30.Bölüm: "Melek Kılığına Girmiş Şeytan"

1.9K 126 50
                                    

Amar son söylediğim cümle ile olduğu yerde kalmış tepki dahi vermiyordu. Ne demesi gerekiyordu ki zaten? Ona geri döneceğimi ve her şeyi unutacağımı mı? Fazlasıyla yanılıyordu ve benim artık hayatım boyunca istediğim tek şey ortaya çıkacak gerçeklerdi. Bunun için savaşıp aklımda soru işaretlerinin önüne set çekecektim.

Artık olması gereken buydu.

"Sen ciddi olamazsın Alçin! Sana doğruyu söylüyorum fakat sen inanmamakta ısrarcısın. Söylesene sana böyle hissettirmem kardeşimi sevgilim sanmış, seni aldattığımı düşünmez olamaz." sesindeki öfkeye ait olamıyordu. Bu gece buraya gelirken her şeyin son bulacağını düşünüyordu. Alçin'i ilk gördüğünde evet demişti eski Alçin değildi fakat ona sırtını dönüp inanmayacağına ihtimal getirmiyordu.

"Amar sen hayatı soru işaretleri ile dolu bir adamsın ve ben o soru işaretlerinin cevaplarını almadan sana dönmeyeceğim. Belki tüm gerçekleri öğrensem bile dönemeyeceğim." son cümlesini kısık sesle söylemiş ama Amar duymuş ve hiddetle yerinden kalkmıştı.

"Sen ne dediğin farkında mısın? Senin kesin döneceğini bilmeyerek seni beklememi istiyorsun. Sen kafayı sıyırmış olmalısın." dedi. Alçin Amar'ın cümlelerine anlam veremiyordu. Kendisi hâlbuki Amar'ın gelip gelmeyeceğini bilmeyerek ne çok beklemişti. Kan yutmuş, kalbine taş basmıştı. Kabuslarla uyumuş deli olduğunu düşündüğü zamanlar geçirmişti.

Ama sonuç buydu. Karşısında bencil bir adam vardı. Bitmeliydi.

"Amar bence biz senle ben olalım. Unutalım. Hiç olmamış gibi..." dedi ve Amar'ın konuşmasına izin dahi vermeden kendini evin içerisine attı. Geniş kapıyı hızla çarptı ve kendini yere attı. Yine aynısı oluyordu. Onun yüzünden küçük düşüyor ve acı çekiyordu. Tek fark vardı artık acı çeken yanını kimseye göstermiyordu. Göz yaşları bir bir yanaklarını ıslatırken güçsüz bacaklarına bir komut vererek kalktı. Merdivenleri adımlayarak odasına girdi ve kendini yatağına attı.

Uyuyacaktı ve her şey son bulacaktı.

Gözlerini kapadı ve uyanmamayı diledi fakat yine o telefonun rahatsız edici zil sesini duydu. Elini üstündeki hırkanın cebine attı ve arayan kişiye baktı.

Bu sefer Amar değil Olcay arıyordu.Ah tabi ya birden ortadan kaybolmuştu ve ona hiçbir şeyden haberdar edememişti. Bir an önce onunla bir araya gelip plan için konuşmaları gerekti.

Hızlıca aramayı onaylarayak telefonu kulağına yasladı.

"Neredesin sen Alçin? Kaç gündür sana ulaşmaya çalışıyorum." sesinde endişe ve saf bir telaş vardı. Alçin dilini ısırarak cevap verdi.

"Başıma gelmeyen kalmadı desem?"

Olcay, "Hiç şaşırmam sen ve belanın birbirinizden uzak olması imkânsızdır bir şey." dedi. Alçin günler sonra yüzünün gülmesi ile içinden Olcay'a teşekkür etti.

"Ne zaman buluşabiliriz. Artık hızlı olmamız gerek biliyorsun." dedi Olcay birden konuya girerek. Alçin boğazını temizledi.

"Haklısın. Bir an önce yapalım ve kurtulalım, yoruldum."

"Şuan size gelsem sorun olur mu?"

Alçin üçüncü katta uyuyan abisini hatırladı ve "Maalesef olmaz. Abim evde. Yarın attığım konuma gelmen iyi olur. " dedi.

Olcay'dan onaylayan mırıldanma ile,
"İyi geceler." dedi.

"İyi geceler Rayiha." Alçin telefonu kapatarak derin bir nefes aldı. Aklına gelen bir fikir vardı. Nezarethanede tanıştığı kızları oradan çıkarırsa onlardan yardım alabilirlerdi. Sonuç olarak hackerlardı. Yapamayacakları şey yoktu. Yapmaları gereken Amar'ın Rayiha'nın öldüğü zamanlara ait konuşma ve mesajlaşmalarına bakmaktı.

LAHZA "Uyanış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin