Çisem-
" Oğlum, annesinin yakışıklısı.. "
Bir kahkaha sesi geldiğinde hemen sesin geldiği yöne döndüm. Aras orada durmuş beni izliyordu.
" Senin bir tek yakışıklın var o da benim. " Ellerimi ellerinin arasına alıp öptü. O anda yüzüğünün olmadığını farketmiştim.
" Yüzüğün nerede aşkım?" Yanıma oturup saçlarımı eliyle karıştırdı. Bu çok hoşuma gidiyordu.
" Dar geliyordu. Kuyumcuya götürdüm sevgilim." Sonra yine karnıma yöneltmişti bakışlarını. Sert sert bakıyordu.Doğmamış çocuğu kıskanıyordu resmen. Yüzümü ellerinin arasına aldı. Gülümseyerek ona baktım. " Doğum günün kutlu olsun sevgilim. "
Cidden o kadar unutkan mı olmuştum ben. Teorik olarak saat gece yarısını geçtiği için yirmi beş yaşıma giriyordum bugün. Dudaklarımız buluştuğunda ona engel olmadım. Hamileyken kadınlar daha istekli olurmuş şuan bunu test edip onaylamıştım. Karnımdaki darbelerle dudaklarımı Aras'ın dudaklarından ayırdım.
Oğlumuz tekme atıyordu. Aras ellerini karnıma koyup gülümsedi.
" Eşşek sıpası! Sen hele bir doğ göstericem sana anneyle babanın arasına girmeyi."
**
Aras yatana kadar söylenip durmuştu. Resmen doğmamış çocukla kavga ediyordu. Oğluşum da babasının inadına beni tekmeleyip durmuştu. Aras hemen uyuduğunda homurdanarak ışığı kapattım. Bugün yeni bir iş aldıklarını ve çok yorulduğunu söylemişti. Tam uyuyacaktım ki Aras'ın telefonuna mesaj geldiğini belli eden bir bildirim sesi duydum. Alıp mesajı açtım. Mesajı Ezgi atmıştı." Canım, yüzüğün lavabonun kenarında kalmış. Bana gelince alırsın."
Mantıklı bir açıklaması olması gerekiyordu. Sinirle yataktan kalkıp salona geçtim.
" Neden ağlıyorsun? Bir şey mi oldu? "
Aras'ın sesini duymamla yerimde sıçradım. Bir cevap vermeden kollarımı göğsümde birleştirip öldürücü bakışlarımı ona yönelttim.
" Yüzüğünü Ezgi'nin evinde unutmuşsun. " Oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa geçtim. Kendime bir bardak su doldurduktan sonra bahçeye açılan kapıyı açıp dışarı çıktım.
**
Aras-
Lanet olası bir akşam yemeğiydi sadece. Yeni bir iş almıştık. Geç saate kadar şirkette çalışıp saat dokuza doğru çıkmıştık. Ezgi'yi evine bırakıp oradan da karımın ve oğlumun yanına gidecektim. Ama Ezgi'nin eşi yemeğe davet ettiği için ayıp olmasın diye içeri girdim.
Ezgi benim çocukluk arkadaşımdı. Aramızda başka bir şey yoktu olamazdı da. Birlikte yemek yedikten sonra oradan ayrılmıştım. Yüzümü yıkamak için lavaboda çıkarmıştım sanırım yüzüğümü. Şimdi gel de bunu tombul karıma anlat. Neyse, tombul dediğimi duymasın sonra daha çok küser. 4.aya gelmişti. Tombul tombul yanakları, yemek yerken kendini kaybetmesi, her şeye ağlaması o kadar güzeldi ki..
**
Yirmi beş yaşına giriyordu sevdiğim kadın. Sabah kalkmış kahvaltı yapmadan Deniz'in yanına gitmişti. Benimle konuşmaması beni delirtse de ona hazırlayacağım sürprizi görmemesi iyi olmuştu. Hemen telefonumu çıkarıp Deniz'e mesaj attım.
" Karıma iyi bak. Kahvaltı da yapmadı, bir şeyler yedir. Akşam sekiz gibi burada olun."
Deniz'in sürprizden haberi olduğu için Çisem'i oyalamak ona kalmıştı. Zaten Çisem'in de canına minnet. Benim yüzümü görmemek için Fizan'a bile giderdi inatçı karım.Evin yardımcıları temizlikle ilgilenirken ben de şirketten bir kaç kişiyi ve Çisem'in ofisinden bir kaç arkadaşını arayıp sürpriz partiye davet etmiştim. Esra yanıma geldiğinde telefonu kapatmış cebime koyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Fiksi Remaja" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...