Mavi çadırdan büyük bir çığlık kopunca herkes mavi çadırın etrafına toplandı. Helen çadırdan dışarı çıktığında her tarafı pislikle kaplıydı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
" Seni gerizekalı , senin yüzünden ne hale geldim !!!" diye bağırdı çadırdan eli yüzü , kısacası her tarafı domuz pisliğiyle kaplanmış olan Helen. Çadıra kamerasını almak ve kamerayla Beyza'nın küçük düşmesini kayda almak için girdiğinde , daha ne olduğunu anlayamadan bir kova domuz pisliği Helen'in başından aşağı döküldü. Bütün çadır ve Helen'in bütün vücudu bu pislikle kaplanmıştı.
" Çabuk buraya gel aptal ve bana temizlenmemde bana yardım et!" dedi Helen sinirli bir şekilde Jones'a. Jones daha hiçbir şey anlayamadan gerçekleşmişti bütün bu olanlar. Ama neredeyse emindi doğru çadıra koyduğuna. Öğretmen Robert duruma müdahale etti ve derhal Helen'le Jones'un yanına gelmesini söyledi. Helen'in temizlenmesine yardım etmeleri için iki kızı çağırdıktan sonra Jones'a " Sen benimle geliyorsun genç adam." dedi ve Jones ile birlikte kendi çadırına doğru yol aldı.
Helen üstündekileri temizlerken hala söylenmeye devam ediyordu. " Gerizekalı herif. Mor çadıra koy dememe rağmen gelmiş özellikle yapmış gibi benim çadırıma koymuş. Aman Tanrım herkes de bizi izledi. Of." dedi sitemkar ve ağlamaklı bir sesle. Yanındaki iki kız ise Helen'i sakinleştirmeye çalışıyordu. " Marshall'ın bana olan bakışlarını gördünüz mü peki ? Ah Tanrım nasıl geldi başıma bunlar benim ? Ama ben o gerizekalı Jones'a da , aptal terörist şu kıza da yapacağımı bilirim." dedi Helen.
" Dersini almadın mı hala Helen ? Bırak o kızı boşver. Hem ne yaptı ki sana ?" dedi kızlardan biri. " Sen ne saçlamıyorsun aptal ? Yoksa bana karşı mı geliyorsun?! " dedi tehditkar bir ses tonuyla Helen
" Ha-hayır sa-sadece senin istediğin Marshall ile birlikte olmak değil mi ? Bence o kızı bırakıp Marshall'a odaklanmalısın. " dedi kız biraz korkarak. Aslında düşünceleri böyle değildi. Ancak lafı kıvırmayı iyi başarmıştı. Helen biraz düşündü ve cevap verdi. " Aferin. İşte böyle ol. Sözümden çıkmazsanız size bir şey olmaz. " dedi ve temizlenmeye devam etti.
Robert , Jones'a her şeyi itiraf ettirmişti. Dikkatli bir öğretmen olduğu için gezi sırasında Jones'un ortalarda görünmediğini fark etmişti. " Genç adam , okula dönünce disiplin cezasına hazır ol. " dedi öğretmen. Jones daha fazla dayanamadı ve biraz yüksek sesle konuşmaya başladı. " Hocam sizin o teröriste yaptığınız ayrıcalık olmuyor mu biraz ? Hem eğer böyle bir şeyi haketmeseydi asla yapmazdım. Lütfen bir teröristi koruduğunuzu söylemeyin bana. " dedi. Son cümlesini alaylı bir şekilde söylemişti. Hoca sinirlenmeyr başlıyordu. " Sen ne dediğinin farkında mısın ? Birincisi karşında bie öğretmen var , saygını takın. İkincisi o kızın size ne gibi bir zararı oldu da böyle davranıyorsunuz ? Onun cezasını kesmek size mi düştü ? Öyle bir şey olsa biz gerekeni zaten yaparız. Şimdi kaybol gözümün önünden. " Jones sinirle çadırdan çıkarken Robert ekledi. " Cezan 3 saat daha uzatıldı. "
Helen'e temizlenmesi için yardım eden ve Helen'le biraz zıtlaşan kız koşa koşa kamp alanına döndü ve gözleri Beyza'yı aradı. Bulduğu anda hemen onun yanına doğru ilerledi.
"Seninle bir şey konuşmalıyız yeni kız." dedi telaşlı bir şekilde. Bir taraftan Helen'in gelip gelmediğini kontrol ediyordu çevresine bakarak. Lily araya girdi. "Hop hop hop hop hop ! Konuşabilirsin diye bir şeyi kim söyledi sana ?" dedi kaba bir şekilde. Beyza , Lily'nin bu halini görünce gülümsedi ve Lily'yi sakinleştirmeye çalıştı. "Tamam Lil bırak ne konuşacaksa konuşsun. " dedi kıza bakarak. " Şey , burada olmaz başka bir yerde konuşsak olur mu ?" dedi kız tereddütle. Beyza kafasını tamam anlamında salladı ve biraz daha kuytu bir köşeye gittiler. Lily'nin gözleri hala kızın üstündeydi .
