Çadır

4.6K 264 1
                                    

Beyza'nın Ağzından

Gerçekten bu kızın sorunu neydi ? İnsanlar neden tanımadığı , zararını görmediği birinden nefret ederdi ki ? Helen'e aldırmayıp çadırımızı kurmaya koyulduk Lily ile. Hep yabancı dizi/filmlerde izlerdik böyle kamp tarzı şeyleri. Kendimi öyle filmlerden birinde hissediyordum. Mor rengi her zaman sevmişimdir. Çadırımızı kurmayı bitirdikten sonra biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Yorulmuştum ama bu fırsatı kaçıramazdım. Lily ,William'ın yanına gideceğini söyleyip çadırın fermuarını kapattı. Çadır ne çok büyük ne de çok küçüktü. Tam iki kişinin kalacağı bir şekilde tasarlamışlardı.

Ağaçların arasından geçerken bir kez daha şükrettim. O kadar güzel nimetler vardı ki bu dünyada. Daha sonra çevreyi inceledim. Tek bir çöp bile yok yerde. Her şey düzenli , tertipli , olması gerektiği gibi.. Bu duruma üzülüyordum aslında. Ankara'da böyle temiz ve çöpsüz bir piknik alanı veya sokak bulmanız bir mucizeydi adeta. Üzüldüğüm asıl şeyse gayrimüslimlerin müslüman gibi yaşayıp bizim yaşayamamamızdı. Bir müslüman temiz olmalıydı değil mi ? Bu sadece basit örneklerden biriydi. Biraz daha bilinçli olabilseydik keşke. Biraz daha nasıl bir müslüman olmamız gerektiğini sorgulasaydık keşke.

Aralık ayında olduğumuz için yerlerde kar vardı ancak kamp alanı , şehiriçinden daha sıcaktı. Yerde gördüğüm karların üstünden basa basa geçerek dolaşmaya devam ettim. Karın ezilme sesi çok hoşuma gidiyordu.

Biraz daha dolaşıp çevreme bakındıktan sonra 100m ileride Marshall'ı karların üstünde otururken gördüm. Eski haline göre daha huzurlu görünüyordu. Ben de karların üstüne oturdum ve Marshall'ı izlemeye koyuldum. Hayır ona bir şey hissettiğimden değildi onu izlemem. Sadece sessiz insanlar her zaman ilgimi çekmiştir. Çünkü en büyük fırtınalar , sessiz insanların içinde kopardı. Nereden mi biliyorum , benden bir yaş büyük olan abimden. Babam öldüğü zaman hüngür hüngür ağlamıştım. Bağırıp çağırmıştım. Belki de fırtınalarımın bir kısmını orada bağırarak hafifletmiştim. Ama Buğra öyle yapmamıştı. Aramızda bir yaş vardı ancak arkadaş gibiydik. O yüzden ona adıyla hitap ediyordum.

Babam öldüğünde ve ben bağırıp çağırdığım sırada , bir köşede sessizce gözlerinden yaş dökülen kişi , her şeyi içine atan kişi ben değil Buğra'ydı. Her zaman cana yakın bir insandı ancak duygularını nadiren belli ederdi. Evin tek erkeği o olmuştu artık. Bir keresinde hatırlıyorum da , ben yine ağlama krizi geçirirken yanıma gelmiş , bana sarılıp "Allah babamı çok seviyormuş Beyza , o yüzden bu kadar erken aldı yanına babamı. O yüzden üzülme tamam mı ? Eğer seni böyle görse emin ol çok üzülürdü. Hadi şimdi sil gözyaşlarını. Gezelim biraz." demiş ve moralimi düzeltmişti. Ama kim bilir onun içinde neler kopuyordu?

Yanımda bir yerlerde gürültü çıktığında yanıma oturmak üzere olan Marshall'ı yeni fark etmiştim. Yanaklarımda sıcaklık hissettiğim zaman ancak anlamıştım gözlerimden yaş aktığını. Hemen elimle yüzüme sildim. Eminim burnum ve dudaklarım kızarmıştır. Marshall yanıma oturdu oturalı sessizliğini koruyordu. Ama yine sessizliği bozan Marshall'ın sözleri oldu ."Hep böyle uzaklara dalar mısın ?" diye sordu bana. Anlamayan gözlerle baktığımda açıklamaya başladı. " Çevreyi gezerken bana bakıyordun. Ama sonra fark ettim ki uzaklara dalmışsın. Ben de yanına geldim." dedi gülümseyerek. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde biraz yüksek bir sesle " Bir daha yap !" dedim. Şaşırmış yüz ifadesini gördüğümde yine düşüncelerimi dışa vurduğumu fark ettim. " Pardon o kadar bağırmamak istemiştim. Bir daha gülsene ." dedim yine merakla . " Sen benimle mi flörtleşiyorsun ?" diye tek kaşını kaldırdığında hem utanmış hem de sinirlenmiştim. " Hayır , hayır öyle bir amacım veya çabam yok . Sadece gülerken sadece sağ dudağın yukarı doğru kıvrılıyor. Sol tarad öylece duruyor. " dedim ve yine çevreye bakmaya koyuldum. Ne kadar zamandır çevreyi inceliyordum bilmiyorum ama Marshall bana seslendiğinde en az 10 dakika geçmişti. " Beyza ?" dedi ona dönmemi bekleyerek. Ondan tarafa döndüğümde yine gülümsüyordu. Heyecanla " Bak gördün mü yine sola kıvıramıyorsun ." dedim. " 10 dakikadır deniyorum ama yapamadım." dedi ve yine denemeye başladı. Fotoğraf çekinirken dudağını ergence kıvırmaya çalışan ama kıvıramayan ergenlere benziyordu. Bu düşünce aklıma gelince gülmeye başladım ve nefessiz kalıncaya kadar güldüm. Nefes almayı becerebildiğim zaman Marshall ilk önce bana baktı. Sonra önüne döndü ve yine bir sessizlik oldu. Sessizliği bozansa yine Marshall oldu.

Hayat Şimdi BaşlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin