O günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmamıştı. Aradan neredeyse iki ay geçmişti ama Simla hâlâ hayatımızın içindeydi. Sürekli gelip Kuzey'i benden izinsiz kucağına alıp bahçeye çıkarıyor, yemek yediriyor bazen de evine götürüyordu. Bunu istemiyordum. Çünkü o kadına güvenmiyordum. Bunu Aras'a söylüyordum ama anlamıyordu aksine Simla'yı kıskanıyorsun diyordu.
Sabah erkenden uyanıp Kuzey'in odasına girdim. Oğlum mışıl mışıl uyuyordu. Aras'ın kopyasıydı resmen burnu, gözleri, dudakları.. Uyandığını görünce hemen beşiğe yaklaşıp minik ellerini tuttum.
" Günaydın oğlum. Benim meleğim acıkmış mı? " Kıkırdayarak bana baktı. Mutlu olduğu zamanlar hep güler, kahkaha atardı. 5,5 aylık olmuştu çoktan. Kucağıma alıp koltuğa oturdum. Her sabah onu emziriyor, aradan 2 saat geçince de ek gıda olarak kendi yaptığım meyveli püreden yediriyordum. Kuzey doyduğunu belli etmek için kendini geri çekti. Böyleydi işte. Karnı doyunca beni unutuyordu hemen.
**
Kuzey'i giydirdikten sonra kendimde hazırlandım daha sonra da oğlumla beraber aşağı indik. Saat daha 9 du herkes uyuduğu için kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Kuzey'i mama sandalyesine oturtup kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Kuzey de bana gülücükler atıp duruyordu.Zil çaldığında masayı çoktan hazırlamıştım. Herkes uyanmış yerlerine bile oturmuştu. Deren gidip kapıyı açtı. Döndüğünde yanında Simla vardı.
" Geç kalmadım değil mi? Çok acıkmışım." Aras'ın yanına oturup servis tabağına yiyecekleri doldurmaya başladı. Deren ve Bilge de şaşkınlıkla bana bakıyordu. Aras'ın bakışları beni buldu. 'Ya sabır' çekip Kuzey'in yanındaki sandalyeye oturdum.
" Aras dün kahvaltıya davet etmişti. Umarım rahatsız etmedim. "
Bakışlarım tekrar Aras'ı buldu. Bir şey demeden yemeğimi yedim. Bundan sonra bir şey demeyecektim bu kadınla ilgili. Kahvaltıdan sonra Deren ve Bilge mutfağı toparlarken ben de Kuzey'in meyve püresini hazırlıyordum.
" Yenge, bu kadını hiç sevmedim. Bir şey var bu kadında." Sonuna kadar katılıyordum Bilge'ye.
**
Caner'in dayısı polisti. Ondan rica etmiştik Simla'yı araştırsın diye. Caner'i arayıp beni alıp gelmesini istemiş. Şimdi onun yanına gidiyorduk. Geldiğimiz yer bir çay bahçesiydi. Caner 30-35 yaşlarında bir adamın yanına doğru yöneldi. Tabi bende peşinden gidiyordum. Küçük bir tanışma faslından sonra oturmuştuk. Selim Bey elindeki kağıtları önüme koydu.
" Siz bu kadına nasıl bulaştınız? Birincisi adı Simla değil Eda Aybars. Abisi Serhan Aybars'ın ölümünden sonra kimlik değiştirip buraya taşınmış. "
Duyduğum şeylerle kanım çekilmişti. Hemen evi aradım ama kimse açmıyordu. Aklıma kötü şeyler geliyordu. " Kimse açmıyor telefonu."
Selim Bey hemen ekibini arayıp durumu anlattıktan sonra telefonu kapattı. Bacaklarım artık beni taşımıyordu.
**
Eve ulaştığımızda kapıda iki tane polis arabası vardı. Giriş kapısı ardına kadar açıktı. Sedyeyle çıkarılan kişilere baktım. Melike abla ve Esra'ydı çıkarılanlar.
Koşarak odaya çıktım. Kuzey'in odasının kapısı kapalıydı. Kapıyı açıp içeri girdim. Oğlum yoktu. Beşiğin üzerinde bir not vardı. Elime alıp notu okudum.
Oğlun benimle Çisem. Kocanın işini bitirdikten sonra oğluna kavuşacaksın.
Eda-
Allahım bu nasıl bir acıydı böyle. Oğlum şuan kötü bir kadınla beraber ve tamamen savunmasız. Aras'ı aradım ama açmıyordu. Bir kez daha aradım. Açtı.
" Aras.. Simla-- "
Sözümü bağırarak kesti. " Yetti artık senin kıskançlıkların. Simla çok iyi bir kadın, kıskanmayı bırak artık. Birazdan evdeyim."
Delirmek üzereydim. Telefonu kapatıp dışarı çıktım. Aras polisleri görünce koşarak yanıma geldi.
" Çisem, ne oldu? " Onu ittirip güçlü bir tokat savurdum yüzüne.
" O kadını hayatımıza sen soktun. Çisem o çok iyi biri sen büyütüyorsun, Çisem kıskanmayı bırak artık. Gerçekleri gör artık Aras. O kadın bugün evimize girip herkesi bayılttıktan sonra Kuzey'i de alıp gitmiş."
Aras şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. " Sana demiştim. Gözde arayıp beni uyardı. Serhan'ın kız kardeşi senin peşindeymiş adı da Eda." Caner'in dayısı yanımıza gelip Simla'nın dosyasını Aras'a verdi.
" Oğluma bir şey olursa seni asla affetmem Aras. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...