*Marshall ve Beyza ödevi yapmak üzere bilgisayarın başına geçtiler.Bu sırada Beyza,sıkılmasınlar diye Lily ve William'a izlemeleri için film vermişti.Filmin ismi My Name İs Khan'dı.Lily ve William bu filmden çok etkilenmişlerdi.Filmde yaşanan olayların aynısı kendi ülkelerinde de yaşanıyordu.Lily ve William dinler hakkında koyu bir sohbete dalmışlardı.Bu sırada Marshall ve Beyza ödevlerini yapmaya başladılar.
Biyoloji öğretmenleri ödevi tam da sınav haftasından bir hafta önce vermişti.Ve çok ayrıntılı bir anlatım istiyordu.Beyza maket yapmaya karar vermişti ve araştırma kısmını kendi almış,maket kısmınıysa Marshall'a bırakmıştı.Anlatım kısmını tamamen kendi yapacaktı.Marshall sessiz kalıp sadece maketleri göstermeyi tercih etmişti. Lily ve William belli bir süre sonra vedalaşıp çıktılar, Marshall ve Beyza ödev yapmaya devam ettiler.
Akşam namazı vakti gelmişti.Beyza'nın oturduğu evden ezan sesi duyulmadığı için Beyza telefonuna ezan uygulamasını indirmişti.Ezan okunduğunda Marshall irkildi.Bu durum Beyza'nın komiğine gitmişti.Gülmeye başladığında Marshall şaşkınlıkla ve soran gözlerle Beyza'ya bakıyordu.
"Korkmana gerek yok.Bu beni ibadete çağıran bir davet.10 dakikaya geliyorum.İstersen biraz dinlenelim."dedi Beyza güler yüzle.Marshall kafasını tamam anlamında salladı ve beklemeye başladı.Düşündü,onları da ibadet için çağıran çanlar vardı.Ne farkı vardı ki diye düşündü.Az önce duyduğu seste,bu sözleri söyleyen kişi bir şeyler anlatıyordu sanki.Beyza gelince, bu sözlerin anlamını ona sormaya karar verdi.
Marshall,Beyza acaba o odada ne yapıyor diye merak edip odaya doğru ilerledi ve Beyza'yı izlemeye başladı.Ellerini göğsünde birleştirmiş,ağzını hafifçe oynatıyordu.Bir süre sonra hafifçe eğildi.10sn kadar öyle kaldıktan sonra tekrar doğruldu.Ve sonra kaplumbağa pozisyonuna benzer bir pozisyon aldı.Marshall bunu görünce ilk defa içinde bir şeylerin doğru gittiğine inanmaya başladı.Beyza'nın yaptığı hareketler,ona nedense anlamsız br biçimde mantıklı geliyordu.Tanrıya saygı göstermenin en iyi yolu,onun önünde eğilmek değil miydi?
Marshall bunları düşününce korktu.Göremediği birinin varlığına inanıp sonradan hayal kırıklığına uğramaktan korktu.O yüzden bunları düşünmemeye ve kendi başının çaresine bakmaya karar verdi.O duyduğu sesin anlamını da sormayacaktı.Beyza namazını bitirdiğinde içeri geçti.Marshall gitmek için hazırlanıyordu.Beyza iki dakika bekle diyerek mutfağa gitti.Döndüğünde elinde,içinde yemek olan saklama kaplarıyla geldi ve Marshall'ın eline tutuşturdu.
"Bunları William'la birlikte yersiniz diye düşündüm.Kapları sonraki ödev yapışımızda getirirsin.Görüşürüz."dedi ve gülümsedi.Marshall "bu kız hiç mi gülmekten bıkmıyor"diyerek aklından geçirdi ve teşekkür edip yetimhaneye doğru yürümeye başladı.
Marshall ne kadar kalbinin yumuşamasını istemese de bu kızı görünce ya da onunla konuşunca huzur buluyordu.Bundan sonra kıza daha sert ve acımasız davranmaya karar verdi.Eğer içindeki nefreti atarsa biliyordu ki insanlar onu ezecekti.Bu dünyada güçlü kalamayacak ve bir yere tutunamayacaktı.Herkes onu terk etmişti bu dünyada.Ve Marshall dünyada kalabilmek için,içindeki nefreti daha da büyütmeye karar verdi.Korkuyordu.Ne kadar kendini korkmadığına ikna etmeye çalışsa da huzur bulmaktan,belki de mutlu olmaktan korkuyordu.Yine bir yıkım yaşamak istemiyordu.Bu yüzden katılaştı.Gittikçe katılaştı ve her şeye nefretle bakmaya başladı.Bunların hepsi ise sadece yetimhaneye giderkenki o yarım saatte gerçekleşmişti.
Yetimhaneye girdiğinde odasına gitti ve William'ın önüne saklama kaplarını fırlattı.
"Al bakalım.Sizin lanet terörist arkadaşınız yemek getirdi."dedi Marshall nefret dolu sözlerle.
"Dostum sana ne oluyor böyle?İyice dengesizleşmeye başlıyorsun.Beyza'nın evinde her şey normaldi.Birden ne oldu sana böyle?"diye sordu William.Marshall cevap vermeden yatağının içine girdi ve uyudu.William her ne kadar bu soruyu sormuş olsa da cevabı zaten biliyordu.Marshall'ı 5 yaşından beri tanıyordu.Nelerden korktuğunu,neleri sevdiğini belki de Marshall'dan iyi biliyordu.Beyza'nın Marshall'a iyi geldiğini düşünmüştü oysa ki.Beyza'yla konuştuğu günler,Marshall daha huzurlu geliyordu yetimhaneye.Her zaman çatık olan kaşları biraz da olsun normal halini alıyordu.Marshall,Beyza kendisine dikiş attığı gün yetimhaneye her zamankinden erken gelmişti ve hiç olmadığı kadar sessizdi.Gece geç saatlerde William uyandığı zaman,Marshall'ın hala uyanık olduğunu görmüş ve dikiş izine elini sürüp tavanı izlediğini görmüş,derin nefesler aldığını duymuştu.Onu böyle huzurlu görmek,William'ı da mutlu ediyordu.Ama William,arkadaşının nelerden korktuğunu ve niçin böyle davrandığını da biliyordu.
İçinde yemek bulunan kapları,kendinden yaşca küçük olan yetimhanedeki çocuklara götürmeye karar verdi.Çocuklar William'ı görünce sevindiler ve hemen yanına koştular.William yemekleri çocuklara verdiğinde,aralarından en küçük olanı" Vay canına bu yemekler aynı Beyza'nın yemeklerine benziyor şuna bakın"diye bağırdı.William şaşırdı."Hmm şu Beyza ablanız nasıl biriymiş bakalım?"diye sordu William.
"O çok iyi birisi William.Her hafta bizi ziyaret ediyor ve bize yemek getiriyor.Bunun karşılığında da bize kendi dinini anlatıyor."dedi yine aynı küçük çocuk.Ve William'ın kulağına fısıldadı."Sana bir sır vereceğim William.Biz arkadaşlarımla aslında Beyza biraz anlatınca Müslüman olduk.Bize o kadar güzel şeyler anlattı ki.Ama bir daha yemek getirmez diye korktuğumuz için bunu ona şimdilik söylemiyoruz."
William hayretler içerisinde bu çocukları dinliyordu."Peki Beyza ablanız size ne anlattı da bu dine geçmeye karar verdiniz?"diye sordu William.Başka dinlere karşı bir düşmanlığı yoktu William'ın.Hatta pek de dindar olduğu söylenemezdi.Küçük çocuk konuşmaya başladı.
"Beyza abla bize bazı şeylerden bahsettikten sonra kendi peygamberinden bahsetti.O da bizim gibi yetimmiş biliyor musun?"dedi küçük çocuk heyecanla."Bize pek çok şey anlattı.Kendi dininde çocukların çok değerli birer hazine olduğunu,hatta çocuklara hoş muamelede bulunulması gerektiğini söyledi . Biliyor musun hepimiz de Beyza bunları anlatınca ,kendimizi değerli hissettik ve hemen Müslüman olduk.Şimdilik Beyza abladan bunu saklıyoruz.Ona doğum gününde söyleyeceğiz.Acaba onun doğum gününü bizim için öğrenir misin William?"
William şaşkınlık ve biraz da mutluluk içerisinde çocukların dediğini kabul etti.Ancak çocuklarla bunun karşılığında bir anlaşma yapacaklardı.Beyza,küçük çocuklara ne anlatırsa,küçük çocuklar da William'a anlatacaklardı.Çocuklar seve seve bunu kabul ettiler.William tam gidecekken küçük çocuk William'ın eline bir kağıt tutuşturdu ve bu kağıdı Beyza'nın onlara bıraktığını,ancak kendisinin de bu kağıdı okuyabileceğini söylediler.Kağıtta şunlar yazıyordu:
HZ.MUHAMMED(SAV)İN ÇOCUKLARA ŞEFKAT VE SEVGİSİ
Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı.
Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimizin mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi.
Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü. Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi.
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.
Peygamberimiz özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
Teen FictionHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...