Başörtü

5.8K 380 19
                                    

"Aman tanrım sen ciddi misin? İntihar etmeye mi kalkıştın?"diye sordum şaşırarak. Sessizce başını salladı. "Eğer anlatmak istemezsen seni anlarım ama merak ediyorum neden böyle bir şey yaptın ve geri kendini nasıl toparladın?" diye sordum.

Önce biraz kararsız kalsa da,anlatmaya başladı Beyza.

"O sıralar babamı kaybetmiştim Lily. Hayatın artık benim için anlamı kalmamıştı,her daim acı çekiyordum. Bu acıdan kurtulmak istediğim için bir gün evde yalnızken elime jilet aldım ve gözlerimi kapadım. Küvetin içine oturdum ve babamı düşündüm. Bileğimi kesmeden önceki son sözlerim de 'kızın yanına geliyor baba,seni yalnız bırakmayacak' oldu. Uyandığımda hastane yatağındaydım. Ellerimde sargılar vardı ve serum takmışlardı.Annem,büyükanne ve büyükbabam başımda uyuyakalmışlardı. Annem bulmuş beni, küvette hareketsiz bir şekilde yatarken . Sonra olaylar gelişti. Psikologla konuştum ama hiçbir işe yaramıyordu. Yanımda yatan bir kız vardı. Adı Sena'ydı. Bana neyimin olduğunu sorduğunda ona her şeyi anlatmıştım. O da bana gizli bir formulünün olduğunu söyledi ve beni İslam'a yönlendirdi. Beni kurtaran da maneviyatım oldu."

"Peki ama sen zaten müslüman değil miydin? O zaman nasıl seni yeniden İslam'a yönlendirir ki?"diye sordum. Çünkü zaten bir işin içinde olan bir insanı nasıl o işin içine sürükleyebilirsin ki?

"Evet ben müslümandım ama o sıralar sadece kağıtta müslümandım. İbadetlerimi,farz olan görevleri yerine getirmezdim. Kapalı insanları,yani benim gibi başörtü takan insanları hep gerici,cahil olarak görürdüm. Dinin kadınların özgürlüklerini kısıtladığını düşünürdüm. Sena sayesinde bütün önyargılarımdan kurtuldum. Kendi dinimi ayrıntılı bir şekilde araştırmaya,öğrenmeye başladım. Manevi duyguların eksik olunca, Allah'tan uzak,yani sizin deyişinizle Tanrı'dan uzak olmanın ne kadar zor bir şey olduğunu öğrendim. İnsan yaratıcısından nasıl uzak durabilirdi ki? Böyle böyle kendimi hızla toparladım,kapandım. Sonra da buralara geldim."dedi buruk bir mutlulukla.

Beyza'yı seviyordum. Çünkü o benim gözümde harika bir insandı. Müslüman olması ya da Türk olması benim için fark etmiyordu -ki bizim ülkemizde ne müslümanlar ne de Türkler sevilir- Diğer kızlarla konuşamadığım her şeyi Beyza'yla konuşuyordum. Okulumuzdaki kızların konuşmalarına istesem de katılamıyordum. Her daim kimin altına girdiklerinden bahsediyorlar,bir sonraki gecenin avını tespit ediyorlar ve bakirelerle dalga geçiyorlardı. Ben bunlarla ne konuşabilirim ki?

Ama Beyza öyle değildi. O farklıydı. Onunla konuşan her insan huzur buluyordu. Okuldaki en azgın erkekler bile onunla konuşurken saygılı ve mesafeli davranıyorlardı. Konuşmaları her zaman olgundu, çok boş konuşmazdı,öğretmenlerin çoğu onu severdi. Çok paylaşımcıydı. Elinde iki tane varsa birini mutlaka sana verirdi. Dertlerini çok fazla paylaşmaz ve canımızı sıkacağını düşünürdü,sadece gördüğüm kadarıyla Tanrı'ya dua ederdi. Bunların hepsinin İslam sayesinde olduğunu ve daha pek çok kusurunun olduğunu söylerdi bana. Bir din nasıl bir insanı bu kadar değiştirebilirdi ki?

"İslam nasıl bir din Beyza?"diye sordum merakla.

"

İslamiyet, barış ve selamet dinidir. Toplum hayatının sükunetini esas alır. İnsanları sevgi ve muhabbetle kucaklar, mazlumu gözetir, fakire, kimsesize, yoksula, yetime sahip çıkar, adaleti emreder. İnsanlara şefkat ve merhametle yaklaşır. İnsanların hayatı, malı ve ırzı hürmete değer ve dokunulmazdır. İnsanlara değer veren, hele ki kadınların çok özel bir yerinin olduğu bir dindir."dedi.

"O zaman neden özgür değilsiniz? Yani sen şey.... Neden istediğin gibi dolaşamıyorsun da başını ya da her yerini örtüyorsun?" diye sordum. "Lütfen beni yanlış anlama Beyza sadece merak ettiğim için soruyorum. Aşağılama ya da başka bir amacım yok.

"Öyle olmadığını biliyorum. Soruna gelince. Aslında bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bir yerden başlamam lazım. Öncelikle bu bize Allah'ın emridir. O'nun emrine kim karşı gelebilir? İnsanlar bunun özgürlüğümüzü kısıtladığını düşünüyor. Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz,siz gericisiniz diyorlar ama yanılıyorlar. Ben emin ol bu başörtüyü takarak özgür oldum. Örneğin okulda tabiri caizse azmış erkeklerin bakışları altında göz hapsine tutulmadan istediğim gibi dolaşabiliyorum. Rahatsız bakışları,çıplak bedenimde dolaşamıyor. Ama bize 'siz özgür değilsiniz'diyenler,onların göz hapsine maruz kalıyorlar. Her kadının bedeni birer hazinedir. O hazineyi açık bir yere koyarsan eğer;gelen geçen içindeki altınları,zümrütleri bir bir alır ve eskirsin, bir değerin kalmaz ve artık sadece değersiz bir kutu olursun. Herkesin başvurabileceği,ihtiyacı olduğunda altını,zümrütü alıp kaçabileceği bir şeye dönüşürsün. Ama kapalı kutular,sandıklar her zaman değerlidir. En azından ben böyle düşünüyorum. Ülkemde başörtü konusu sık sık tartışma haline gelir. Kimseyi de eleştirmiyorum biliyorsun. Açıksa açıktır o onun tercihi,sadece benim özgürlüğümü kısıtlıyorlar. Kendilerine özgürlük istiyorlar,bize gelince gerici diyorlar sadece bunu anlamıyorum. Ay ben yine çok konuşup başını şişirdim. Özür dilerim."dedi mahçup mahçup gülümseyerek.

Birkaç saat sonra uyumaya gittik. Kaldığım oda çok güzeldi. Duvarlarında bilmediğim dilde küçük kağıtlara tutturulmuş yazılar yazıyordu. Duvarlar turkuazdı. Çok güzel resim tablolarının olduğu geniş bir odaydı burası. Uyumaya hazırlandım. Dişlerimi fırçalayıp sünger bob lu pijamalarımı giyiyip yatağa uzandım. Hala Beyza'nın hazine benzetmesini düşünüyordum tavana bakarak. Gerçekten mantıklıydı. Ben bu başörtünün onların özgürlüklerini kısıtladığını düşünürken, Beyza bu olaya çok farklı bakış açısıyla yaklaşmıştı ve örneklemesiyle güzel bir şekilde bana anlatmıştı. Belki de bu dini biraz araştırmalıydım. Bunları düşüne düşüne uykuya dalmışım.

Hayat Şimdi BaşlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin