33.Bölüm: "Gün Yüzüne Çıkan Gerçek"

657 82 87
                                    

Bölüm üstünde belirtiyorum ve yeniden güncellemek zorunda kalacağım. Sınır geçildi bölümü yazıp bu hafta içinde atacağım ben dönene kadar 50 oy yaparsanız sevinirim

Alçin...

Elini neye değdirse bir ölüm meleği gibi herkes hayatından acı ve hiç beklenmedik bir şekilde gidiyordu. Artık katlanacak gücüm kalmadı derken bir darbe daha alıyor ve düştüğü yerden kalkmak dışında elinden başka bir şey gelmiyordu.
Yine acı çekiyordu. Ruhu iki kıskaç arasında hunharca sıkılıyor, nefes almak çok güç geliyordu. Biliyordu, bunun ne bir sonu ne bir başı vardı.
Bu kader o daha doğmadan önce alnına bir etiket gibi yapıştırılmıştı.

Şimdi ise baba demeye korktuğu kişi hayatından sonsuza dek çıkmıştı. Sevinmek hatta saatler öncesindeki gibi kahkaha atmak istiyordu fakat olmuyordu. Bir his kalbindeki yaraya tuz basıyor, canını yakıyordu.
Bu hissin adı neydi?
Babasından görmeyi beklediği ama hiçbir zaman sahip olmadığı duygu. Baba şefkatiydi...

Şimdi elinde yarısı dolu, kristal bir bardak ile salondaki bej rengi kanepede oturuyor, bardaktaki suyun şeffaflığına bakarken bir hafta içinde başından geçenlerin küçük bir özetini izliyordu.

Hem katil olmuş hem de babasını kaybetmişti. Hangisine daha çok üzülmeliydi? Bu iki açıdan da kurtulmanın bir yolu yok muydu?
Aklına Amar geldi. O ağlarken onu sıkı sıkı sarışı ve kalbinin üstüne sığınan kalbinin ritimsiz atışı...
Alçin için endişeyle atan bir kalbin ritmini kalbinde hissetmişti. O an sakinleşmiş kendini güvenli kollara bırakmıştı. Şimdi ise evde tek başına oturuyor, bir an önce Amar'ın gelmesini bekliyordu.

Amar uçak bileti ayarlamak için evden ayrılmıştı. Her ne kadar içi elvermese de Alçin'in kendine bir şey yapmayacağını adı gibi biliyordu çünkü o kız artık yaşamak ve acılarıyla yüzleşmek istiyordu. Amar yavaş yavaş farkına varıyordu. Aylar önce tanıştığı küçük kız olgunlaşmaya başlamıştı hem de kendisine ihtiyaç duymadan... İçini buruk bir pişmanlık kapladı. Keşke dedi, her anında yanında olsaydım ve her düştüğünde seni ben kaldırsaydım fakat keşkelere yer yoktu bu hayatta. Şimdi elinden ne geliyorsa yapması gerekti. Alçin için...

Amar uçak biletlerini ayarladığında hız kesmeden evin yolunu tuttu. Yarın akşam saat sekizde uçakları vardı. Babası İstanbul'da vefat etmişti ve Mirza Bey'in ailesinin kabristanı İstanbul'da olduğu için oraya defnedilecekti. Evin önüne geldiğinde arabayı park edip evin kapısına geldi fakat anahtarını unuttuğu için zile bastı. Birkaç saniye sonunda kapı açıldığında Alçin karşına solgun bir halde çıktı. Amar'ın gözlerinin içine bile bakmadan kenara çekilerek ona yol açtı. Amar üstüne gitmemek için susarken ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Babası vefat etmiş birine nasılsın diye sorması saçma olurdu. Amar konuşmadan önce karşısındaki kişiyi düşünmezken konu Alçin ve Elvina olunca bambaşka bir kişiye dönüşüyordu.

Amar'daki çekingenliği fark eden Alçin ellerini gergince birbirine sürterken dudaklarını araladı.
"Uçak saat kaçta?" Dedi, duru bir sesle.

Amar, Alçin'in sorusunun ardına gizlenen asıl soruya ulaşmak istedi, gözlerinin en derinine baktı ama orada gördüğü tek şey arkası görünmeyen bir duvardı. Pes etti. Ceketini çıkarırken salona doğru ilerlemeye başladı.

"Yarın akşam saat sekizde kalkacak uçak. İstersen abinle tekrar konuşabilirsin." Dedi ve beklenti ile genç kıza baktı. Alçin ilk başta duraksasa da omzunu silkerek, "Bu neyi değiştirir? Yüz yüze konuşsak daha iyi olacak. Ben odaya gidiyorum." Alçin odaya girmek için hareketlendiğinde Amar'ın aniden bileğinden tutması ile olduğu yere çakıldı. Saniyeler içinde ritmi bozulmuş kalp atışlarına dur diyebilmek için derin nefes alıp Amar'a döndü.

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin