Türkiye ile bu ülke arasında saat farkı vardı. Burada saat 6. 30 iken, Türkiye'de saat 10.30 du. Annemin uyandığını düşünerek, yürüyüş yaparken annemi aradım. Yürüye yürüye annemle konuştum. Halini hatrını sorduktan sonra telefonu kapattım ve bir banka oturdum. Aldığım bu koku çok tanıdık ve beni hem hüzünlendiren hem de mutlu eden bir kokuydu.
Bu iğde ağacının kokusuydu. Ağaçlara baktım ve Allah'ın sonsuz kudretini düşündüm. İçimden şükrettim. Bu dünyada bu kadar güzel nimetler varsa eğer, kim bilir cennette neler vardı? Düşündüm.Ne kadar az şükrediyorduk biz yaratıcımıza?Ne kadar az aklımıza geliyordu şu 24 saat içinde...
Babam aklıma geldi birden. O da iğde ağaçlarının kokusunu severdi.Tıpkı benim gibi. Burada olsaydı eğer ona burayı göstermeyi çok isterdim. Belki beni yukarılarda bi yerlerden görürdü kim bilir? Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Babam burada olsaydı her sabah onu buraya getirirdim. Birlikte iğde ağaçlarının kokusunu içimize çekerken ona günümün nasıl geçtiğini anlatırdım.
Babam her zaman beni cesaretlendirirdi.Kaybettiğim zaman da kazandığım zaman da.Ne zaman başarısız olsam beni başarısız olduğum için tebrik ederdi.Kulağa saçma geliyor değil mi?Babamın çok farklı bakış açıları vardı.Başarısızlığın bile insanı doğruya,başarıya götürdüğünü söyler;beni tebrik ederdi.Ağlamak istemiyordum.Babam eğer beni izliyorsa üzüldüğümü görmesini istemiyordum.Ama gözyaşımın gözlerimden yanaklarıma akmasına engel olamadım.
Ağlamamın başka sebepleri de vardı tabii.Buraya geldiğimden beri birkaç insan hariç,herkes bana terörist diyordu.Sabrediyordum. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. İslam'ı hayatımın merkezine koymadan önce çok kavgacı bir yapım vardı.Birisi bana laf söylese asla lafımı esirgemez,kalbini kıracağımı bildiğim halde o kişiye çok ağır sözler ederdim.İslam gerçekten de insanların davranışlarını düzeltiyor ve bir düzene sokuyordu.
Okulda pek bir şey olmadı.Yine her zamanki terörist laflarını duydum.Batıdaki insanlar ne kadar da önyargılıydı böyle?!Medyadan duydukları yarım yamalak, yalan yanlış haberlerle müslümanları yargılıyorlardı.
Bunları düşündükçe canım sıkılıyordu ama yapabileceğim bir şey yoktu örnek bir müslüman olmaktan başka. Bugün yetimhaneyi ziyarete gidecektim.Bu yüzden ödevi yapmaya vaktim olmayacaktı.Marshall'ın yanına gittim ve bugün ödev yapamayacağımızı söyledim.Cevabını beklemeden aceleyle çantamı hazırlayıp okuldan çıktım ve ilk önce,çocuklara yaptığım yemekleri almak için eve uğradım.Daha sonra adımlarımı hızlandırarak yetimhaneye vardım.
Çocuklar beni görünce hemen boynuma sarıldılar ve gülüştüler.Onların gülüşmesi,mutlu olması bütün stresimi üzerimden aldı.Onların mutlu olmasını seviyordum ve halime şükrediyordum.Ben de yetimdim.Ama en azından babamla geçirdiğim bir sürü vakit oldu.Annemle,büyükannem ve büyükbabamla beraberim.Bundan başka ne isterim?
Çocuklar yemeklerini yedikten sonra kısa bir hikaye anlatmaya karar verdim.
"Hadi bakalım hikaye zamanı çocuklar."dememle bütün çocuklar çevreme toplandı ve pür dikkat beni dinlemeye başladılar........
Bir zamanlar bir ülkede yaşayan iki adam varmış.
Bu iki adam, aynı günlerde bir yolculuğa çıkmışlar.
Hem eğlenmek, hem de ticaret yapmak istiyorlarmış.
Ama bu iki adamın birbirlerinden önemli bir farklılığı varmış.
Çünkü birisi varlıkların yaratıcısı ve sahibi olan Allah'a inanıyor, diğeri ise inanmıyormuş.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
Teen FictionHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...