Oğuzhan'ın ağzından
"Anne zaten geç kaldım okula. Allah'a emanet ol."diyerek evden çıktım. Evim okula 5 dakika yürüme mesafesinde olmasına rağmen ben hala geç kalıyordum ya okula , kendimi tebrik etmek lazımdı. Koştura koştura okula vardığımda son anda öğretmen içeri girmeden sınıfa girmeyi başarmıştım.
Bugünkü konumuz Leyla ile Mecnun'un aşkıydı. Ne büyük , ne efsanevi bir aşktı. Hoca anlatmaya başladı.
Leylâ ile Mecnun' un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır. Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli (Leylâ) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk hikayesini anlatılmaktadır.
Bu hikayenin konusu kısaca şöyledir: Leyla ve Kays(Mecnun'un asıl adı) ilkokul yıllarında birbirlerine aşık olmuşlardır. Kısa zamanda heryere yayılan bu aşkı duyan annesi Leyla'yı okuldan alır ve Kays'la görüşmesini yasaklar. Ayrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk arasında Mecnun diye anılmaya başlar. Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun'a birçok kişi Leyla'yı unutmasını söyler; ancak onun için kainat artık Leyla'dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmez. Hatta babası onu bu dertten kurtulmak üzere Allah'a yakarması için Kabe'ye götürür; ama o tam tersine derdinin artması için dua eder. Hem Leyla'nın hem Mecnun'un halleri gittikçe perişanlaşmaktadır. Başkasıyla nikahlandırılan Leyla, kocasından kendisini uzak tutmak için bir hikaye uydurur ve bir süre sonra adam ölür. Bu sırada Mecnun çöldedir ve aşkın bin bir tülü cefasıyla yoğrulmaktadır, bu sırada dünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir. Leyla'nın vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir. Birgün Leyla çölde onu bulur ama Mecnun onu tanımaz ve "Leyla benim içimdedir, sen kimsin?" der. Onun eriştiğimertebeyi anlayan Leyla gider ve bir süre sonra ölür. Onun ardından da Mecnun hayata veda eder, böylece ruhları hakiki kavuşmayı yaşar.
Bu hikayenin sonunda; seven ve sevilen bir olmuşlardır. Aşık kendini madde dünyasından tamamen soyutlamayı başarmış ve sevdiğine ulaşmıştır. Bu noktadan sonra seven ve sevilen diye iki farklı kişiden bahsetmekte yanlıştır; ruhlar ilahi visal(ilahi kavuşmaya)e ulaşmışlardır. Bu yüzden artık Mecnun sevdiğini kendinden dışarıda aramamaktadır, bu dünyayı onun yeri kabul etmemektedir.
Hoca bunları anlattıklan sonra dersi bitirdi ve dışarı çıktı. Beni etkileyen hem hocanın anlattıkları hem de yabancı bir ülkeden gelen çocuğun hocayı dinlerkenki konsantrasyonuydu. Bunu sırf dersi iyi dinleyip dersten geçmek için yaptığını sanmıyordum. Çünkü dinlerken hocanın her dediğini aklına kazıyor ve anlamaya çalışıyor gibiydi. Ben bunları düşünürken bizimkiler beni dürttü ve namaza geç kaldığımızı söyleyip hızlı hızlı yürümeye başladılar. Giderken gördüğüm tek şey Marshall'ın bize baktığıydı.
Namazımızı kıl payı yetiştirdikten sonra yine aceleyle sınıfa girdik. Bu sırada yine Emre Marshall'ın peşinden ayrılmıyordu. Bu çocuk gördüğü herkese yapışmayı ne zaman bırakacaktı. Nedense Marshall'a konuşmak istiyordum. Allah kalbimi ona ısındırdı mı bilmem ama sanki onunla konuşmam gerekmiş gibi hissediyordum. Emre bağıra bağıra ne haltlar yediğini anlatırken Marshall'ın da biraz sıkılmış olduğunu fark ettim. Bu sırada Emre bana döndü ve onlara baktığımı gördü. "Ne bakıyorsun öyle ?"dedi ve önüne döndü. " Dindar kesim, boşver sen onları. Onlar cahilin tekidirler."demeyi de tabi ki unutmadı. İçip içip kusmak ,sigaranın zararları bilinmesine ve bangır bangır bağırılmasına rağmen sırf havalı olduğu için içilmesi değil de , yaratıcına ibadet etmeye çalışmak ve onun memnuniyetini kazanmak cahillik sayılıyordu ya , şaşırıyordum doğrusu. Yerime oturdum ve hocanın gelmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
Ficção AdolescenteHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...