    

Bölüm şarkısı; Taylor Swift & Gary Lightbody- The Last Time

Geniş gövdesine yaslandığım ağacın dalları beni koruyan tek şeydi. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Rüzgar kuvvetle eserken dizlerimi kendime doğru çekerek çenemi dizlerime yasladım. Saatler önce ayrıldığım mezarlıktan sonra nefes aldığım tek yer olan işte benim özgürlüğüm olan uçurumun önündeydim. Buraya gelmeyeli bir haftayı geçmiş üstüne dakikaları yedirmişti. Sanırsam itiraf etmem gereken şeyler vardı. Beni tek dinleyecek ise işte bu uçurumun dipsiz boşluğuydu. Yerimden doğrularak ağacın himayesinden kurtuldum ve rüzgar biraz daha vücudumu sarmaladı. Sarsak adımlarla uçurumun dibine kadar geldim. Şuan önümde sonsuz bir karanlık vardı. Ne uçurumun dibi ne de gökyüzünün bitimi belli olmuyordu. Ayaklarımı sarkıtarak taşlı , toprak zemine oturdum. Biraz düşündüm. Ucu birbirine bağlı hangi acımı buradan boşluğa atsam? Burukça tebessüm ettim. Koca uçurum benim geçmişle , acılarımla dolup taşmıştı. Daha ona ne kadar yük olabilirdim ki? Somutluğunu yitirmiş, dilsiz uçurum...

Uzunca bir süre ne ben konuştum ne de dibi görünmeyen uçurum. Kulağıma tek dolan ses sert rüzgarın tenime vuruşlarıydı. Artık buradan gitsem benim için iyi olacaktı yoksa sabaha kadar burada oturup geçmişimde kaybolabilirdim. Ellerimi sert zemine bastırarak kendimi yukarı ittim. Ayağımın birini yere yaslamışken diğer ayağım taşlı zeminde kayarak beni uçurumun önüne sürükledi. Düşecek korkusu ile küçük bir çığlık dudaklarımdan firar ederken gözlerimi sıkıca yummuştum fakat korktuğum boşluk beni kucaklamamıştı. Bir el sıkıca dirseğimden tutup beni geri çektiğinde kapalı gözlerim ürkekçe açıldı. İlk önce dirseğimi kelepçe gibi sarmış kemikli, bir erkeğe ait olan ele daha sonra ise karşımdaki kişiye baktım ve beklemediğim kişi ile dudaklarım şaşkınlıktan aralandı. Şuan karşımdaki kişi daha bugün tanıştığım Ashar'dan başkası değildi. 

"Senin burada ne işin var?" Kısada sürede şaşkınlığımdan kurtularak bu soruyu sordum. Gayet rahat bir şekilde dirseğimden beni kendine çekerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesi nefesime karıştığında bundan rahatsız olarak kendimi bir adım geri çektim fakat ayağımın altındaki taşlar kayarak dengemi bozdu ve ben tekrar Ashar'ın kollarının himayesine girdim.

"Anlaşılan uçurumdan düşmeye pek bir meraklıyız. Hem şuan tek merak ettiğin benim burada ne yaptığım mı?" Sesindeki hafif alay canımı sıktı. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Soruma hala bir cevap alamadım. Bekliyorum." Kararlı ses tonum ile beni bırakarak boğazını temizledi ve sakin ve oldukça normal bir şeyden bahseder gibi, "Seni takip etmiş olabilirim." dedi. İçimde kabaran öfkeme hakim olamadım ve " Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" diye sordum. "Sen beni yanlış anladın. Sadece mezarlıktan çıkarken seni gördüm ve bu karanlıkta yalnız kalmanı istemedim. Sen eve gidene kadar peşinden gelip daha sonra gidecektim fakat az az kalsın uçurumdan yuvarlanıyordun." Söyledikleri ile gergince alt dudağımı dişledim. Yanlış anlamış ve fena rezil olmuştum. Mahcup bakışlarımı gece karanlığında laciverti anımsatan mavi gözlerine diktim. "Kusura bakma yanlış anladım. Beni düşmekten kurtardığın için teşekkür ederim." dedim. Kurduğum cümle ile yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. "Soru değil."

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin