20-

6.7K 266 15
                                    

" Senden boşanmıyorum  bunu kafana sok."

Yerimden  zorlukla kalkıp  karşısına geçtim. Aylardır boşanamamıştık  ve ben artık  çok bunalmıştım. Doğuma  daha bir  ay vardı ama sancılarım  git gide  artıyordu. Tam bir şey diyecekken  karnıma  giren  sancıyla  çığlık attım.

" Doğum başladı. Ne bakıyorsun  be! Doğuruyorum..."

Aras-

Onu öyle görmek çok kötüydü. Acı çekiyordu. Bir de aylardır ben üzüyordum  onu. Elimde değildi.Doğum çantasını arabaya atıp  Çisem'i  dikkatlice arka koltuğa oturttuktan  sonra kemerini  taktım. Yolda tüm arabalara korna çalarak yolu açmaya çalıştım. Sonunda hastanedeydik.

Çisem'i  doğuma almışlardı. Ben girmek istememiştim  ama hemşire bu anı  kaçırmamam   almam gerektiğini  söyleyip beni içeri sokmuştu. Benimle içeri giren hemşire  bu güzel,kıymetli anlarımızı  kameraya  çekiyordu. Sonunda doğmuştu  Kuzey. O kadar tatlıydı  ki..

**

Çisem  doğumda çok yorgun düştüğü  için odaya alıp  uyutuyorlardı. Bebeğimiz  de küvezdeydi. 1 ay erken gelmişti sıpa. Kontrolleri  yapılıp getirilecekti. Çisem'in  ellerini tutup  dudağıma  götürüp  öptüm.

Gözlerini  açtığında  nerede olduğunu  anlayamamıştı.

" Bebeğimiz  doğdu güzelim." Anlamamışçasına  bana baktı.

" Ne bebeği, sen kimsin? "

Tam ona ne saçmaladığını  soracaktım  ki doktoru  odaya girdi.

" Nasılsınız  Çisem  Hanım?"

Çisem ikimize de bakıp kaşlarını çattı.

" Bu adam kim? Ben niye buradayım? Neden ağrım var? "

Doktor hemen olaya müdahale  edip Çisem'i  susturdu. " Doğum yaptınız. Bu adam da eşiniz." Sonra bana döndü.

" Anestezinin  etkisinde  , kısa bir süre sonra düzelecektir."

**

Çisem-

Kuzey'im  o kadar minikti ki.. Dokunmaya korkuyordum. Hastaneden  geleli bir hafta olmuştu. Aras bizi eve getirmişti. Şimdilik boşanma işini  iptal etmiştik. Ama onunla aynı evde iki yabancı  olacaktık. Aras eve iki yeni hizmetli  almıştı. Ama bu kişiler yatılı  değildi. Birisi benimle ilgileniyordu diğeri de oğlumla. Kuzey erken doğduğu  için bakımı çok önemliydi. Mikrop  kapmaması, iyi beslenmesi  gerekiyordu.

" Mine abla, oğlumu getirir misin? Acıkmıştır  küçük oburum."

Aras daha işten gelmemişti. Odadan dışarı çıkmıyordum zaten. Dikişlerim  açılmasın  diye çok dikkat ediyordum. Haftaya dikişlerimin  alınacağını  söylemişti  doktorum. Yani lohusalıktan  kurtulacaktım. Mine abla oğlumu getirince hemen emzirmeye başlamıştım. Çok  acıkmıştı  annesinin oburu. Keşke benim de annem yanımda olsaydı  ama Aras ile konuşmuyordum. Beni onlara götür diyemezdim. Kuzey günde altı  defa emiyordu. Zaten sürekli uyuyordu. Biraz büyüse  de mıncırsam. 

Kuzey karnını  doyurunca ağlamaya başlamıştı. Hemen yatağa yatırıp  altını  kontrol ettim. Ama temizdi. Ne derdi vardı acaba?

Kuzey birden susunca arkamı döndüm. Aras gelmişti. Resmen beni karnını  doyurmak için kullanıyordu.

" Mine abla, Kuzey'i uyutur musun? Uykusu geldi."

