" İyi ki doğdun Çisem, iyi ki doğdun Çisem. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki varsın Çisem..."
Neşeyle doğum günü şarkısı söyleyen iş arkadaşlarıma baktım. Kısa zamanda çok güzel arkadaşlar edinmiştim, hepsinin yeri ayrıydı benim için.
" Hadi! Dilek dile ve mumları üfle Çisem. Pasta yemek istiyorum!" Heyecanla ellerini birbirine çırpan Anıl'a baktım. Anıl bizim grubun oburuydu.
İçimden sevdiklerimle mutlu olmayı dileyip mumları üfledim.
" Ne gerek vardı bu kadar şeye. Çok teşekkür ederim. " dedim hepsine teker teker sarılırken. Hediyeleri de açtıktan sonra pastalarımızı yedik. Lavaboya gitmek için sandalyemden kalktım.
Lavaboya girdiğimde çabucak işimi halledip oradan çıktım. İçimden bir ses takip edildiğimi söylüyordu.Bizimkilerin yanına gitmek için aceleyle yürüyordum. Arkamdan birinin geldiğini hissettiğimde koşar adım masaya ilerledim.
" Gençler, artık kalkalım mı? Kim beni eve bırakacak?" Böyle de açık sözlüydüm işte.Caner gülerek yanıma geldi. O da bizim barodan bir avukattı. Pek samimi değildim onunla.
" Ben bırakırım zaten geç oldu. Bu saatte tek başına gidemezsin. " Çantamı ve hediye paketlerinin olduğu kutuyu alıp Caner'in peşinden çıkışa ilerledim.
Arabaya bindiğimizde bizim arkamızdaki arabayı farkettim.
" Caner, iyi bir sürücü müsün? " Gülümsedi.
" Bundan şüphen mi var? " Arkaya baktım. Araba hâlâ oradaydı.
" Arkamızdaki arabayı atlat. Takip ediliyorum. " Bunu söylerken gayet sakindim. Çünkü bu karşılaşabileceğim bir durumdu. Avukat olduğum için beni sevmeyen insanlar vardı. Başarılı bir avukattım ben övünmek gibi olmasın da.
***
Caner iyi bir sürücüydü. Arabayı atlatmıştık. Beni oturduğum sitenin önüne kadar bırakmıştı.
" Teşekkür ederim. Hem arabayı atlattığın için hem de eve bıraktığın için. " Hediye kutumu arka koltuktan alıp kapıyı kapattım.
" Rica ederim, iyi geceler. Kendine dikkat et."
Eve girdiğimde bizimkiler hâlâ uyumamıştı. Çınar koşarak yanıma geldi.
" Hediyelerine birlikte bakalım mı? " Çok yorgundum ama Çınar'ı kırmak istemiyordum. Kafa salladım. Çınar benim abimin oğluydu. On yaşında olmasına rağmen çok zeki bir çocuktu.
Üzerimi değiştirip salona gittim. Çınar çoktan hediyeleri etrafa saçmıştı. Hepsi de çok güzel şeyler almıştı. Caner'in hediyesi bir duvar saatiydi. Gidip odama astım. Diğer hediyeleri de kaldırıp bilgisayarımın başına geçtim.
" Seni o deliğe tıkacağım Aras. Her seferinde paçayı kurtarıyorsun ama bu sefer kazanan sen olmayacaksın."
Aras denen herif babasıyla silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapıyordu. Küçücük çocuklara uyuşturucu sattırıyorlardı. Yaklaşık üç aydır onlar hakkında araştırma yapıyordum. Onları tutuklatacak bilgiler edinmiştim. Müvekkilimin oğlu onların batağına saplanmıştı. Çocuk daha on altı yaşındaydı, uyuşturucu sattırıyorlardı. Bırakmak istediğinde izin vermemişlerdi. O da son çare polise başvurmuştu. O çocuk için, diğer çocuklar için yapmalıydım.Bugün beni takip eden kişi onlardan biriydi. Beni ortadan kaldırmak istiyorlardı. Dosyanın kopyasını annemin odasında saklıyordum.
Çınar odaya girdiğinde bilgisayarı kapatmış yatıyordum.
" Senin için endişeleniyorum hala."
" Sen bunları düşünme. Ben işimi yapıyorum sadece. " Yanıma kıvrılıp yattı. Ona sarılarak uyumaya çalıştım.
***
Sabah uyandığımda Çınar bilgisayarda oyun oynuyordu. Güçlükle yataktan kalktım.
" Günaydın uykucu." dedi keyifli sesiyle. Güldüm ve odamdaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kıyafet dolabımın başına geçip kıyafet seçmeye başladım.Telefon çaldığında kahvaltı etmiş ortalığı toparlıyordum. Bugün izin günüm olduğu için annem Çınar'ı bana bırakmış alışverişe gitmişti.
" Alo, Çisem Hanım. Ben güvenlikten arıyorum. Silahlı kişiler sizi sordu. Hemen evden çık--" Lafı yarıda kesilmişti.Silah sesi duyduğumda ağzım açık kalmıştı. Çınar korkuyla yanıma geldiğinde ona sarıldım.
" Korkma bitanem. Bak, beni almaya geliyorlar sana bişey yapmazlar korkma. Sadece beni dinle. Babaannenin odasında döşemenin altında dosyalar var. Bana bir şey olursa onu polise götürün."
" Senin için korkuyorum." Çınar'a sarıldım. Kapı çalmaya başladığında Çınar'ı arkama alıp kapıyı açtım.
İki tane iri yarı adam bana silah doğrultmuştu. Arkalarından gelen adamı gördüğümde ondan nefret ettiğimi farkettim. Çınar'ı farketmişti. Bana doğru geldiğinde elimle dur işareti yaptım.
" Çocuğa dokunmak yok. "
" Odaya girin, dosyayı alın!" Adamlar kendi evleriymiş gibi odama girip masanın üzerine koyduğum dosyayı alıp geldi.
" Vedalaş onunla. " Mavi gözleri çok tehlikeli bakıyordu.
Çınar'a sarıldım sıkıca." Sakın ağlama. Korkma tamam mı? " Kafa salladı.
Aras kolumdan tutup beni asansöre bindirdi. Güvenlik kulübesine ulaştığımızda güvenliği kolundan vurduğunu farkettim. Arabaya bindiğimizde korktuğumu hissetmiştim.
" Korktun mu avukat? Bir kaç güne ölmüş olacaksın son günlerini iyi geçir. " dedi alayla. Güçlükle yutkundum.
" Ben sana ne yaptım? Sadece adaleti sağlamaya çalışıyorum."
O sırada araba durdu. Kapı açıldığında arabaya tanıdık bir yüz bindi.Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki, korkuyla fısıldadım.
" Caner!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...