Aras resmen çıldırmıştı. Korumasız dışarı çıkamıyor, eve tıkılı kalmıştık resmen. Kuzey'im bir aylık olmuştu bile. Sanki bir aylık değil de dört aylık gibi duruyordu oğluşum.
Aras bugün eve gelmeyeceğini söylemişti ben de Ezgi'ye haber verip gelmesini söyledim. Ezgi'nin kocası da şehirdışına çıkmıştı. Bizim evin önü koruma doluydu. Hem girişi hem de arka kapıyı çevirmişti korumalar. Nedenini bilmesem de Aras en iyisini bilirdi.
Kuzey'i salondaki sallanan koltuğa yerleştirip mutfağa girdim. Aras bana kurutulmuş ananas, muz falan almıştı. Hepsinden tabaklara koyup içeri götürdüm. Ezgi gelmiş, Kuzey ile oynuyordu. O da yakında bebeğini kucağına alacaktı.
" Bak, sana neler getirdim." Ezgi şimdiden aşermeye başlamıştı bile. Zavallı Rüzgar gecenin üçünde avakado, ananas bulmak için yollara düşüyordu. Hatta bir keresinde Ezgi boyoz istedi diye İzmir'e gidip boyoz yedirmiş..
" Kuzey'i yatırıp geliyorum.."
Kuzey'in odası önceden benim kitap okuma odam olan odaydı. Aras o odayı güvenli hâle getirmek için çok uğraşmıştı. Göz tanıma sistemiyle açılıyordu kapı. Kuzey'i beşiğine yatırıp telsizi açık konuma getirdim. Kapıyı kapatıp tekrar aşağı indim.
" Sana Rüzgar ile tanışma hikayemi anlatacağım. Ben o zamanlar yirmi yaşındaydım. Biliyorsun biz Aras ile çocukluk arkadaşıyız. Ayrıca aynı üniversitede aynı bölümü okuduk. Aras o zamanlar yirmi beş yaşındaydı. Sadece benimle muhabbet ederdi. Bir gün staj için bir mimarlık ofisine gittim. Patronum son derece kaba, öküz bir herifti. Evet, o Rüzgardı. İki ay boyunca bana yapmadığını bırakmadı. Ben çoktan ona aşık olmuştum bile ama o beni görmüyordu. Staj bitti. Onu bir daha göremem diye üzülüyordum ama hep karşıma çıkmaya başladı. Ve biz sevgili olduk. Bana dediği şey " Sevgili durumları bana göre değil, evlenelim." "
Hikayelerini gülümseyerek dinledim. " 5 senedir bitmemiş aşkınız, ne güzel.."
" Evet. Aşkımız hiç bitmedi."
Bir de bize bak. Sahi biz ne olacaktık? Boşanmak çözüm müydü? Dışarıdan gelen silah sesleriyle irkildim. Yavaşça cama yaklaşıp perdenin kenarından dışarı baktım. Bizim korumalar bir bir yere seriliyordu. Gelen grup çok kalabalıktı. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Aklıma Kuzey'in odası geldi. Ezgi'yi oraya götürmeliydim.
Hemen Ezgi'yi odaya çıkardım.
" Sakın ses çıkarma. Çantanı yanına al. Eğer yarım saat sonra benden ses çıkmazsa Aras'ı arayıp haber ver. Lütfen kendine dikkat et, oğluma da iyi bak."
Dış kapının kırıldığını duymamla hemen göz taraması yapıp kapıyı açtım. Ezgi'yi odaya sokup tekrar dışarıdan şifreyi aktif hâle getirip odadan çıktım. Merdivenlerden inecekken hiç görmediğim bir adam gördüm.
" Kesin ateşi. "
Silah sesleri durmuştu. Adam karşıma dikilip sırıttı. " Zor mu kullanayım yoksa kendi isteğinle gelecek misin? "
Öylece durdum. Ne konuşabiliyordum ne de bir şey yapıyordum. Adam elimi tutup beni peşinde sürüklemeye başladı. Umarım biz evden çıkana kadar Kuzey ve Ezgi'nin varlığını anlamazlar.Arabaya bindik. Çok korkuyordum. Ama oğlumu ve arkadaşımı tehlikeye atamazdım.
**
Ezgi-
Arka arkaya bahçeden çıkan araba sesleri duymuştum. Hemen Aras'ı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Ficção Adolescente" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...