Kuytu bir köşeye gittiklerinde kız konuşmaya başladı. " Ben sadece kendine dikkat etmen gerektiğini söylemek için buradayım. Helen ve Jones senin peşini bırakmayacaklardır. Bugün Helen'in kafasına dökülen kovadaki pislil aslında senin üstünde olmalıydı. Böyle planlıyorlardı ancak Jones çadırları kaçırdı. Gerçekten Tanrı seni korumuş. Neyse sadece bunu söylemek istemiştim. Dikkatli ol ve ayrıca Marshall'dan uzak dur. " dedi kız. Tam gidecekken Beyza kızı kolundan tuttu . " Orada dur bir dakika ! Benim de sana bazı soracaklarım var. Birincisi neden sana inanayım ki ? Onların tarafındayken şimdi gelmiş onları bana ispiyonluyorsun. İkincisi neden Marshall'dan uzak duracakmışım , sonuçta o benim arkadaşım. " Beyza son cümleyi dediğine kendi de inanamadı. Az önce arkadaşım mı demişti ?!
" İster inan ister inanma. Ben sadece haksızlığa göz yumamam bunları sana bu yüzden söyledim. Helen Marshall ile yatana kadar onun peşini bırakmaz. Yanındaki kızları da affetmez. " dedi ve kimseye görünmemeye çalışarak çadırına döndü.
" Hey Yarabbim ne dengesizlerle uğraşıyorum ! Bunların hiç mi işi gücü yok Allah'ım." dedi Beyza bıkkın bir şekilde ve çadırına döndü.
Kampın ilk günü olaylı geçmişti ancak eğlenceli bir kamptı. Öğrenciler otobüse binerken Beyza Robert'in yanına gitti ve " Hocam , ben teşekkür ederim. Çok eğlenceli ve güzel bir kamptı. Çok eğlendim." dedi ve Robert'a gülümsedi. Robert biraz şaşırmıştı çünkü öğretmenlik hayatı boyunca hiçbir öğrencisi teşekkür etmemişti özel olarak . Bunu duyduğuna mutlu oldu ve duygulandı.
" Beyza lütfeeeeeen sadece iki dakika ! " dedi Lily ağlamaklı bir sesle. " HAYIR LİLY." dedi Beyza kesin bir dille. Lily'nin yüzüne baktığında yavru köpek bakışlarıyla karşılaştı. Hiç istemese de "Tamam." demek zorunda kaldı. Lily mutsuz ruh halinden çıkmış ve sevinçli bir hal almıştı. "Sadece defterle ilgili bir şey söyleyecek mi diye ağzından laf almaya çalışacağım. " dedi. Beyza'ya sarıldıktan sonra William'ın yanına geçti ve Marshall'ı Beyza'nın yanına gönderdi. " Bu kadar yakın olmamalıyım. " diye düşündü Beyza. Ama anlamadığı bir şekilde Marshall ile arkadaş olmak -tabi arkadaş olmal denirse - , onunla konuşmak hoşuna gidiyordu.
"Yine ben . " dedi Marshall normal bir şekilde.
Yarım saat kadar sessizce oturup birbirleriyle hiç konuşmadılar. Beyza'nın canı sıkıldı ve gözünü otobüste gezdirdi. Genelde herkes kız erkek biçiminde oturmuş , bazı kızlar erkeklerin omzuna yatmıştı. Gözü kendisine bakan Helen'e takılmıştı. Bir Marshall'a bir kendisine bakıyordu. Beyza önüne döndü , bu aptallarla uğraşmak istemiyordu.
"Ona aldırma. " dedi Marshall gözleri kapalı bir şekilde. "Aldırdığım yok." dedi Beyza da karşılık vererek. "Sadece boş insanlar. Tek dertleri 'uu orada bir erkek var hadi hemen üstlerine atlayalım.'" Beyza söylediği şeyin farkına varınca bir an gözlerini büyüterek baktı. " Yani b-ben ş-şey yani öyle demek..." Marshall kahkaha attığında Beyza da şaşkınlıkla Marshall'a baktı.
" Bunu söylemeye cesaret eden belki de ilk kişisin. Bak o öndeki kız , Helen. Onun okulda yatmadığı insan kalmadı , ben dışında. O yüzden sürekli bu tarafa bakıyor. Onu istememem gururuna dokunuyor ve her saniye bunu düşündükçe çıldırıyor. Ve bu benim hoşuma gidiyor." dedi Marshall sinsice gülerek. Halinden memnunmuş gibi gözüküyordu. " Neden peki ?" diye sordu Beyza. " Neden onunla yatmadın ?" Hayır hayır hayır aklındaki bu değildi. Neden böyle bir soru sormuştu ki. Utancından yüzü kızarmıştı ve cam tarafına doğru döndü. " Şey sormadım say. " dedi ve gözlerini kapattı. Kulaklığını taktı ve müzik dinlemeye koyuldu.
Marshall Beyza'nın duymayacağından emin olduktan sonra konuşmaya başladı. " Böyle bir soru sorarken bile utanıyorsun. Tuhaf." dedi ve gülümsedi. Dudağı yine sağa doğru kıvrılmıştı. Gözlerini kapatarak ve kendini müziğin ahenkli sesine bırakarak uyuyakaldı.
Arkadaşlar biraz kısa bir bölüm oldu kusura bakmayın . Yazdığım yazıyla ilgili çok güzel yorumlar aldım hepinize teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum sağlıcakla kalın :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
Novela JuvenilHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...