Aras ona engel oldu ve  Kuzey'i dikkatlice kucağına alıp koltuğa  oturdu. " Sen beni mi  özledin  babacığım? Bu annen  bizi kıskanıyor  değil mi? Baksana nasıl da kötü kötü bakıyor."

Kuzey, Aras'ın  her dediğine  gülüyordu. Sinirle örtünün  altına girip gözlerimi  kapattım. Bir süre sonra üzerimdeki  örtü çekildi. Aras bana bakıyordu.

" Kuzey  uyudu. Biz de seninle biraz konuşalım. Mesela bu soğukluğu  ne zaman bitireceksin? "

" Kuzey biraz toparlasın, kırkı  çıksın zaten boşanacağım  senden. Gidip kendime yeni bir hayat kuracağım. Oğlumla beraber. "

Sinirle  tısladı." SENİ GEBERTİRİM. DUYDUN  MU? BENDEN  BOŞANMAYA  KALK, HELE  ÖYLE BİR  ŞEYİ  AKLINDAN  GEÇİR SENİ PİŞMAN  EDERİM. ALIRIM  SENDEN OĞLUMU."

Yapardı biliyordum  ama artık ne düşüneceğimi  bilmiyordum. Bunalmıştım.

" Artık bana iyi gelmiyorsun. Sen eskisi gibi değilsin Aras. Beni seven Aras yok, göremiyorum. Ne olur beni de anla artık. İşi  yokuşa sürme ve boşanalım."

Sinirle ellerini  saçlarından geçirdi. " Boşanırsak Kuzey'i senden alırım. Bir daha göremezsin  onu. Bunu göze alabiliyorsan  hemen bugün  boşanalım."

Nefret ediyordum ondan. Ben bebeğimi  bırakamazdım. Çünkü boşanırsak benden alırdı oğlumu. Şu lohusalıktan  bir kurtulayım  oturup  adam akıllı  konuşacaktım  onunla.

" Biliyorum sadece kızgınsın  bana. Boşanmak istemiyorsun. Ama sana nedenini  açıklayacağım. Biraz zaman geçsin bütün bunları konuşacağız."

**

Haftalar geçmişti. Ben biraz toparlamıştım. En azından odaya tıkılı kalmaktan  kurtulmuştum. Kuzey'i  emzirmediğim anlarda yemek yiyor ya da kitap okuyordum. Aras bir süredir  üstüme  gelmeyi bırakmış, beni kendi halime  bırakmıştı.

" Oğlum, hadi artık doymadın  mı? "

Ben öyle diyince homurdanarak memeyi bıraktı. Babası  kılıklı.. Zilin sesini duymamla hemen Kuzey'i  sallanan koltuğa  yerleştirip  üzerimi  düzelttim.

Melike abla yanında Ezgi ile geldiğinde  kalkıp Ezgi'ye  sarıldım.

" Hoşgeldin."

Ezgi hemen Kuzey'in  yanına gidip çantasından  çıkardığı  cumhuriyet  altınını  Kuzey'in  yakasına  taktı. Sonra yanıma gelip oturdu. " Sana tatlı getirdim. Bol bol ye ki sütün çok  olsun."

Gülümsedim. " O işler  öyle değil Ezgiciğim, azar azar  yiyorum. Hem süt  yapan doğal yiyecekler var, onları  tüketiyorum."

Ezgi 'banane ' dercesine omuzlarını  silkti. " Çisem, ben iki aylık hamileyim. Rüzgâr çok sevindi  biliyor musun? 5 senedir  olmuyordu  çocuğumuz. "

Ezgi'ye  sarılıp tebrik ettim. Onunla zaman geçirmeyi  seviyordum. Onunla konuşmak istediğim  çok şey vardı ama anlatamazdım  şuan. Ezgi gittikten  sonra Kuzey'i  yatağına  yatırıp  aşağı  indim.

Aras gelmiş telefonla  konuşuyordu. " Koruma sayısını  üç katına  çıkar. Oğuz denen piç boş durmuyor. Aylar önce işini  bitirmeliydim. "

Yine ne oluyordu? Aksiyonsuz bir günümüz geçmiyordu.




SEN  BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin