" Senden boşanmıyorum bunu kafana sok."
Yerimden zorlukla kalkıp karşısına geçtim. Aylardır boşanamamıştık ve ben artık çok bunalmıştım. Doğuma daha bir ay vardı ama sancılarım git gide artıyordu. Tam bir şey diyecekken karnıma giren sancıyla çığlık attım.
" Doğum başladı. Ne bakıyorsun be! Doğuruyorum..."
Aras-
Onu öyle görmek çok kötüydü. Acı çekiyordu. Bir de aylardır ben üzüyordum onu. Elimde değildi.Doğum çantasını arabaya atıp Çisem'i dikkatlice arka koltuğa oturttuktan sonra kemerini taktım. Yolda tüm arabalara korna çalarak yolu açmaya çalıştım. Sonunda hastanedeydik.
Çisem'i doğuma almışlardı. Ben girmek istememiştim ama hemşire bu anı kaçırmamam almam gerektiğini söyleyip beni içeri sokmuştu. Benimle içeri giren hemşire bu güzel,kıymetli anlarımızı kameraya çekiyordu. Sonunda doğmuştu Kuzey. O kadar tatlıydı ki..
**
Çisem doğumda çok yorgun düştüğü için odaya alıp uyutuyorlardı. Bebeğimiz de küvezdeydi. 1 ay erken gelmişti sıpa. Kontrolleri yapılıp getirilecekti. Çisem'in ellerini tutup dudağıma götürüp öptüm.
Gözlerini açtığında nerede olduğunu anlayamamıştı.
" Bebeğimiz doğdu güzelim." Anlamamışçasına bana baktı.
" Ne bebeği, sen kimsin? "
Tam ona ne saçmaladığını soracaktım ki doktoru odaya girdi.
" Nasılsınız Çisem Hanım?"
Çisem ikimize de bakıp kaşlarını çattı.
" Bu adam kim? Ben niye buradayım? Neden ağrım var? "
Doktor hemen olaya müdahale edip Çisem'i susturdu. " Doğum yaptınız. Bu adam da eşiniz." Sonra bana döndü.
" Anestezinin etkisinde , kısa bir süre sonra düzelecektir."
**
Çisem-
Kuzey'im o kadar minikti ki.. Dokunmaya korkuyordum. Hastaneden geleli bir hafta olmuştu. Aras bizi eve getirmişti. Şimdilik boşanma işini iptal etmiştik. Ama onunla aynı evde iki yabancı olacaktık. Aras eve iki yeni hizmetli almıştı. Ama bu kişiler yatılı değildi. Birisi benimle ilgileniyordu diğeri de oğlumla. Kuzey erken doğduğu için bakımı çok önemliydi. Mikrop kapmaması, iyi beslenmesi gerekiyordu.
" Mine abla, oğlumu getirir misin? Acıkmıştır küçük oburum."
Aras daha işten gelmemişti. Odadan dışarı çıkmıyordum zaten. Dikişlerim açılmasın diye çok dikkat ediyordum. Haftaya dikişlerimin alınacağını söylemişti doktorum. Yani lohusalıktan kurtulacaktım. Mine abla oğlumu getirince hemen emzirmeye başlamıştım. Çok acıkmıştı annesinin oburu. Keşke benim de annem yanımda olsaydı ama Aras ile konuşmuyordum. Beni onlara götür diyemezdim. Kuzey günde altı defa emiyordu. Zaten sürekli uyuyordu. Biraz büyüse de mıncırsam.
Kuzey karnını doyurunca ağlamaya başlamıştı. Hemen yatağa yatırıp altını kontrol ettim. Ama temizdi. Ne derdi vardı acaba?
Kuzey birden susunca arkamı döndüm. Aras gelmişti. Resmen beni karnını doyurmak için kullanıyordu.
" Mine abla, Kuzey'i uyutur musun? Uykusu geldi."
Aras ona engel oldu ve Kuzey'i dikkatlice kucağına alıp koltuğa oturdu. " Sen beni mi özledin babacığım? Bu annen bizi kıskanıyor değil mi? Baksana nasıl da kötü kötü bakıyor."
Kuzey, Aras'ın her dediğine gülüyordu. Sinirle örtünün altına girip gözlerimi kapattım. Bir süre sonra üzerimdeki örtü çekildi. Aras bana bakıyordu.
" Kuzey uyudu. Biz de seninle biraz konuşalım. Mesela bu soğukluğu ne zaman bitireceksin? "
" Kuzey biraz toparlasın, kırkı çıksın zaten boşanacağım senden. Gidip kendime yeni bir hayat kuracağım. Oğlumla beraber. "
Sinirle tısladı." SENİ GEBERTİRİM. DUYDUN MU? BENDEN BOŞANMAYA KALK, HELE ÖYLE BİR ŞEYİ AKLINDAN GEÇİR SENİ PİŞMAN EDERİM. ALIRIM SENDEN OĞLUMU."
Yapardı biliyordum ama artık ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bunalmıştım.
" Artık bana iyi gelmiyorsun. Sen eskisi gibi değilsin Aras. Beni seven Aras yok, göremiyorum. Ne olur beni de anla artık. İşi yokuşa sürme ve boşanalım."
Sinirle ellerini saçlarından geçirdi. " Boşanırsak Kuzey'i senden alırım. Bir daha göremezsin onu. Bunu göze alabiliyorsan hemen bugün boşanalım."
Nefret ediyordum ondan. Ben bebeğimi bırakamazdım. Çünkü boşanırsak benden alırdı oğlumu. Şu lohusalıktan bir kurtulayım oturup adam akıllı konuşacaktım onunla.
" Biliyorum sadece kızgınsın bana. Boşanmak istemiyorsun. Ama sana nedenini açıklayacağım. Biraz zaman geçsin bütün bunları konuşacağız."
**
Haftalar geçmişti. Ben biraz toparlamıştım. En azından odaya tıkılı kalmaktan kurtulmuştum. Kuzey'i emzirmediğim anlarda yemek yiyor ya da kitap okuyordum. Aras bir süredir üstüme gelmeyi bırakmış, beni kendi halime bırakmıştı.
" Oğlum, hadi artık doymadın mı? "
Ben öyle diyince homurdanarak memeyi bıraktı. Babası kılıklı.. Zilin sesini duymamla hemen Kuzey'i sallanan koltuğa yerleştirip üzerimi düzelttim.
Melike abla yanında Ezgi ile geldiğinde kalkıp Ezgi'ye sarıldım.
" Hoşgeldin."
Ezgi hemen Kuzey'in yanına gidip çantasından çıkardığı cumhuriyet altınını Kuzey'in yakasına taktı. Sonra yanıma gelip oturdu. " Sana tatlı getirdim. Bol bol ye ki sütün çok olsun."
Gülümsedim. " O işler öyle değil Ezgiciğim, azar azar yiyorum. Hem süt yapan doğal yiyecekler var, onları tüketiyorum."
Ezgi 'banane ' dercesine omuzlarını silkti. " Çisem, ben iki aylık hamileyim. Rüzgâr çok sevindi biliyor musun? 5 senedir olmuyordu çocuğumuz. "
Ezgi'ye sarılıp tebrik ettim. Onunla zaman geçirmeyi seviyordum. Onunla konuşmak istediğim çok şey vardı ama anlatamazdım şuan. Ezgi gittikten sonra Kuzey'i yatağına yatırıp aşağı indim.
Aras gelmiş telefonla konuşuyordu. " Koruma sayısını üç katına çıkar. Oğuz denen piç boş durmuyor. Aylar önce işini bitirmeliydim. "
Yine ne oluyordu? Aksiyonsuz bir günümüz geçmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...