Jin hyung'un omzunda Ne kadar ağladığımı,iç çekip kendimi yere atmaya çalıştığımı bilmiyordum.
Bitmiştim.
Bitmiştik.
"Taehyung-ah ne olduğunu anlatmak ister misin?"
"Şimdi anlıyorum.İnsanlar sevdiğinden ayrılınca kalplerinin ağrıdığını söylerlerdi.İnanmazdım.Şimdi cezasını çekiyorum."
"Kim bu velet gidip aklını alayım ?"
"Hyung! Kalbim sanki atmıyormuş gibi.Sanki bir parçası çalınmış gibi."
"Taehyu-"
"Hyung! O gitti.Beni bırakıp gitti Hyung.A-artık geri dönmeyecek.B-beni bırakıp gitti Hyung."
Hıçkırıklarımın arasından zorlanıp çıkan kelimeler içerisinde kalan Jin hyung hala bana şaşkınca bakıyordu.
Onu ilk gördüğümde kalbimi öylesine çarptırdığında anlamalıydım onun böyle bir hırsız olduğunu.
Kalp hırsızı.
Kızıyordum kendime.
Onun tek gülüşü için çarpan kalbimin şimdi sızlamasana.
Gözümden düşen her bir yaş onun parçası olup dökülüyordu.
Yerle buluşup yayılan bir süre sonra yok olup giden yaşlar bana seni hatırlatıyordu.
Aynı senin benden kopuşun gibi.
Beni terk edişin,
Aynı bir soğuk su gibi vuruldu yüzüme şaşkın bir o kadar da zavallı vücuduma yayılan soğukluk senin verdiğin sıcaklığı alıp götürdü.
İzin verdim.
Sıcaklığın gittiği an vücudum buz kesilip beni kontrolü altına almasına.
Melektin değil mi?
Kara melek.
O kara melek benim Azrailim olup canımı almıştı.
Etkilenmiştim.
Herşeyinden irislerinde yaşanan her olayı hissetmekten,
Göz kapaklarında ki kirpiklerinin heyecanlandığında Hızlıca kanat çırpmasından,
Rüzgarda uçuşan saç tutamlarının seni ayrı kılmasından,
O hissetmediğimi sansan da sana yaklaşan her adımımda hızlanan kalp atışlarından,
Solan güle bile güneş yüzü gösteren gülüşünden.
Şimdi senin her zerreni özleyen bu kalp dayanabilir miydi sensizliğe?
"Taehyung! Eğer anlatmak istersen anlarım."
"Anlatsam anlar mısın Hyung? İyileştirebilir misin? Dokunabilir misin kalbimin derinliklerine? Onun gibi hissettirebilir misin? Eğer bunları yapamıyorsan Üzgünüm Hyung ama beni hiç bir zaman anlayamayacaksın."
"Taehyung be-"
Odadan bir hışımla dışarı çıktım.Amacım biraz da olsa nefes almaktı ama bana nefes veren o iken nasıl olurda nefes alırdım.
Dışarıya çıkmak için var gücümle adım attım.Merdivenlerden doğru düzgün inmek için nefesimi tuttum.
Aşağı inmeyi başarmamla yüzüme vuran soğuk rüzgar beni kendime getirmeye yetmiyordu.
Ağlamaktan şişmiş gözlerim etrafı gözetliyordu.Belki o dayanamamış beni görmek için gelmiştir diye ama aradığı şeyi bulamayan gözlerimden bir kaç damla daha aktı.
Yavaş adımlarla nereye gideceğini bilmeyen ayaklarım kontrolsüzce yürüyordu.
Trafik ışıklarının parladığı bu alanda tek şey vardı.Herkes farklı dünyalardaydı.
Adımlarımı karşıya yönlendirip yürüyordum.Yavaştım olabildiğince birden yeşil ışığın alanı ışıldamasıyla Yanımda ki arabaların korna sesleri artık kulağıma ulaşamaz olmuştu.
"Yah! Önüne baksana velet!"
"Aish! Elimde kalacaksın bak çekil velet!"
Korna seslerinin yükselişi kulağıma bir kuşun ilk kelimeleri gibi hafif geliyordu.
Karşı yola geçtiğimde fazlalaşan fren sesleri büyük gürültü yaratıyordu.
Önümde ki büyük binaya yöneldim.Kapısından içeri girip gözüme çarpan ilk asansöre adımladım.
Düğmeye basıp beklemeye başladım.Minik bir uyarı sesiyle açılan asansör içinden bir çok ziyaretçi indirmişti.
İçeri geçip ellerimi düğmelere yönelttim.En yüksek katı gösteren düğmeye basıp kapanmaya yol açan asansörü izledim.
Asansör kapanmak üzereyken arasına sıkıştırılan çantayla açılmış içeriye giren tahminen benim yaşlarımda olan genç bana bakıyordu.
Kapı kapanıp asansör harekete geçmişti.Bana bakıyordu hiç gözlerini ayırmadan.
"Pardon! İyi misiniz?"
Kelimelere yetmeyen bu soruyu boş bırakmıştım.
Başını eğip Kafasını sallayan beden benden bir kaç kat önce inmiş asansörde sadece benim nefeslerimin duyulmasını sağlamıştı.
Geldiğimi belirten asansör sesiyle Kafamı kaldırmış harekete hazır hale gelmiştim.
Asansörün açılan kapısından dışarı adımlayıp umduğumu bulurmuşçasına gülümsemiştim.
Çatı katındaydım burda hava daha bir esintili ve acımasızdı.
Sonunda yavaşlayan ayaklarımla kollarımı dayanaklara yaslamıştım.
Bana bir günü hatırlatmıştı.Küçük oyuncakmış gibi gözüken evler, ışıkları sayesinde dikkat çeken arabalar bunlar herşeyi özetlemişti.
Dayanaklara tutunup ayağımı dayanağa yönlendirmiş ondan faydalanarak öbür ayağımı beraberinde getirmiştim.
Dayanağın üzerinde kollarını açmış bedenim birazdan sonunu getirecekti.
Gözlerimden akan son damlaları artık serbest bırakmıştım kendimle birlikte.
Merhaba YİNE BEN dayanamayıp bir bölüm daha atmak istedim.Final değildi.Ama finalin azıcık yaklaştığını söyleyebilirim.
Bölümü nasıl buldunuz?
Gününüzün iyi geçmesini dilerim.
Hoşçakalın 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my angel ✘ vkook
Fanfictie"O kendinden kaçmak için koşardı hep, ben ise nefesim kesilene kadar ona koşardım."