Beyza uyandığında gözlerini ovuşturdu ve yüzünü yıkamak için lavaboya gitti. Yine sabah namazından sonra çok fazla uyumuştu ve biraz uyuşmuştu. Aynaya baktığında gözlerinin şişmiş olduğunu gördü ve soğuk havaya rağmen yüzünü ayılmak için soğuk suyla yıkadı. Lavabodan çıkıp kahvaltıya oturduğunda Lily de kahvaltı masasına oturmuştu. Arkadaşının moralinin bozuk olduğunu biliyordu ve onu yalnız bırakmak istemiyordu. Kahvaltılarını güzelce yaptıktan sonra ikisi de okul için hazırlandı ve birlikte yola çıktılar.
Beyza otobüse bindi ve cam kenarına oturup kulaklıklarını taktı. Şu sıralar her hareketinde Marshall'ı hatırlıyordu. Onu seviyor muydu sevmiyor muydu bilmiyordu ancak tek bildiği şey onu ve sohbetlerini özlemesiydi. Dün yaşadığı iftira ve olaylar Beyza'yı çok üzmüştü ve üzüntüsünün üstüne bir de bu özlem eklenmişti. Kulaklığını çıkarırken aklına kampa gittikleri zaman gelmişti. Marshall ile birlikte müzik dinlediklerini ve daha birçok şeyi hatırlamıştı. Anlamıyordu. Neden o anlarda bu kadar etkilenmezken o anda bunları düşünmezken şimdi etkileniyordu ve düşünüyordu ? Şimdi ne değişmişti ki ? Beyza bunu bilmiyordu ancak çok şey değişmişti. Öncelikle ağzını bıçak açmayan Marshall buraya geldiğinden beri daha çok konuşmaya başlamıştı. En azından Beyza'yla daha çok konuşuyordu. Diğer insanlara karşı hala kapalı ve soğuktu. İkincisi edebiyat faküktesinde okuduğundan dolayı her konuşmasında edebi bir hava vardı ve Beyza'yı etkileyen şeyler arasında bu da vardı. Dış görünüşten ziyade karaktere önem veren Beyza için, bunlardan etkilenmesi gayet doğaldı. Beyza otobüsten indi ve okula doğru yürümeye başladı. Okulun içine girdiğinde herkesin ona dik dik ve kınayarak baktığını gördü. Kulaklığını çıkardı ve anlamaz gözlerle insanlara baktı ve sınıfa girdi. Sınıfa girdiğinde olayın ne olduğunu anlaması uzun sürmemişti. İki kız arkada dedikodu yapıyordu ve özellikle bağırarak Beyza'dan bahsediyordu. " Levent'i sevdiğini söyleyen kız değil mi şu ? Hani en iyi arkadaşının sevgilisine göz diken kız vardı ya işte o."dedi sesi cırtlak olan kız. "Aynen şekerim. Bir de kapalı olacak valla. Gerçekten bizim kalbimiz bununkinden temiz."dedi diğeri de. Beyza tam cevap verecekti ki sinirden gözleri doldu. Rabia bunu ona nasıl yapardı ? Hem ayrıca cevap vermek için döndüğünde ağladığını görürlerse iftiranın gerçek olduğunu sanabilirlerdi. O yüzden duruşunu dikleştirdi ve sustu Beyza. Hz. Meryem'in de iftiraya uğradığını ve sessiz kaldığını hatırladı. En iyisi susmaktı böyle cahillerin karşısında. Çünkü susmak demek , en iyi cevabı Allah’tan beklemek demekti. Gözyaşlarını sildi ve kendiyle savaş vermeye başladı. Rabia'ya karşı kin beslememek için elinden geleni yapıyordu. Eğer direnmezse şeytana uyacak ve içinde Rabia'ya karşı bir nefret oluşacaktı. Arkadaş kalmayacaklarını biliyordu ama en azından eğer özür dilerse onu affetmek istiyordu. "Neden bu kadar affedici , bu kızın gururu yok mu ?"diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Beyza da öyle düşünüyordu bu affetme konusunda. Ama Peygamberimizin hayatında öyle bir yeri örnek almıştı ki,affedici olmasının nedeni oydu. Peygamberimizin amcasını vahşice öldüren Hz. Vahşi'yi bile affetmişti Peygamber Efendimiz. Soruyorum size hangimiz bir yakınımızı öldüren birini , hem de çok sevdiğimiz birinin öldürülmesini kaldırabilir? Hangimiz katili affedebilir ? İşte Beyza bu affediciliği örnek alıyor ve bunu hayatında uygulamaya çalışıyordu. Rabia'yla bir daha konuşmayacak olsa bile en azından onu affedip vicdanını rahatlatmak istiyordu. Allah affediciydi ve affetmeyi severdi. Affedeni de severdi. Bu yüzden Beyza Allah’tan af diliyor ve Rabia'yı affetmek için çabalıyordu.
Birkaç derse girdikten sonra ruhu daralan Beyza okuldan erken çıktı ve yavaş yavaş yürümeye başladı. Yürürkense sadece etrafı boş gözlerle izliyordu. Boş gözlerle izliyordu ama içinde ne üzüntüler yaşıyordu? Hem iftiraya uğraması hem de sürekli Marshall'ı düşünmesi kendinden bıkmasına neden olmuştu. Düşünecek daha önemli şeyleri varken neden bunları düşünüyordu ki ? Yine bir düşünce labirentinin içine girerek sessiz sakin otobüse bindi. Arkasına yaslandı ve bunları düşünmemek için çevresinde olanları izlemeye başladı. Dışarıda bir sürü çöpleşmiş bina ve daha bir sürü ruh bunaltıcı şey vardı. Sıkıntıyla iç çekti ve otobüsteki insanları izlemeye başladı. Kimisi küçük çocuğunu boşu boşuna "dur" yazısına bastığı için azarlıyor , kimi yaşlı kadınlar oturmuş yandaki komşu Ayşe Teyze'nın dedikodusunu yapıyor, kimi gençler de Beyza gibi dışarı bakarak müzik dinliyordu. Beyza bunlardan bunaldığını hissetti. Hayat her daim aynı , her daim rutin ve kötülüklerle doluydu. Beyza'nın içini bir hüzün kapladı. Kendini bu dünyada çaresiz ve yalnız hissediyordu. Okulda iyi anlaştığı bir arkadaşının olmasını çok isterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Şimdi Başlıyor
Novela JuvenilHayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirecek olan anlar. Bir bakarsınız ki hayatınız kökten değişmiş. Belki bir insan, belki de bir olay aracıl...