"Sanırım burada kilitli kaldık...!!!"
"Biraz daha zorlasak,belki açılır. Şansımızı deneyelim."dedi Beyza. İkisi birden kapıya asıldı ancak bir sonuç alamadılar. Telefonlarıyla birilerini aramayı denediler ama çekmiyordu. Kapıyı yumruklamaya başladılar ama kimse duymuyordu. Epey çabaladıktan sonra vazgeçip duvar kenarına çöktüler.
Beyza telefonunun ön kamerasını açtı ve Marshall kapıya bakarken "Gülümsee!!" diye seslendi ve fotoğraf çekti. Marshall'ın şaşkın ifadesinin aksine Beyza gülüyordu fotoğrafta.
" Bunu neden yaptın şimdi?" diye sordu Marshall."Bu saçma ama eğlenceli günü belgelemek için. İstersen silerim." dedi Beyza hayal kırıklığı içinde. Kendi samimiyetinden karşı taraftakinde göremeyince kalbi kırılmıştı.Sadece arkadaş olmaya çalışıyordu. İnsanlarla kötü olmayı sevmezdi. Belki de konuşmamalıydı Marshall'la.
" Hayır hayır,silme. Ben sadece şaşırdım. " dedi Marshall. Kızın bozulduğunu anlamıştı ve durumu düzeltmeye çalışıyordu. Konuyu değiştirmek için " Hmm. Ressam burada ne anlatmak istemiş? Bence pörtlek gözlü bir kızla şaşkın bir oğlanın bu lanet odada tıkılı kalmasını resmetmiş."Marshall gülerek. Beyza da tebessüm etmişti. Marshall kırgınlığını telafi ettiğine seviniyordu. "Çok fazla 'lanet ' kelimesini kullanıyorsun. Öyle değil mi? diye mırıldandı Beyza.
Marshall cevap vermemişti. Kafasını Beyza'ya çevirdi ve sadece baktı. Daha sonra kafasını karşıdaki duvara çevirdi. Gözlerini karşıya dikti sadece.Ne zaman bu kız üzülse içinde bir şeyler oluyordu sanki. Ne kadar kaba davranmak istese de davranamıyordu,ona karşı kaba olamıyordu ya da ona değersizmiş gibi davranamıyordu çünkü öyle değildi. Bu kıza içten içe saygı duyuyordu. Onunla konuşurken kelimelerini dikkatli seçmeye çalışıyordu çoğunlukla. Normalde her kızla rahat konuşabilir,en mahrem şeylerden bahsederken bile en küçük bir utanma hissetmezdi. Fark etti ki bu kızla konuşurken çekiniyordu. Normalde özgüven sahibi bir insandı. İnsanlarla rahatça iletişim kurabilirdi.Bu kızın farklı olduğunu düşünüyordu. İlk başlarda önyargıyla yaklaşmıştı ona. Onu aşırı dindar olarak görmüştü ilk başlarda . Hristiyanlarda aşırı dindar insanlar kendini tamamen ibadete adar ,unutur bu dünyayı,ilişiğini keser her şeyden. Hata yaptıkları zaman kendilerine türlü işkenceler yaparlardı. Marshall'a göre dünya hayatını bırakmak çok saçmaydı.Neye inandığını bilmiyordu ancak tek bir şeyden emindi. Eğer ölümden sonra bir hayat varsa ve bu bir sınavsa ,sınav dünyaydı. Dünyadaki yaptıklarımızdı bizi güzel yerlere götürecek olan.O yüzden aşırı dindar insanları hiçbir zaman sevmemişti. Sürekli kendilerini çok bilmiş görürler ve hiçbir kaynağa dayanmayan bilgiler uydurup dururlardı. Başkalarını sürekli eleştirip günahkar olduklarından bahsederlerdi.Cahil olduklarını düşünüyordu.
Beyza'yı da ilk geldiğinde onlardab sanmıştı.Ancak zamanla tanıdıkça öyle olmadığını fark etti.Kendine gizlice Beyza'yı izlerken buluyordu ara sıra. Sanki din ile dünyayı ayrı işlermiş gibi yapmıyordu da ikisini birleştiriyordu. Dünya hayatına yedirerek yaşıyordu dinini.
Gözlemlerine göre komik bir insandı. Kafa adamdı kısacası.Eğlenmesini biliyordu. Lily ile konuşurken aşırı eğlenceli,komik ve konuşkandı. Mantıklı konuşmaları vardı. Ancak yabancıların yanında aşırı sessizdi. Sanki insanları analiz ediyor gibiydi.
Marshall'ın bu düşüncelerini bölen Beyza'nın sesi oldu."Buradan nasıl çıkacağız?"dedi kapıya bakarak. " Elbette yokluğumuzu fark edeceklerdir. Ya da mutlaka bir görevli gelir. Umarım..." dedi Marshall umutsuz bir şekilde.
" Eğer mahsuru yoksa bir şey sorabilir miyim? " diye sormuştu. Beyza masum bir şekilde. Marshall kafasını sallayarak devam etmesini söyledi . Kendi hakkında soru sorulmasından nefret ederdi aslında. Ama izin vermişti. Acaba ne soracaktı? Ailesine ne olduğunu , belki de neden bu kadar soğuk, karamsar olduğunu?....
" O tişörtleri nereden alıyorsun?"Marshall bu soru karşısında afallamış ve boş boş Beyza'nın yüzüne bakıyordu." Aldığın yer gizli bir yer olsa gerek,öğrenilmesini istemiyorsun anlaşılan,baksana suratının haline."
" A...a ben şey sadece şey, böyle bir soru beklemiyordum. "dedi Marshall mahçup mahçup gülümseyerek. Dudağının sağ tarafı yukarı kıvrıldı gülerken. Dişlerinin beyazlığı ortaya çıkmıştı gülümseyince. Gözle görülür bir şekilde rahatlamıştı."Okulun yakınlarında tişört satan bir mağaza var. İstersen götürebilirim bir gün seni." 'İstersen seni götürürüm mü?' Ne saçmalıyorsun sen diye dşündü Marshall içinden.
" Baskılı tişörtler hep ilgimi çekmiştir ama çok saçma olanlar var. Senin tişörtlerin güzel. Bak bende de oasis yazan bir tişört var."diyerek tişörtünü gösterdi Beyza. "Tişörtlerde en çok siyah ve beyaz rengi çok güzel duruyor. Bu iki renk en asil renkler bence.Ben gene çok konuştum çenem düştü yine." dedi Beyza tebessüm ederek.
" Okulda pek rahat etmiyorsun değil mi?"diye sordu Marshall aniden. İçinden düşündüğü sözleri ne olduysa birden söyleyivermişti. Beyza derin bir nefes almıştı. Yüzü asılmıltı. Biraz duraksadıktan sonra devam etti.
" Kendimi baskı altında hissettiğim yerlerde konuşmayı pek sevmiyorum. Herkes geçerken bana bakıyor. Sessiz kalmayı tercih ediyorum o yüzden. Zaten çok konuşulacak bir konu da yok. Malum sen dahil çoğu kişi terörist deyince de insan çekiniyor konuşmaya."
Marshall bunu duyduktan sonra içini bir pişmanlık kapladı. neden bu kadar önyargılı olmuştu sanki?Bu kızın kendisine ne yaptığını bilmiyordu ama,o yanında bulunurken bike kendini iyi hissediyordu. Belki bencillik ediyordu ama onun da burada yalnız ve çaresiz olduğunu bilmek , Marshall'ı yalnız hissettirmiyordu. Bunları düşününce Beyza'nın yanında rahat etmesinin nedenini anlamıştı . En azından o böyle düşünüyordu.
Beyza sanki bir sır söylermiş gibi sessizce konuştu. " Bazen okuldakiler ben geçerken bakınca,kendimi soyu tükenmiş gibi hissediyorum." dedi. Marshall kıza baktı ve kısa bir kahkaha attı. " Güzel bir bakış açısı." dedi.
" Bana neden yardım ettin?" diye sordu Marshall. Dikiş meselesi aklına gelmişti. Neden çok tanımadığı birine , hem de başını belaya sokacak birine insan yardım eder ki? " Kim olsa yapardı. Ben sadece daha önce davrandım." dedi Beyza kısa keserek. Fazla irdelememeye karar verdi Marshall. Daha sonra havadan sudan bahsetmeye başladılar. Beyza neden tıp okumak istediğini,lisenin başındayken bile internetten ameliyatlar izlediğini, bu konuda çok istekli olduğunu anlattı.Marshall kendini anlatmayı sevmezdi ama kız ona güvenip kendi hayallerinden bahsetmişti. Kendi de üstünkörü anlatmaya başladı. Edebiyatla ilgileniyordu.Her zaman ünlü edebi eserleri okumayı, şiirler ve denemeler yazmayı severdi. Hatta kendi yazdığı bir kitabı vardı. Bahsedip bahsetmemekte kararsız kalsa da kitabından da bahsetti. Bu lanet okuldan ve yetimhaneden kurtulup edebiyat fakültesine gidecekti.
Beyza kitap yazdığına bile şaşırmaya fırsat bulamadan kapı gıcırtıları duydular. Sanırım birileri gelmişti. Hemen kapıya koşarak kapıyı yumruklamaya başladılar. Bilet alan kişiler odaya girmeye çalışıyor ama giremiyorlardı. En son kapıyı hep beraber ittirdiler ve kapı sonunda açıldı. Marshall" Burada adamakıllı bir görevli yok mu ?"diye bağırdı. Daha sonra Beyza'nın yanına geldi.Beyza her şey için teşekkür edip evine giden otobüse doğru yol aldı.Marshall'ınsa aklonda kalan bugüne dair tek şey, iki adet kocaman kahverengi,inci gibi gözlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
JugendliteraturHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...