19. Bölüm: "Beyaz Gülün Çaresizliği"

2.9K 232 67
                                    

Bölüm şarkısı;
Cem Adrian-Sana Sarılınca

Gözlerimi birkaç saniyeliğine içimi yakan bu dünyaya kapattım. Yok olmak hatta düşüncelerimin arasında boğulmak istedim. Yanlış yaptığım birçok şeyin farkına varıyordum ama yine de duygularımın ayaklarına geçirdiği prangalar izin vermiyordu çırpınışlarıma. Çaresizce Boyun eğiyordum. Çıktığım bu yolda arkamdaki kişileri ve yüzüme kapanan kapıları kabullenmek zorundaydım. O yüzden bu karanlık dünyaya gözümü açmalıydım. Hayaller gözlerimin ardında kendini yaşatmalıydı.

Rimelden birbiriyle iç içe girmiş kirpikleri açtım ve bir ressamın elinden çıkmış tabloya içimi çekerek baktım. Elimi uzatıp keskin çenesine dokunmak hatta okşamak istedim. Son anda havaya kalkmış elimi yumruk yaparak arkama sakladım. İç sesim içime ucu kızgın demiri batırdı. "O sana sunulan yasak elma." dedi. Maalesef o yasak elma Amar'dı.

"Daha çok bekletmeden çıkalım." dedi, erkeksi sesiyle. İri ve oldukça estetik olan elini bana uzattı, avucunun içi ile bakıştım ve tereddütsüz elimi soğuk avucunun içine bıraktım. Elimi anında sıkıca kavrayarak beni kapıya doğru yönlendirdi. Bizi bekleyen abim, Zehra ve az ileride birbirine kaçamak bakışlar atan ikiliye baktım. Azur elinde fazlaca eğrelti duran dış görünüşe fazla gelen sigarasıyla Dolunay'ı rahat bir şekilde süzdü. Daha sonra bakışları yağ gibi bize kaydı. İlk önce ellerimize sonra Amar'a baktı. Kaşları alayla havalandı. Nedense bu tavırları canımı sıktı. Bakışlarımı kaçırdım. Daha demin Azur'a tam şuracıkta mezar kazacağını düşündüğüm Dolunay şuan neşeyle bize bakıyordu. Bana hafifçe göz kırptı. Gülümsedim.

"Hadi oyalanmayın gidelim." abim ortamdaki uzun bakışmalardan sıkılmış olmalıydı. Zehra'nın kapısını açtıktan sonra arabanın etrafındsn dolanaraksürücü koltuğuna geçti. Bana el sallayan Zehra'ya tebessüm ettim. Araba geniş kapıdan hızla çıkarak kayboldu. Üstümde hissettiğim yoğun bakışlarla başımı hafifçe kaldırarak Amar'a baktım. O da bana döndü.

"Bizde gitsek iyi olur." dedi, aşık olduğum sesiyle. Usulca başımı sallayarak onu onayladım ama o birden bakışlarını üstüme düşürdü. Gözleri yeni fark etmişcesine dekolteme odaklandı ve kaşları çatıldı. Dakikalar üstüne bindiğinde buna bir som vermek istedim.

"Bir sorun mu var?" diye sordum, anlaşmazlıktan gelerek fakat amacım sorduğum soruyla onu sinir etmek değildi. Sadece bunu bütün gece kafasına dert etmek yerine benimle paylaşsın istiyordum.

"Elbisen fazla cüretkar." dedi. Bal bakışları yüzümde gezindi. Hafif bir gülümseme sundum. Zincirle omzuma astığım çantayı sabitleyerek boşta kalan elimi yüzüne çıkardım. Elime batan sakallarıyla bir kez daha gülümsedim. Onu hissetmek güzeldi.

"Sadece sen ve ben." dedim anlamasını umarak. O da anlamış olmalı ki başını sallayarak kısık şekilde kulağıma fısıldadı. "Sen ve ben sonsuza kadar." dedi.

'Sonsuza kadar...'

"Hasretiniz bittiyse arabanın kilidini açın, yoruldum." dedi, Dolunay bizi bozarak. Utanarak bakışlarımı kaçırdım. Amar bana dudağının kıyısla gülerek, anahtarıyla modelini değiştirdiği öncekinden farklı spor arabasının kilidini açtı. Dakiklardır sessizce bilmem kaçıncı sigarasını içen Azur hariç hepimiz arabaya yönelmişken, bir cümle üçümüzü durdurdu.

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin